EN GÜÇSÜZ ANIM

42 7 0
                                    

Ali'den

"Nasıl ölmüş lan. Daha dün çıktı hapisten. Bir günde  başını belaya sokup ölmeyi nasıl becermiş. " diye bağırdım Emre'ye." Valla komserim ben nerden bileyim. Evinde ölü bulunmuş. " diye açıklama yaptı." Sorup araştırdınız mı? Ses duyan bir şey gören var mıymış? Ya da düşmanları kimlermiş? " diye sorularımı peş peşe sıralandım." Komşularından bir şey gören yok. Akrabalarıyla görüşmeye gittik. Ama hapse girince tüm ailesi ona sırt çevirmiş. Bir tek bu adamın hapiste Mehmet diye bir arkadaşı varmış. Tahminimce o biliyordur. Çünkü hapiste baya yakınmışlar. " dedi Emre. Sandalyede duran ceketimi üzerime geçirip " Senin gitmene gerek yok. Ben giderim. " dedim ve odadan çıktım.

Yarım saatlik bir yolun ardından kapalı cezaevinin önüne geldim. Arabamı kenara park edip arabadan indim. Cezaevinin kapısına yaklaşmışken bir kaç ses duymamla kafamı yolun kenarındaki ağaçlık alana çevirdim. Oraya doğru yürüyünce sesler dahada arttı. Biraz ilerleyince bir bankın üzerine oturmuş bir kız gördüm. Tam arkamı dönüp gidicektim ki bu kızın Ece olduğunu fark ettim. Ece'nin burda ne işi vardı ki? Hem o ağlıyor mu?

Sessizce yanına yaklaştım. Aslında sessli bir sekilde gitsemde beni fark etmiyeceğine eminim.

Yanına oturduğumu fark edince hemen göz yaşlarını silmeye başladı. Ellerini tutup yüzünden çektim. Kafasını kaldırıp yaşlı gözlerle bana baktı. Bense onu umursamadan kendime çektim ve sarıldım. Kafası tam göğsümün üzerindeydi." Na... nabıyorsun? " dedi şaşkınlıkla." Şşşttt uzatma işte. Her zaman güçlü olmak zorunda değilsin. Şimdi ağla ki sonra acı çekmeyesin. " dedim saçlarını okşayarak. Oda debelenmeyi bırakıp sakinleşti. Beklemediğim bir şey yapıp kollarını belime doladı. Onun bu hareketiyle vücudum kasıldı. O her zaman güçlü Ece şuan çaresiz bir kız çocuğu gibiydi ve bana sığınmıştı.
Onun her iç çekişinde sanki benim canımdan bir parça dökülüyor gibiydi." Kendine gel oğlum. " dedim kendi kendime.

" Ben çok yoruldum. " dedi ağlaması azalınca. Kaşlarımı çatıp " Niye " diye sordum." Yaşamaktan çok yoruldum. Daha doğrusu yaşıyormuş gibi görünmekten çok yoruldum. İçimdeki kırılgan kızı saklayıp güçlü görünmekten çok yoruldum. " dedi." O zaman sende güçlü görünmeyi bırak olduğun gibi davran. " dedim." O kırılgan kızı ben öldürüp cenazesini kaldıralı çok oldu. Şimdi, sen bana o kıza tekrar hayat ver deme. " dedi sesi titreyerek." Tamam " diyebildim sadece. Başka ne diyebilirim ki. Ne yaşadın ben sen Ece. Seni böyle tüketen,  içini yiyip bitiren ne yaşadın?

" Burada olmamalıydın. " Ece'nin sesini duymamla düşüncelerimden sıyrıldım." Neden " diye sordum." Senin benim en güçsüz anımda yanımda olman hiç adil değil. " dedi." Ve benim sana sığınmam hiç adil değil. Benim senin yanında kendimi güvende hissetmem hiç adil değil. " dedi ve hızla yerinden kalktı. Yanında duran çantasını alıp bana bakmadan gitti.

O giderken benim yüzümden kocaman bir gülümseme bıraktı. Gerçekten benim yanımda kendini güvende mi hissediyordu? Gülümsemem daha da çok yayılırken arkama yaslandım." Oğlum sen bu kızdan hoşlanmaya mı başladın? " diyen iç sesimle kendime geldim." Ne hoşlanması be " diyerek ayağa kalktım.

ECE'DEN

" Efendim Ece " Gökhan'ın sesini duyunca kendime geldim." Naber Gökhan. Nasılsın? " dedim sevimli bir sesle." Ece merak etme bugün gelmesende olur. Ben patronla konuşurum. " dedi." Oğlum ben senden korkmaya başladım valla. Benim ne istiyeceğimi nerden bildin? " dedim hayretle." Birincisi sen beni normalde aramazsın. Ikincisi arasan bile nasıl olduğumu sormadan konuya girersin. Üçüncüsü ve en önemlisi bugün ayın on beşi ve sen abini ziyarete gittin. Sen zaten aramasan bile ben akşam programı ayarladım. Sen dert etme. " dedi. Onu ağzım açık bir şekilde dinledim." Oğlum beni benden iyi tanıyorsun. " dedim hayretle. Sadece güldü." Teşekkürler " dedim." Önemli degil. Yarın görüşürüz. " dedi." Görüşürüz " dedim gülerek.

Telefonun kapatıp arka cebime koydum. Evin anahtarını çantamdan çıkarıp içeriye girdim. Çantamı ve anahtarı fortmantoya koyup ayakkabılarımı çıkardım.

Koridorun ışıklarını yakıp içeriye girdim. Odamada girip ışıkları yaktım. Dolabımdan pijamalarımı ve iç çamaşırlarımı çıkarıp yatağın üstüne koydum. Dolabımdan bornozumu ve saç havlumu alıp banyoya girdim. Havlularımı askıya asıl küvetin yanına gittim. Kenarına oturup suyu sıcağa ayarlayıp açtm. Suyun ısısına baktıktan sonra ayağa kalktım. Duş jelimi küvete döktükten sonra üstümdekileri çıkarmaya başladım.

Üstümdekileri çıkarıp suyu kapattım ve suyun içine girdim. Sıcak su vücudumu rahatlatırken gözlerimi kapattım.

Bugün olanlar geldi aklıma.  Ali'nin orda ne işi vardı ki? Birden gelmişti yanıma. Üstelik bana sarılmıştı. En güçsüz anıma denk gelmişti. Bende kendimi ona bırakmıştım. O kalkanlarımı kaldırmıştım ve ona sığınmıştım.

Ona sarılınca birden vücude kasılmış , kalp atışları hızlanmıştı. Ama yani normaldi bu. Benim ona sarılacağım aklından geçmemişti. Ama artık güçlü olmaktan çok sıkılmıştım. Birden şaşırdığı için vücude böyle tepki vermişti.

Anlamıyorum... En nefret etmem gerek kişinin kollarında niye kendimi güvende hissetmiştim ki?

Kafamı sallayarak kafamda ki tüm düşünceleri kovup ayağa kalktım. Vücudumda ki köpüklerden arındıktan sonra bornozuma sarıldım ve saçlarımı havluya sardım. Banyodan çıkmadan küvetin tıpasını açtım. Banyonun ışığını kapatıp koridora çıktım. Odama gidip saçlarımda ki havluyla saçlarımı kuruldım. Bornozumu çıkarıp üzerimi giyindim. Saçlarımı taradım ve kuruladım. Saçlarımı tepeden bir  topuz yapıp odadan çıktım. Kapıyı kilitleyip evin ışıklarını söndürdüm ve tekrar odama döndüm. Zaten canım yemek yemek istemediği için hemen yatağıma girdim. Yatağa girince yorgunluğum kendini belli etti. Gözlerimi kapatıp kendimi uykuya teslim ettim.

*********************************
Beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum..

GEÇMİŞİN İZLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin