Jisun, Jungkook'un kaldığı odanın önüne geldiğinde derin bir nefes alıp kapıyı çalmadan direkt içeriye girdi. Jungkook öylece pencereden dışarıyı izliyordu.
Gelmişti fakat açıkçası ne söyleyeceğini bilmiyordu."Jungkook?"
Pencere önündeki beden kendisine seslenildiğini duymuştu fakat sessiz kalıp dışarıya bakınmaya devam etmişti. Şu an konuşmayı düşünmüyordu. Belki biraz kırgındı, biraz da öfkeli..
Yanına vardığı bedenin yüzünde gezdirdiği gözlerini pencereden tarafı çeviren Jisun, Jungkook gibi sessiz kalmıştı bir müddet. Saniyeler, dakikalar geçmişti. Jungkook'un konuşmayacağını anladığında bakışlarını tekrardan yan profiline çevirmişti.
"Neden konuşmuyorsun?"
Aldığı soru karşısında başını ağır bir şekilde Jisun'dan tarafı çeviren Jungkook kendisine bakan gözlere karşılık verdi.
"Konuşmak istemediğimdendir belki de?"
Bir müddet bakıştıktan sonra tekrar önüne dönmüştü Jungkook. Şu an kırgınlığı değil de öfkesi ağır basıyor gibiydi. Jisun'un sebepsiz yere kendisine tavır almasına anlam veremiyordu. Şimdiyse gelmiş neden konuşmuyorsun diyordu. Gerçekten bazı şeylere anlam veremiyordu.
"Ne o beni mi kıskandın?"
"Hah!"
Jungkook'un yüzünde alay eder gibi bir sırıtış belirdiğinde Jisun kaşlarını çatmıştı. Biriyle konuşurken yüzüne bakılmaması fazla sinir bozucuydu. Üstelik ciddiye de alınmıyordu.
"Jungkook.."
Açılan kapıyla sözü kesilmişti. Bakışları kapıdan tarafı döndüğünde içeriye giren Jimin'i bulmuştu gözleri. Zamanlaması berbattı.
"Böldüğüm için üzgünüm. Ava çıkıyoruz, sen de gelecek misin?"
Jungkook'un bakışları ilk olarak yanında duran Jisun'un beklentiyle kendisine bakan gözlerini, daha sonra arkadaşını bulduğunda başını aşağı yukarı sallamış, eş zamanlı olarak "Geliyorum." diyerek onay vermişti.
"Tamam, evin bahçesindeyiz acele et."
Jungkook'dan onay aldıktan sonra arkasını dönüp odadan çıkmıştı. Jimin'in gitmesiyle Jungkook'un bakışları hâlâ kendisine bakmakta olan Jisun'a dönmüştü.
"Belki daha sonra konuşuruz."
Jisun'un bir şey söylemesini beklemeden kapıya doğru ilerlerken arkada kalan beden kaşlarını çatıp "Belki mi?" diye mırıldanmıştı. Jungkook odadan çıktığında Jisun derin bir nefes alıp başını aşağı eğmişti. Bu konuyu ona nasıl açacağını bilmiyordu. Çıkmazda gibiydi. Anlatsa bir anlamı kalmayacaktı, anlatmasa Jungkook'un anladığı yoktu..
Elini saçlarının arasına daldırıp geriye doğru taradıktan sonra odadan çıktı. Zamana ihtiyaçları vardı fakat umuyordu ki her şey umduğu gibi olurdu.
Koridorun sonuna vardığında aşağı inecekti ki gözüne bir hayli büyük kapı çıkmıştı. Açık kapısından içeriye girdiğinde buranın birçok kitabı barındırdığı bir kütüphane olduğunu görmüştü. İyi denk gelmişti, zamanını değerlendirmeliydi.
İçeriye doğru ilerlediğinde konuşma sesleri duymuştu. İki ayrı ses vardı. Biri abisine, diğeri Joo hyuk'a aitti. Burada olduklarını bilmiyordu.
Bakışlar kendisinden tarafı döndüğünde yüzüne samimi bir tebessüm yerleştirmişti. "Devam edin siz, ben kitaplara bakacağım."
"Kitaplara bakmak yerine ben sana artık büyü yapmayı öğretsem?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blood ᴶᴶᴷ
FanfictionYola çıktı, hayatı boyunca tahmin bile edemeyeceği şeyleri yaşayacağını bilmeden.. [#fantastik ~ #1/ 26.04.20] [#hayrankurgu ~ #1/ 06.09.20] 13/01/2018 05/05/2018