Jisun ileriye doğru bir adım atıp yataktaki bedene daha bir dikkatli baktı. Oysa ki Jungkook'un verecek olduğu tepki; Jisun eve geri döndü diye büyük bir şaşkınlık olmalıydı ama herhangi bir harekette bulunmuyordu.
"Jungkook..?"
Hiçbir şekilde cevap alamayınca yatağın kenarına oturup elini hareketsiz olan Jungkook'un eline götürdü. Soğuk olan elleri sanki daha bir soğukmuş gibiydi. Bir.. bir ölü gibi..
"Hey, duyuyor musun beni?!"
Elini göğsüne götürüp sarsmıştı fakat hâlâ herhangi bir hareketlilik yoktu. Gözlerinin buğulanıp yanaklarından aşağı boşaldığını hissetmemişti bile. Elini Jungkook'un yüzüne çıkarıp baş parmağıyla yanağını okşarken kaşlarını çatmıştı. Hiçbir şeye anlam veremiyordu.
"Neler oluyor?! Uyansana!"
Yanağından süzülen yaş Jungkook'un yanağına damladığında elini kaldırıp yüzüne götürmüş, ıslaklığı silip eline bakarken "Neyim var benim?" diye söylenmişti. Garip tepkiler veriyordu.
Salonda olan Hoseok ise Jisun'u fark etmesine rağmen yanına gitmemişti. Ne diyeceğini bilemiyordu. Bir nevi onun yüzündendi her şey, kendini suçlu hissediyordu..
'Biz vampirler beslenme saatini geçirdiğimizde tenimiz solar'
Jisun anımsadığı sözle geriye çekildi. Etrafına bakınıp keskin bir şeyler bulmaya çalıştı fakat bulamamıştı. Bu yüzden Jungkook'un odasından ayrılıp mutfağa gitmek adına aşağıya indi. Fakat salonda gördüğü beden onu duraksattı. Hoseok koltukta oturmuş kendisinden tarafı bakıyordu. Ama umursamadı, ilerlemeye devam edip mutfağa girdi. Daha sonra çekmecede bulduğu bıçağı yanına alıp geldiği yolu geri döndü.
Hoseok hiçbir şekilde Jisun'a karışmamıştı. Salonda öylece oturup hızlıca merdivenleri çıkan Jisun'un arkasından bakmıştı sadece. Onu korkutmak veya zarar vermek gibi bir düşüncesi yoktu.
Jungkook'un odasına varan Jisun, içeriye girip kapıyı kapattıktan sonra yatağa doğru ilerlemişti. Yatağın kenarına oturup Jungkook'a kısa bir bakış attıktan sonra gözlerini elindeki bıçağa çevirdi.
Derin bir nefes alıp bıçağı sağ eline bastırıp yavaşça çekti. Kan damlamaya başlayan elini hemen Jungkook'un dudaklarına götürmüştü.
Bir hayli akan kanı yüzünden görüşü bulanıklaşmaya başlamış, sol elini alnına bastırmıştı. Elini Jungkook'un dudakları üzerinden çekmeden yanına yanına uzanmış, gözlerini kapatmıştı. Kahvaltı yapmayışının ardından akan kanı yüzünden bedeni bir hayli güçsüz düşmüştü, dinlenmeye ihtiyacı vardı.
•
Hoseok aldığı keskin kan kokusuyla bakışlarını merdivenlerden tarafı çevirdi. Yerinden hızlıca doğrulmuş, adımları onu Jungkook'un odasına götürmüştü. Beklemeden içeriye girdiğinde yoğun kan kokusu yüzünden yutkunmuştu. Kendine hakim olmalıydı.
Tuttuğu nefesiyle yanına vardığı bedenlere kısa bir bakış attı. Ne Jungkook'da ne de Jisun'da herhangi bir hareket yoktu. Yırttığı bez parçasıyla yaklaşıp Jungkook'un dudakları üzerine kapanmış kanlı eli elleri arasına alıp sıkıca bağlamıştı. Daha sonra baygın olan bedeni kucağına alıp Jungkook'un odasından çıkarak Jisun'un önceden kaldığı odaya girmişti. Kucağındaki bedeni yatağa bıraktıktan sonra çattığı kaşlarıyla bir müddet Jisun'u inceledi. Jungkook'a neden yardım ettiğini anlamamıştı açıkçası.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blood ᴶᴶᴷ
FanfictionYola çıktı, hayatı boyunca tahmin bile edemeyeceği şeyleri yaşayacağını bilmeden.. [#fantastik ~ #1/ 26.04.20] [#hayrankurgu ~ #1/ 06.09.20] 13/01/2018 05/05/2018