Bu bölüm uzun ve geçmişten anılar var. Bence Kris'in bakış açısından anlatılan şu geçmiş anılara dikkat edin, yalnızca bir öneri~
***
"Lider!" Chanyeol ağzı sonuna kadar açılmış bir şekilde koşarak merdivenleri indi, diz çöktü ve çaresizce Junmyeon'u izledi. Jongin de yere çömeldi, ve avuç içiyle göğsünden gelen kanı durdurmaya çalışırken, liderin kafasını dizlerine yatırdı. Junmyeon, kırık cam parçası onun sağ kaburgasını parçalamış bir halde yerinde durmaya devam ederken, tek bir kelime söylemeden ağır ağır nefes almaya devam ediyordu.
"Lider! Lider ölemezsin!" Chanyeol, Junmyeon'un giderek yavaşlayan nefeslerini izlerken ağladı.
"Ben... Ben... Neden...lider olmak zorundaydı ki..." Baekhyun'un nutku tutuldu.
Jongin Baekhyun'a bakmak için sessizce kafasını kaldırdı, sonra Chanyeol'ün gözyaşları yere düşerken onu sertçe ittirdi. "Ne yaptın sen?!" Baekhyun o anda, hıçkırarak, inanamaz bir şekilde kafasını sallamaya başladı.
Yixing çömelip Baekhyun'un omuzlarından tuttu. "Ona anlatması için fırsat ver."
"Su aramak için odadan dışarı çıktım." Baekhyun Yixing'e çaresizce baktı.
"Biliyorum, sonra?"
"Koltukların o tarafa ilerledim ve sonra birini gördüm... Bir şapka takıyordu ve elinde bıçakla aynanın yanında duruyordu... Bir çakmağı da vardı..." Baekhyun sürekli kekeliyordu. "Bana baktı. Bıçağı kendi yüzünün hizasına getirip tuttu ve bana doğru yaklaşmaya başladı..." Baekhyun bunları dedikten sonra ağlamaya başladı.
"Sonra... Sonra... Bana elini uzattı ve... Ben de bu yüzden onu ittirdim." dedi. "Arkaya doğru düştü ve ayna parçalandı."
"Ve sen de onu öldürdün?" diye sordu Tao.
"Hayır! Hayır! Böyle olsun istemedim! İstemedim!" Ortamdaki herkese çılgınca baktı. "Yerde yatarken boğuk bir sesle ne olduğunu anlamadığım bir şeyler söyledi..." Baekhyun'un gözleri karanlıkta olup bitmiş her şeyi tam olarak anlayamamıştı anlaşılan. "Sonra... Sonra... Karanlıkta, yerde bana doğru süründü ve elimi yakaladı..."
Kimse tek kelime etmedi. Olayın bu kısmından sonra nelerin yaşandığı apaçık belliydi. Baekhyun cam parçalarından birini alıp ona saplayıvermişti.
"Lider..." Sehun ve Kyungsoo kalabalığı yarmaya çalıştı, yerimizden ayrılmadan onlara geçmeleri için bir yol açtık.
Bununla birlikte, Junmyeon'un nefesleri hızlandı, konuşma yeteneğini tamamen kaybetti ve kafasını sallamaya başladı.
Gözleriyle kalabalığı taradı ve sanki bir şey söylemek istiyormuş gibi aniden Jongin'in elini kavradı. O anda gözlerinden son bir damla yaş aktı ve solunumu tamamen durdu.
Gözlemlediğim kadarıyla bunlar istemsiz gözyaşlarıydı, ek olarak yerde herhangi bir bıçak yoktu, sadece tornavida vardı.
Luhan, yerdeki tornavidayı ve kırılan aynadan düşen bir vidayı alıp Baekhyun'a baktı. "Bahsettiğin şu bıçak muhtemelen buydu." dedi tornavidayı göstererek. "Bugün yukarı kata çıkmadan önce, Junmyeon bana aynanın altından elektronik bir cihazın sesinin geldiğini duyar gibi olduğunu söylemişti." Luhan devam etti. "Bize haber vermeden aşağıya kontrol etmek için indi." (Bahsettiği elektronik cihaz kamera bu arada. Izlendiklerini düşünmüş kısaca.)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
48 Hours | EXO [Çeviri]
HorrorOrijinal Yazar: 辛辛息息 İngilizceye Çeviren: heecups, flyingbacons & wasabilxx Credit: lukais (livejournal) Bölüm Sayısı: Prolog + 21 Bölüm + Epilog + Final İncelemesi (Yazar Tarafından Yazılan) + Analiz + Teoriler ve Ağlama Duvarı (Total: 26) Tür: Kor...