B/4

26.5K 2.2K 1.4K
                                    

Kaşlarını çatıp başını iki yana sallayan Jisun Jungkook'un elini itip yanağıyla olan temasını kesti.

"Beni ne olarak görüyorsunuz bilmiyorum ama ne sen ne de diğerleri bana dokunamaz!"

Jungkook'un yüzünde oluşan sırıtış sinir bozucu cinstendi. Ona dokunamazlardı öyle mi? Eğer onu sahiplenmeseydi şu an ne durumda olacağını bilmiyordu bile.

"Burada birinin yardımını almadan yaşayamazsın. Yıllardır insan kanı tatmamış kan emicilerin arasında yaşayabilmen için birine, yani bana, samimi söylüyorum çok ihtiyacın olacak."

Umutsuzlukla beraber vücudunu saran korku bedenini güçsüz bırakmıştı. Yaslandığı duvarda aşağı kayıp yere oturduğunda elleriyle yüzünü kapatmıştı. Çok bariz bir şekilde vampir olduklarını söyleyen Jungkook onu daha fazla germişti. Aralarında barınmasının gerçekten zor olacağını anlamıştı. Her iki seçenek de iki ucu boklu değnek gibiydi fakat, gerçekten başka çaresi de yoktu.

"Seni diğerlerinden korurum. Ama kanını sadece bana sunacaksın?"

Yukarıdan gelen sesi dinledi, düşündü. Hepsiyle uğraşmak yerine sadece biriyle uğraşmayı tercih ediyordu. Hem koruma altında olacaktı. Ne kadar güvenilir olduğunu bilmiyordu fakat şu durumda güvenmekten de başka çaresi yoktu. Mecburdu..

Başını kaldırıp kendisine tepeden bakan Jungkook'a buğulu gözleriyle baktı. Ardından duvara tutunarak ayağa kalktı ve ıslanmış olan göz altlarını sildi.

"Tamam.. dediğin gibi olsun. Ama bana söz ver! Diğerleri hiçbir şekilde bana dokunmayacak."

Dudaklarını birbirine bastıran Jungkook belli belirsiz bir baş sallayışıyla karşısındaki genç kızı onayladı. Buna engel olabilirdi. Evde bulunanların en küçüğü olmasına rağmen en güçlüleri de oydu. Bu yüzden gece 00.00'ı gösterdiğinde ortaya ilk o çıkıyordu.

"Söz. Şimdi istiyorsan dinlen. Burada yanı başında olacağım."

Jisun, tedirgin bir şekilde başını sallayıp üzeri beyaz çarşafla örtülmüş yatağa doğru ilerledi. Yanına vardığı yatağın üzerindeki çarşafı yataktan alıp tozlu sandalyelerin üzerine koydu. Ardından koyu renk olan yorganı sıyırıp altına girdi. Bedenini yorgun hissediyordu. Jungkook'a güvenmiyordu fakat dinlenmeye de ihtiyaç duyuyordu.

Yatağın yanına gelen Jungkook, yatağın boş kalan diğer kısmına oturup sırtını başlığa yasladı. Kolları göğsünde bağlı, ona arkasını dönmüş olan bedeni izliyordu.

"Sana küçük bir bilgi vereyim. Ortalıkta fazla dolanmanı önermem. Şu an bir lanetin içerisindeyiz, sabah 6'da kayboluruz, Gece 12'de de tekrardan ortaya çıkarız. İlk var olan benim, bu yüzden seni korumak daha kolay olacak. Fakat olur da kahrolası lanette bir değişiklik olur, benden önce diğerleri ortaya çıkarsa yapabileceğim bir şey yok haberin olsun."

Garip bir şekilde sakin kalan Jisun gözleri kapalıyken konuşmak adına dudaklarını araladı: "Bana bir söz verdin, o sözü tutacaksın."

Bakışları hâlâ Jisun'da olan Jungkook sessiz kalmıştı. Sözünü elbette tutacaktı fakat olası bir değişiklikte gerçekten yapacak hiçbir şeyi yoktu..

••

Kıpırdanırken gözlerini aralayan Jisun bulanık olan bakışının netleşmesini beklerken aklına gelenlerle birden sağ tarafında dönüp Jungkook'un orada olup olmadığını kontrol etti. Görünürde kimse yoktu. Jungkook'un anlattıklarını hatırladığında saatin 6'yı geçmiş olabileceğini düşünmüştü.

Derin bir nefes alıp yatakta ilk oturur pozisyona gelmiş, ardından rutubet kokan yorganı sıyırıp bacaklarını yataktan aşağı sarkıtarak ayağa kalkmıştı. Adımları onu pencereye doğru ilerletiyordu.

Önüne düşen dağınık saçlarını geriye taradıktan sonra yanına vardığı pencereyi açmak istemişti fakat pencere bir türlü açılmıyordu. Evden gerçekten de çıkış yok gibiydi. Gözleri yağmur yağdığından karanlık duran dışarıda gezdirdikten sonra arkasını döndü.

Yavaş adımlarla ilerleyip odadan çıktı. Fazlaca sessiz olan ev onu tedirgin ediyordu fakat bu saatlerde evde kimsenin olmayacağını bildiğinden de rahattı. Aşağı kata indiğinde gözleri saati bulmuştu. 22.25'i gösteren saat kaşlarını çatmasına neden olmuştu. Bu kadar uzun süreli, kesintisiz bir uyku çekmiş olamazdı.

Bakışlarını saatten çekip etrafına bakındı. En azından gece 12'ye kadar rahat olacaktı fakat vakti dardı.

Bakışları karanlık olan koridoru bulduğunda her ne kadar oraya gitmek istese de gitmeyecekti. İlk olarak yukarıdaki katlara bakacaktı.

İndiği merdivenleri geri çıkıp kendi kaldığı odayı es geçerek başka bir kapının önünde durdu. Kapının üzerinde 'JK' harfleri kazınmıştı. Jungkook'un odası olduğunu anlaması uzun sürmemişti. Elini kapı koluna götürüp aşağıya doğru eğdi. Odasını merak ediyordu. İlk olarak kapının önünden içeriye doğru baktı. Kimse yoktu ve gayet düzenliydi.

Yalnız sadece Jisun'a göre kimse yoktu. Saydam bir şekilde onu izleyen Jungkook'dan haberi yoktu. Evet 6'da kayboluyorlardı ama sadece görünmez olup odalarından çıkamıyorlardı.

Jisun pencerenin önünde olan masaya doğru ilerledi. Birkaç defter üst üste duruyordu. Yanlarında kalem de vardı. Jungkook bir şeyler yazıyor olmalıydı. Gözlerini kısıp siyah deri kapaklı deftere doğru baktı. Onun da üzerinde 'JK' harfleri vardı. Elini uzatır gibi oldu ama başkasının eşyalarını karıştırmanın hoş bir şey olmadığını biliyordu.

Arkasını dönüp etrafına bakınırken Jungkook'la burun buruna geldiğini bilmiyordu. O her şeyden habersiz etrafına bakınırken Jungkook Jisun'un düne göre daha iyi olan yüzünü inceliyordu.

Jisun duvarda gördüğü fotoğrafa doğru ilerlediğinde saydam olan Jungkook'un içinden geçmişti. Aynı anda ikisinin de kalbinde oluşan değişik, acı bir hissiyatla elleri kalplerinin üzerini bulmuştu. Kendisiyle aynı tepkiyi veren Jisun'a bakan Jungkook, kaşlarını çatmıştı. Ne olduğu hakkında en küçük bir fikri dahi yoktu.

Görünmez olduğundan herhangi bir şeyden acı duymaması gerekliydi. Yavaştan kaybolan acıyla eski hallerine geri dönmüşlerdi.

Elini kalbinden çeken Jisun, gözlerini diktiği fotoğrafı biraz daha inceledi. Küçük, on yaşlarında bir çocuk vardı ama evde gördüğü kişilerin herhangi birine benzemiyordu.

Derin bir nefes alan Jungkook burnuna gelen kan kokusuyla gözlerini kapattı. Jisun'un artık odadan çıkması gerektiğini düşünüyordu. Görünmez olsa bile Jisun'dan gelen kan kokusu onu etkiliyordu.

"Bu onlardan biri değil.."

Fotoğrafın kenarında ince harflerle yazılmış 'Jung Hoseok' adından dolayı bu kanıya varmıştı.
Kaşları çatık bir şekilde fotoğrafı inceledikten sonra son kez odaya doğru baktı. Ardından kaldığı odaya gitmek üzere Jungkook'un odasından çıktı...

•••

- Jimse.

Blood ᴶᴶᴷHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin