Bence hem iyi hem de kötü bir haber olarak sayabiliriz bunu, bu hafta 3 bölüm atacağım demiştim zaten, haftaya da çok kısa bölümler olduğundan en az 3 bölüm gelecek. Bu da demektir ki, bir buçuk hafta sonra falan 12. bölüme ulaşmış olacağız ki İngilizce bilip gidip okuyanlar harici türk fanlar 12. bölümden sonrasını hiç okumadı, bu yönden güzel ama giderek stres ve gerginlik seviyesi artacağı için aynı zamanda kötü de, bilemedim snsnjsjs
Velhasıl kelam, 12'den sonra haftada yine ikiye falan düşürürüm belki ama belli değil, aralarda aşırı kısa bölümler var, ne bileyim 400 kelimelik bölümler var, 300 var, 500-600 kelimelik bölümler var, o yüzden o kadar kısa bölümler için birkaç gün bekletmek de olmaz ama oraları daha önce hiç okumamış olduğunuz için sindirmenizi de isterim. O yüzden o bölümlere gelince düşünürüm bunu diyor ve sizi bölümle baş başa bırakıyorum~
***
Ertesi gün öğleden sonra, odanın dışından gelen şişe ve cam bardakların birbirine çarpma sesi beni uyandırdı. Herkes jetlag ve korku nedeniyle kaşlarını çatmış ama yine de kimse yorgunluğuna karşı galip gelememişti.
"Ne yapıyorlar?" dedi Sehun bedenini yana doğru döndürüp mırıldanarak.
"Birileri bizi kurtarmaya gelmiş olmalı." dedim kaşlarımı çatarak. "Gerçekler açığa çıktı ve polisler dışarıda."
"Bu gerçekten en iyisi olurdu ama..." dedi Kyungsoo. "Sence de çok geç kaldıklarını düşünmüyor musun?"
Baekhyun gözlerini ovuşturup ayağa kalktı ve kapıya baktı. "Ben gidip bir kontrol edeceğim."
O ayağa kalktıktan sonra, yorgunluğumu anında üzerimden atıp fırladım, ayaklarımın üzerinde durup hizamı sağlamaya çalıştım. "Ben de seninle geliyorum."
Hayal kırıklığıyla söylemem gerekiyor ki, polis hiçbir yerde yoktu ama onun yerine Chanyeol ve Luhan salonun ortasındaki çay sephasına birkaç boş kadeh yerleştiriyordu. Jongin ve Tao kanepede oturuyordu, ikisinin de elinde üçer tane vokta ve tekila şişesi vardı, biraz sonra bize doğru, "Çok susamıştık ve birkaç şişe içki bulduk. Hadi birlikte içelim." dediler.
Uykulu bir şekilde, cam çay masasının üzerinde gece çizildiğini tahmin ettiğim siyah bir akrep figürü gördüm ve o anda, itiraf etmeliyim ki kalp atış hızım biraz yavaşladı.
"Kim çizdi bunu?" dedi Baekhyun.
"Ben." dedi Chanyeol. "Siz çocuklar çok geç uyandınız ve biraz sıkıldığım için resim çizmeye karar verdim."
"Kris'i çok mu özledin?" dedi Baekhyun Chanyeol'e doğru yürürken, onu biraz ittirdi, gözlerini ovuşturdu ve sonra tekrar arkasına dönüp yatak odasına ilerledi. Kapıyı çaldı ve, "Uyanın! Alkolümüz var!" diye bağırdı.
Cam sehpa üzerindeki siyah akrep figürüne baktım ve kalbim tekledi. Belirsiz bir şey hatırlar gibi oldum ama o anda bu bir rüyaymış gibi geldi, bu yüzden çok önemsemedim.
İki dakika sonra Sehun, yüzünde belirsiz bir ifadeyle yatak odasından çıktı. "Ne alkolü..." Masa üzerinde tuhaf bir şekilde, sırayla dizilmiş olan kadehlere baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
48 Hours | EXO [Çeviri]
TerrorOrijinal Yazar: 辛辛息息 İngilizceye Çeviren: heecups, flyingbacons & wasabilxx Credit: lukais (livejournal) Bölüm Sayısı: Prolog + 21 Bölüm + Epilog + Final İncelemesi (Yazar Tarafından Yazılan) + Analiz + Teoriler ve Ağlama Duvarı (Total: 26) Tür: Kor...