Jisun odasında yatmış dinlenirken Jungkook evin çatısına çıkmış öylece etrafı izliyordu. Sevdiği kadının yanında olduğu zamanlar sinirleri bilemediği bir nedenden dolayı daha çok geriliyordu. Bu gidişle Jisun'un kalbini kırmakla kalmayıp ona fiziki olarak da zarar verecekti.
Başını elleri arasına alıp saçlarını tutarak çekiştirdi. Yanına gidemiyor, sarılıp öpemiyor oluşu onu kahrediyordu. Bir anda duyduğu bağırışlarla dikkat kesilmişti. Ses Jisun'a aitti. Ayağa kalkıp düşünmeden çatıdan aşağıya bırakmıştı bedenini. Duvardan destek alıp aşağı sarkarak inmiş, Jisun'un odasına ait olan pencerenin yanına gelip içeriye doğru bakmıştı.
Jisun karnını tutmuş yatakta acılar içinde kıvranıyordu. Yavaştan içini kemiren öfkesi yüzünden ne yapacağını şaşırmıştı. Sevdiği kadın gözleri önünde acı çekerken bir şey yapamıyordu! Daha fazla dayanamayıp camı kırarak içeri girmişti. Öfkesine hakim olmaya çalışacaktı.
"Jisun!"
Yanına vardığı yatağın üzerinde bulunan bedenin ter içinde kalmış yüzünü izlerken elinden sıkıca tutmuştu. Acılar içinde ağlayan kadın gözlerini açamıyordu bile.
"Neyin var?!"
Hem korkudan hem de kontrol edemediği öfkesinden dolayı sert çıkan sesine engel olamadı. Ama hâlâ Jisun cevap vermemişti. Acısından konuşamıyor, bağırarak ağlıyordu. İçeriye giren Taehyung ve diğerleri ilk Jisun'a ardından Jungkook'a bakmıştı.
"Ne oluyor burada?!"
Jungkook'un öfkesini daha bir körükleyen Taehyung odaya girer girmez Jisun'un yanına gitmişti. Jungkook yumruklarını sıkarken durumun farkında olan Seokjin, yanına gittiği bedenin kolundan tuttuğu gibi dışarı sürüklemişti onu. Bir şeylerin iyi gitmediğinin farkındaydı.
Bahçeye çıktıklarında genç adam kolunu sertçe çekip kurtarmıştı kendisini tutan bedenin elinden. Şu an olması gereken yer Jisun'un yanıydı, dışarısı değildi. Sevdiği kadının sesi kesildiğinde endişe dolu bakışları evden tarafı dönmüştü.
"Jisun..!?"
Gidecek olduğu sıra Seokjin tarafından tekrar kolundan tutularak durdurulmuştu.
"Ne diye bana engel oluyorsun?!"
Jungkook bildiğin kükrercesine konuştuğunda Seokjin pek umursamamıştı. Her şeyin farkındaydı çünkü.
"Onun yanındayken sinirlerine hakim olamazsın, dur olduğun yerde..!"
Seokjin'in söyledikleri dikkatini çektiğinde duraksamıştı. Evet, kendisi de farkındaydı bunun. Jisun'un yanındayken sanki öfkesi daha üst safalara çıkıyordu. Fakat Seokjin bunu nasıl biliyordu anlayamamıştı.
"Üzerinde giderek güçlenen bir büyü var Jungkook."
Genç adam duyduklarıyla afallarken, Seokjin başını evden tarafı çevirip onlara pencereden bakan Taehyung'a bakmıştı.
"Ama sen.. nasıl..? Yani, emin misin?"
"Evet. Aswel'la konuştum. Yanına uğra sen. Sonra detaylı konuşuruz."
Jungkook geriye doğru adımlamış, ardından arkasını döndüğü gibi koşarak Aswel'ın odasının yolunu tutmuştu. O ara Seokjin ve Taehyung hâlâ sinir dolu bakışlarla birbirine bakıyorlardı.
•
Aswel'ın yabancı kelimeleri her söyleyişinde Jungkook ona daha bir hayretle bakıyordu. Büyücü olmak da ayrı bir özellikti ve hiç de fena değildi.
"Bu tam olarak neydi? Yani üzerimdeki büyü?"
Kapalı olan gözlerini yavaşça aralayan adam karşısındaki gence bakarken cevaplamıştı sorusunu:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blood ᴶᴶᴷ
FanfictionYola çıktı, hayatı boyunca tahmin bile edemeyeceği şeyleri yaşayacağını bilmeden.. [#fantastik ~ #1/ 26.04.20] [#hayrankurgu ~ #1/ 06.09.20] 13/01/2018 05/05/2018