GEÇMİŞİN İZLERİ

SENİ SEVİYORUM

Gözüme gelen güneş ışığını engellemek için arkamı dönmeye çalıştım. Ama dönemedim. Bir kaç kere daha dönmeyi denedim. Ama yok dönemiyorum.

Oflayarak gözlerimi açtım. İlk önce etrafıma bakındım. Siyah beyaz karışımı büyük bir dolap, beyaz bir halı ve 2 kişilik siyah bir koltuk vardı. Camlarda da beyaz tül perde. Burasının benim odam olmadığını anlamam 10 saniyemi aldı. Ben odamada değilsem nerdeydim.

Doğru ya Ali beni bir yere götürüyordu. Ali'yi görmek için etrafıma bakınmaya başladım. Ama göremedim. Gözüm bacaklarımın üstündeki bacaklara takılı kaldı. Sonra da başımı hafifce eğince belime sarılı kolları gördüm. Enseme değen nefesi de hissedince Ali'nin arkamda uyuduğunu anladım.

Başımı zar zor arkaya çevirdiğimde Ali'nin kapalı gözleriyle karşılaştım. Yüzünde huzurlu bir ifade vardı. Ağzı hafif açıktı, yüzüne düşen saçım her nefes alışında havaya kalkıyordu. Bu haliyle o kadar masum, o kadar sevilesiydi ki istemeden iç çektim.

Zar zor Ali'ye doğru döndüm. O güzel yüzüne baktım uzun uzun. Gözlerinin altına gölge yapan kirpiklerine baktım, hafif kalkık burnuna, elmacık kemiklerini belli eden yanaklarına, dolgun dudaklarına baktım. Ezbere bildiğim ama bakmaya doyamadığım her ayrıntısına tekrar baktım. Tekrardan ezberledim o güzel yüzünü.

Elimi yeni çıkmaya başlamış sakallarına götürdüm. Baş parmağımla yanağını okşadım usul usul. Sonrasında elimi saçlarına götürdüm. Uzamaya başlamış saçlarını okşadım yavaş yavaş, parmaklarımı dolaştırdım saçlarının arasında.

Ali uyku sersemliyle mırıldanmaya başladı. Ben de saçlarındaki elimi tekrar sakallarına getirdim. Yavaşca uzanıp yanağına bir öpücük kondurdum. Geri çekilip Ali'nin yüzüne baktım. Düz bir çizgi halinde olan dudakları hafifçe yukarı doğru kıvrıldı. Onun güldüğünü görünce hafif bir tebessümle tekrar uzanıp dudağının kenarını öptüm.

Belimde olan kollar beni daha çok sardı ve Ali'ye daha çok yaklaştım. Ali yavaşca gözlerini açtı. Şimdi o bal gözlerine hapsetmişti beni. İçinde kaybolduğum, huzur bulduğum gözlerine baktım. Sanki içimden geçenleri okumak istiyormuş gibi bakıyordu.

Yanağında ki elimi alıp dudaklarına götürdü ve yavaşca öptü. Elimi tekrar yanağına bırakıp elini yanağıma koydu." Günaydın. " dedi. Yüzümdeki gülümseme artarken " Günaydın. " dedim ve baş parmağımla yanağını okşadım.

Yüzüme düşen saçlarımı kulağımın arkasına koydu ve oda baş parmağıyla yanağımı okşamaya başladı. Onun bu hareketiyle yanağını okşamayı bırakıp gözlerimi kapattım ve sadece onun dokunuşuna odaklandım." Her gün seninle uyanacaksam bana hep gün ayar zaten. " dedi ve dudaklarıma küçük bir öpücük bıraktı.

" Hem beni deli edip, hem de beni bu kadar kendine nasıl aşık edebiliyorsun? " diye fısıldadı. Gözlerimi açarak yüzüne baktım." Bilmem ." dedim ben de onun gibi kısık bir sesle. O bal gözlerini yine gözlerime dikerek bakmaya başladı. O kadar anlamlı bakıyordu ki bir an ne diyeceğimi bilemedim." Bu kalp sana atıyor Ece. Ne olursa olsun. Ne yaşarsak yaşayalım seni asla bırakmayacağım. Bensiz olmayı kafandan çıkar. Çünkü benim adım yanında senin adın olmadan, kalbim yanında senin kalbin atmadan, nefesim senin nefesine karışmadan yaşayamaz. " dedi. Bir an ne cevap vereceğimi bilmeden yüzüne baktım. Sonra buna verecek cevabım olmadığı için aramızda ki kısa mesafeyi kapatarak dudaklarımızı birleştirdim.

********

Kaşlarımi çatarak Ali'ye baktım." Ali bunu nerden buldun? " diye sordum.
Sabah Ali bana kahvaltı hazırlamış. Birlikte kahvaltı yaptıktan sonra da bir sürprizinin olduğunu söyleyerek evden çıkmıştı ve şuan kapının önünde yanında ki motara yaslanmış bir şekilde bekliyordu." Bilmem gezeriz diye düşünmüştüm. " dedi biraz kırılmış bir sesle." Iyi düşünmüşsün de nerden buldun motoru. " dedim." Hee sen onu diyorsun. " dedi az önce ki kırgın sesinden eser kalmamış bir şekil de." Kiraladım. Urla'nın altını üstüne getiririz diye düşündüm. " dedi. Urla kelimesini duyunca resmen gözlerim de kalp işaretleri oluştu. Urla'yı çok severdim. En fazla üç kere gelmiştim ama çok seviyordum." Urla da mıyız? " dedim inanmaz bir sesle. Evet anlamında başını salladı.