Jisun Taehyung'un odasından çıktığı andan itibaren düşünüyordu. Kafası artık en küçük bir sorunu daha kaldıracak gibi değildi. Her şey yavaştan düzeliyor derken önüne başka bir sorun çıkıyordu. Bir yanda yıllarca yanında olan, arkadaşı bildiği abisi Taehyung, diğer yanda sevdiği adam vardı.
Bir seçim yapmak istemiyordu. Ne abisini, ne de sevdiği adamı kaybetmek istemiyordu.
Odasından hızlıca çıkıp bahçeye indi. Nefesi ona yetmiyormuş gibiydi. Evden koşarak uzaklaşırken onu gören Jungkook kaşlarını çatmıştı."Jisun..?!"
Jisun kendisine bağıran Jungkook'u fark ettiğinde adımlarını yavaşlatıp duraksadı. Kimse peşinden gelsin istemiyor, yalnız kalmak istiyordu. Arkasını dönüp kendisine seslenen bedene baktığında üzerine doğru yürüdüğünü fark etmişti. Peşinden geleceğini bildiğinden yeni öğrendiği sabitleme büyüsü için birkaç kelime mırıldandı.
"Üzgünüm Jungkook.."
Jungkook kımıldayamaz hâle geldiğinde kaşlarını çatıp hareket etmeye çalıştı fakat başaramadı. Kendisine bakan Jisun'un ne yapmaya çalıştığına anlam verememişti. Belli ki bir sorun vardı.
Jisun bakışlarını önüne çevirip tekrardan koşmaya başladığında Jungkook son gücüyle kurtulmaya çalışıyordu ama nafileydi.
"Nereye gidiyorsun Jisun?!"
Bağırması bir işe yaramıyordu. Jisun ağaçların arasına girip gözden çoktan kaybolmuştu. Öyle bir koşuyordu ki sürekli nefes almaktan acıyan boğazını bile takmıyordu. Oldukça fazla uzaklaştığında durmasını sağlayan ucuna kadar geldiği uçurum olmuştu.
Suların kayalara sertçe çarpışını izledi bir müddet. Ardından gözünden bir yaş süzüldü. Esen rüzgâr saçlarını dağıtıp, gözyaşlarının ıslattığı yanaklarına yapışmasına neden oluyordu. Sessiz kalıp öylece bakıyordu gök mavisi gözleriyle koyu mavi sulara..
"Neden..?" diye fısıldarken dizlerinin üzerine çöktü yavaşça. Sinirleri bir hayli bozuktu. Seçim yapmak istemiyordu. Abisini de Jungkook'u da kaybetmek istemiyordu. Fakat abisi söylediklerinde ciddiydi.
Derin bir nefes alıp gözlerini sıkıca kapattı. Sıcak gözyaşları anında buz gibi olmuş, yanağından süzülerek çenesinden kucağına düşmüştü.
Kulaklarına dolan su sesiyle gözlerini araladı. İçinde yanan bir ateş vardı ve sönecek gibi durmuyordu. Soğuğa ihtiyacı vardı. Onu kendisine getirecek suya, kayalara çarpan sulara..
Ayağa kalkıp aşağıya baktıktan sonra ileriye doğru biraz daha adımladı. İstediği soğuk sular ayakları altındaydı.
İleriye doğru attığı adımla boşluğa geçmeden önce Jungkook'un "Jisun?!" diye seslenişini duymuş, saniyeler içinde bedeninin kendisine ait olmayan kollarla sarıldığını hissetmişti.
Sarmaş dolaş bir şekilde koyu sulara düştüklerinde yüksekliğin verdiği hızla derinlere inmiş, yine de ayrılmamışlardı. Jungkook belinden tuttuğu bedeni kendisiyle beraber yukarıya çekerken hareketleri hızlıydı. Profesyonel bir yüzücü gibiydi.
Yüzeye çıktıklarında Jisun'un yüzünü kendisinden tarafı çeviren Jungkook gözlerini ağlamaklı ifadesiyle öksürmekte olan kadının yüzünde gezdirmişti. Bahçede büyü çalışan bir kız tarafından kurtulur kurtulmaz Jisun'u aramaya başlamıştı.. Neyse ki son anda yetişmişti. Onu bulamasaydı neler olacağını düşünmek bile istemiyordu.
"Sen aklını mı kaçırdın?!"
Jungkook sinirlerine hakim olamıyordu. Jisun'un yaptığı aptallığı anlamlandıramıyordu. Ya geç kalsaydı? Amacı neydi? Umuyordu ki düşündüğü şey değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blood ᴶᴶᴷ
FanfictionYola çıktı, hayatı boyunca tahmin bile edemeyeceği şeyleri yaşayacağını bilmeden.. [#fantastik ~ #1/ 26.04.20] [#hayrankurgu ~ #1/ 06.09.20] 13/01/2018 05/05/2018