B/17

22.2K 2K 1.2K
                                    

"Hoseok'un gizli odasında kalacaksın."

Bir hayli sessiz kalışlarının ardından Jungkook sessizliği bozmuştu. Oturduğu yerden Jungkook'u izleyen Jisun ise neden o odada kalacağını anlamadığından sorgularcasına kaşlarını çatmıştı.

"Neden?"

Kolları göğsünde bağlı olan Jungkook, bakışlarını yavaşça oturan bedenden tarafı çevirmiş, soru dolu gözlerle kendisine baktığını görünce açıklamak adına dudaklarını aralamıştı;

"Az önce olanlar lanetin etkisiydi. Ne zaman ve ne kadar sürdüğünü bilmiyorum. Sana zarar verme olasılığımız çok yüksek. Bu yüzden ancak orada güvende olursun."

Genç kız başını aşağı eğip sıkıntı dolu bir nefes vermişti dışarıya. Lanetin güçlenmesi onun yüzündendi. Geçen saniyelerin ardından başını aşağı yukarı sallayarak Jungkook'u onaylamıştı. Gözleri ellerindeydi. Her şey giderek daha çok batıyordu.

"Sorun ne?"

Jungkook'un sorusuyla başını kaldırıp gözlerini ondan tarafı çevirdi. Ardından ellerini önünde birleştirip, parmaklarını birbirine kenetledi.

"Benim yüzümden acı çekiyorsunuz.."

Derin bir nefes alan Jungkook cevap vermemişti. Ne diyeceğini bilmiyordu. 'Sorun değil' demek doğru değildi. Ama bir sorun olduğunu söylemek de doğru değildi. Jisun kendini suçlu hissediyorken üzerine gitmenin hiçbir anlamı yoktu.

"Olan oldu, yapacak bir şey yok. Lanet etkisini göstermeye başladığında beklemeden o odaya git. Eğer olur da kapıyı açmanı istersek sakın açma. Zamanın geçmesini bekle."

Başını aşağı yukarı sallayarak kendisine bakan bedeni onaylayan genç kız dudaklarını ıslattı. Ardından yüzünü hafifçe buruşturup konuşmak adına dudaklarını araladı:

"Canın fazla yanıyor mu?"

Başını iki yana sallayan Jungkook "Pek değil." diye cevaplamıştı fakat Jisun inanmamıştı ona. Yerde kıvranışlarını görmüştü. O anı hatırladıkça canı daha fazla sıkılıyordu..

"Neden yalan söyleme gereği duyuyorsun ki? Neden senin yüzünden olmaması gereken şeyler oluyor demiyorsun..?"

"Yeter. Olan oldu artık geriye istesek de dönemeyiz! Yapacak bir şey yok..!"

Beklenmedik bir şekilde açılan kapının ardından içeriye giren Jimin "Var!" diye bağırdığında irkilen genç kız ne yapacağını bilememişti. Üzerine doğru gelen Jimin'i Jungkook durdururken ayağa kalkmış, geriye doğru adımlamıştı.

"Eğer ölürsen bunların hepsi son bulacak!"

"Kes sesini Jimin!"

Jimin'in bedenini omzundan ittiren Jungkook, çattığı kaşlarıyla kendisinden birkaç santim kısa olan turuncu saçlı bedenin yüzüne bakmıştı.

"Sen sadece onu sahiplenip, kanıyla kendine ziyafet yap! O ölmezse biz öleceğiz neden anlamıyorsun?!"

Duyduklarıyla kaşlarını çatan Jisun bir anlık algısını yitirmişti. Onlar ölecek miydi yani? Hayır, bunu istemiyordu.

"Hepsi senin yüzünden!"

"Ben.. üzgünüm. Gerçekten çok üzgünüm.."

"Üzgün olman hiçbir şeyi değiştirmiyor! Ölmen gerek anlıyor musun? Ölmen!"

Jimin'i kollarından tutup odadan çıkaran Jungkook, duyduğu burun çekiş sesiyle bakışlarını arkasında kalan bedene çevirmişti. Elleriyle yüzünü kapatmış bir şekilde ağlıyordu. Derin bir nefes alıp verdikten sonra adımlarını Jisun'a doğru ilerletmiş, yanına vardığında kollarını bedenine dolamıştı. Bunu neden yaptığını bilmiyordu.

Blood ᴶᴶᴷHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin