BKG 29

22 5 2
                                    

Yeni bir güne gözüme vuran güneş ışıklarıyla uyandım. Hala uykum vardı, uyumak istiyordum ama kahvaltıya geç kalmak istemiyordum aynı zamanda. Biraz daha kendimi kandırarak yatakta kaldım. Sonra birisinin uyumadığını belli ederek hareket ettiğini fark edince ayaklandım. Sırtını duvara yaslamış, tüm gece uyumadığını belli eden gözlerle kendine gelmeye çalışan Derya'yı fark ettim. 


"Derya? Sen hiç uyumadın mı gece boyu?" 


"Uyuyamadım," dedi gözlerini bana çevirmeden. Kaşlarım istemsizce çatıldı. Doğrulduğum yerden terliklerimi giyerek onun yanına gittim. Yatağına çıkıp oturduğum sırada bana baktı. Gözleri kıpkırmızı ve dolu doluydu. Ağlamak üzere gibi bir hali vardı. 


"Derya iyi misin?" dedim elimi anlına ateşi falan var mı diye kontrol etmek amaçlı koyarken. 


"Ben sizden ayrılacak mıyım şimdi?"


"Ne?" derken ben anlamadığımı belirterek Derya kafasını dizime koydu ve cenin pozisyonunda yattı. 


"Sizden ayrılacak mıyım diyorum," dedi bu sefer de. Saçlarını okşamaya başladığım sırada gözünden bir yaş aktığını fark ettim. Neyi vardı bu kızın?


"Ne diyorsun Derya? Anlamıyorum dediklerini. Bizden neden ayrılacaksın ki?"


"Geçen gün..." diye başladı anlatmaya. O anlattı ben dinledim. O sırada Deniz sesimize uyandı. Dilan ise hala uyuyordu. Deniz de dinlemeye başladı Derya'yı. Sözünü hiç kesmeden dinledik onu sessizce. O kadınla gitmek istemediğini belli edercesine konuşuyordu. Ama anlattıklarına göre kadın iyi birisine benziyordu. Derya'nın korktuğu şey benim yaşadıklarımın aynısını yaşamaktı. Anlatırken ağladıkça ağlıyordu. Başına gelen bu güzel şeyin güzelliğinin farkında değildi. Emel Hanıma bu Sevgi denen kadını araştırmasını söylemek lazımdı. En azından Emel Hanım Derya'yı ikna edebilir, onu rahatlatabilirdi. 


"Derya, kuzum, ne güzel bir kadın çıkmış karşına. Neden istemiyorsun onu?" diye bir soru yöneltti Deniz. O an Dilan'ın da uyanmış olduğunu fark ettim.Ona baktığımı görünce gülümsedi bana. Ben de yüzüme yapmacık bir gülümseme yerleştirip ona bakmayı sürdürdüm. Gözlerini kaçıran o oldu. Ben de gözlerimi sinirle devirerek Derya'ya geri döndüm. Nedense bu kızı hiç sevmiyordum. Derin'in yerine geçmeyi başardığını sanıyordu. Yani sanırım. Galiba.


"Ben sizden ayrılmak istemiyorum. Sizsiz bir gece bile geçiremem ben o evde. Ya da villada her neyse."


Tam ağzımı açmış cevap verecekken Dilan sözümü kesti: "İyi de Derya bence gitmelisin. Arkadaşlarımla kalacağım diye hayatını mahvediyorsun. Ayrıca o kadını bir düşün. Eğer gitmezsen üzülmez mi sanıyorsun. Kadın yıkılır."


Derin bir nefes aldım sinirlenmemek, sakin kalmak için. Dilan'a baktığımda bana göz ucuyla baktığını fark ettim. Göz göze gelince direkt gözlerini kaçırdı. 


"Bence de. Dilan haklı Derya. Bizi bırakmayarak sadece kendine zarar verirsin. Ayrıca ziyarete falan geliriz biz. Dışarıda buluşuruz. Bir yemek ısmarlarsın artık," dedi Deniz gülerek göz kırparken. Bu onu az da olsa gülümsetti. Artık ağlamayı bırakmıştı ama gözyaşlarından yanakları hala ıslaktı. Elimi uzatıp yanaklarını sildim. Titrek bir nefes aldı. Hayattan korkar gibiydi. 


"Ben sadece bize bağlı kalmamanı, hayatını yaşamanı isterim. Sen ne karar verirsen o. Ama kadına bir kere tamam demişsin. Bence gitmelisin," dedim kendi fikrimi geç de olsa ortaya atarak. Hemen yanımızdaki komodinin üstünde duran telefona uzandım. Saate baktığımda kahvaltı başlamak üzereydi. 


"Kızlar..."


"Telefonumda ne yapıyorsun?" diye sinirle sorarken Dilan Hanım sözümü kesti.


"Kahvaltıya geç kalıyoruz," dedim onun sorusunu duymazdan gelerek. Ayaklandığım sırada kolumdan tutup kendine çevirdi beni.


"Soruma cevap ver. Ne yapıyordun telefonumda." 


"Kızlar, hadi kahvaltıya gide..."


"Bana cevap ve..."


"Bana emir veremezsin!" diye sinirle onu duvara yapıştırırken bağırdım.


"Bana, emir, veremezsin! Anladın mı?!" Gözlerinin içine nefretle baktığım sırada gözünde ufacık bir korku gördüm. Ufacık olmasına rağmen o korku bana yetmişti. Onu olduğu yerde bırakıp kapıya yöneldiğim sırada "Kahvaltıya..." dedim. Diğerlerini beklemeden aşağı indim. Bu kız fazla oluyordu. Hem de çok fazla...

Bir Kış GünüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin