"30- Çünkü seni seviyorum!"

7.4K 522 19
                                    

Efken; 

Zehra, Aslıhan abla, Güneş, Gürkan. Hepsi buradaydı. Benim için gelmişlerdi. Aslında, neden ben yaptım dediğimi algılayamıyorum. Sanırım ikisini öyle görünce, içimde duygular yeşermişti. Yabancısı olduğum duygular. Unuttuğum duygulardı bunlar. Merhametti, sevgiydi, sahiplenmeydi. Ben Zehra'yı sahiplenmek istiyordum. 

Ben Zehra ile tanıştığım ilk anda, etkilenmiştim aslında. Çünkü hiç yapmadığım bir şeyi yapmış, her karşılaşmada adını sormuştum. Beni terslemesi ve cevap vermemesi de sinirimi ayrı bozmuştu tabi. Ona sakarlık abidesi demek bile, hoşuma gitmeye başlamıştı. 

O şerefsizin, Zehra ve Güneş'i kaçırdığını duyduğum anda delirmiştim. Fakat beni sarsan şey, Güneş için daha çok endişelenmeliydim. Ben ise, Zehra için daha çok etkilenmiştim. Ben Güneş'e meylim kaydığı zaman, gerçekten ondan etkilendiğimi zannetmiştim. Fakat yanılmıştım ve bana yanıldığımı zaman göstermişti. Demek ki insan büyük konuşmamalıymış. Şimdi iyi ki Güneş beni red etmiş diyorum. Yoksa Zehra asla bana şans vermezdi. 

Ellerimde kelepçeli duruyorken, Zehra'nın bana olan bakışları beni delip geçiyordu. Ben ne zaman bu kadar tutulmuştum ona? Kendi hayatımdan feda edip, onun için kelepçe taktırmıştım ellerime. 

Eğer bildiğim bir şey varsa, kesinlikle Zehra'yı bırakmayacağımdı! Gerekirse, Güneş ve Gürkan'ı evlendirdiğimiz gibi evlenirdik! Ne olacak ki? İyi de niye kendi kendime gelin güvey oluyorum? Ya kız evlenme teklifi edersem ve kabul etmezse, ya kendini bana borçlu hissedeceği için benimle evlenmeyi kabul ederse? Buna dayanamazdım ki! Onun da beni sevdiğinden emin olmalıydım. 

"Memur bey, 2 dakika izin verir misiniz?"

Memur'un bakışları bana döndü, henüz soyadımı duymadığı için kim olduğumu bilmiyordu. Eminim öğrenince, bana kelepçe taktığına pişman olurdu. Zaten 'Ben yaptım' desem dahi, hapse girmeyecektim. Babam şimdiye bir adam ayarlamıştır, içeri girmesi için! Her ne kadar bu işler içinde olmayı sevmesem de, işe yarıyordu.  

Memur kararsız bir şekilde "Sadece 2 dakika." dedikten sonra, adımlarımı Zehra'ya yönlendirdim. Yaşlı gözleri ve kızarmış burnu ile gözlerime bakıyordu. Nasıl da güzel bakıyordu. O gözünde yaş görmeye dayanamadığım hatun! Nasıl da güzeldi. 

Kelepçeli ellerimi onun boynundan geçirdiğimde, bi anda sarıldığımda. Yüzündeki şaşkınlığı görmek beni mutlu etmişti. Öylesine deli gibi atıyordu ki kalbim, sadece hızla! 

"Zehra, beni bekler misin?"

Yaşlı gözlerini gözlerime kilitledi. 

"Niye yaptın? Mecbur değildin. Eniştemden kurtardığın zaman da değildin, şimdi de değilsin. Niye?"

Aslında bunu söylemem ne derece etkilerdi bilmiyorum. Sonuçta onun bana olan duygularını bilmiyorum. Bir kere de kuralları aşalım ulan! 

"Çünkü seni seviyorum!"

Zehra ağlamaya başlayıp, bana daha sıkı sarıldığında 'Acaba yanlış bir şey mi yaptım?' diye sorguladım. 

"Zehra, ağlama. Tamam, istemiyorsan..."

Lafım henüz bitmemişti ki, Zehra'nın sözleri kalbime girdi. İşte dünyanın en güzel sözleriydi duyduklarım.

"Ben de seni seviyorum. Hem de çok. Ömrümün sonuna kadar beklerim!"

###

Polis memuru gelip beni götürdükten sonra, Zehra'nın ağlayan yüzü kalmıştı aklımda. Bu 4 duvar ve bir kapı. Karşı tarafımda benim insanları göremediğim ama orada duranların beni göreceği bir pencere. 'Sorgu Odası' yazılı bir oda! Çok rahat görünüyordum, zaten ben öldürmemiştim. Yalan söylesem, karnım ağrımaz! 

Aşkın Son Damlası! [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin