48 Hours: '17. Bölüm'

274 76 156
                                    

Ben deli KrAy shipperım ama bu ficte beni kendine ayrı aşık eden bir KrAy var. Shiplemeseniz bile içinize doğuyor o his. KrAy shiplemek istiyorsanız okumanız gereken ficlerden biri diyebilirim.

Ek olarak, bu bölümde de Kris'in düşünceleri var. Onları anlarsınız zaten, bunları italik yazmıyorum çünkü gerek duymadım.

Son 3 bölüm analiz, final incelemesi falan olduğu için Allah'ın emri art arda atacağım. Onun harici 3-4 bölüm kaldı ama art arda atıyorum onları da zaten. Yani 1 güne bitiriyoruz fici, şaka gibi ben neden bu kadar hızlı gittim ya? Ağlayın, acıdan kudurun istiyor sanırım bilinçaltım hshsjsjdj

Uyarı: Mendilleri hazırlayın. Gecenin bir vakti atma sebebim tabiiki iyice duygusal moda girip ağlayın diye değil. SAÇMALAMAYIN NURTENLER.

***

Kris'in Bakış Açısı

Ertesi gün, güneş doğana dek uyumadım. O kadar fazla alkol aldıktan sonra  bile, uykusuzluğumdan, sarhoş olmak istememem kadar fazla nefret ediyordum.

Aralıklı göz kapaklarımın ardından Yixing'i izledim. Kabul etmem gerekiyordu ki, iyimser olarak doğan Park Chanyeol'ün aksine, ben karamsar olarak doğmuştum.

Kendi grubumuzdan kalan son iki üye olmamıza rağmen, kazanma şansımızın olmadığı apaçıktı. Kuralların arasında, hayatta kalan son iki kişinin aynı takımdan olması gerektiği ile ilgili bir madde olduğunu hâlâ hatırlıyordum. Bu da, birimizden biri ölürse, öteki kalanın çıkmaza gireceğini kanıtlıyordu. Biz yüksek zekâlı insanlar değildik, gülümsedim ama o benden daha kötü durumdaydı; yüzünde herhangi bir acımasızlık ifadesi yoktu.

Uykulu bir şekilde gözlerini açtı ve bana baktı. "Ne zaman uyandın?"

"Az önce." dedim.

"Kâbus gördüğüm için mi?" diye sesli bir şekilde düşündü.

"Hayır." dedim. "Muhtemelen yakın zamanda öleceğiz, bu yüzden bunu bir şişe şarapla kutlamamız gerek."

"Öyle mi?" Oturur pozisyona geçerken hafifçe gülümsedi. "Ama ben kutlama yaparken genelde yoğurt yerim."

Ona gizemli bir şekilde baktım ve sırıttım. "Yetişkin ol." Bana baktı ve sonra beni tekmeledi. ( ͡° ͜ʖ ͡°)

Yağmur o öğleden sonra yağmaya başladı; oyun 12 saat sonra bitecekti. Bir sonraki yağmuru görecek kadar yaşayıp yaşamayacağımı bilmiyordum.

Yanımda Yixing kendi dünyasına dalmıştı. "Ne düşünüyorsun?" dedim ona. (Penny for your thoughts diyor, bu bir deyim. Aynı zamanda ne düşündüğünü bilmek için para bile veririm demek.)

"Düşünüyordum da..." dedi. "Ya rüyalar hakiki gerçek, hakikat ise rüya olsaydı?"

"Gerçekliğin içinde tekrar uyanacak olsaydık, nerede olurduk?" Önümdeki yere baktım.

"Eğer tekrar gerçekliğin içerisinde uyanacaksak..." Sırıttı. "Hadi o zaman ölelim."

48 Hours | EXO [Çeviri]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin