Dance Revolution makinesinin üzerinde durduğu yerden Sehun, kafasını çevirip Luhan'a baktı ve gözlerini kısarak, "Bana karşı pes etme." dedi.
Kafasını önüne çevirmiş olan Luhan, "Bu sadece ideal bir bahane olabilir. Eğer kazanırsan, gelecekte halka, sana yenildiğimi ve o kadar da iyi olmadığımı söyle." dedi.
"Ölümle burun burunasın, lütfen çocuklaşmayı kes." Sehun suratını astı.
"Öleceğimi kim söyledi?" dedi Luhan sırıtarak. "Sırf senden birkaç sene yaşlıyım diye bu benim çevik olmadığımı göstermez."
"Sen tanıdığım en utanmaz kıdemlisin." Sehun kafasını salladı.
(Hyung da olabilir tabii. Kendisinden üst, kıdemli birini kast ediyor. Senior yani, buraya tam uyacak, kafiyeyi bozmayacak bir çeviri yapmak pek mümkün değil.)
"Sen de gördüğüm en küstah gençsin." dedi Luhan gülümseyip.
"Başlayalım mı?" dedi Luhan Sehun'a dönerek. "En iyini yapsan iyi olur, daha önce bana karşı bir oyunda asla kazanamadın."
"Bana asla söylemedin..." dedi Sehun göz kontağı kurarak. "Ailenin neden seni buraya gönderdiğini yani... Seninle tanışmak hayatımda başıma gelen en şanssız şeydi."
"Ailem beni Kore'ye göndermedi." Luhan kıkırdadı. "Onların Kore hakkında tereddütleri vardı, ben kendi isteğimle geldim."
"Ha, tabii ki..." Sehun kafasını eğdi, cümlesini yarım bırakmıştı. Ve cümlesini tamamlamamayı tercih etti, Luhan da onun gibi kafasını yere eğdi. Birkaç saniyelik sessizlikten sonra Luhan kafasını kaldırıp gülümseyerek Sehun'a baktı. "Suyu aldıktan sonra bana bubble tea yapmayı unutma."
"Burada süt yok..." Sehun bakışlarını yerden kaldırmadı. "Çay da yok..."
"O halde..." Luhan kafasını eğdi. "Buradan çıktığında yap." Orta parmağında duran yüzüğünü çıkarırken gülümsedi. "Bu şey döner, onunla oyna."
Sehun yüzüğü onun elinden aldı. "Anlamadım."
"Puzzle yapmakta iyi değilim ben." Luhan kahkaha attı. "Sen oynarsın o tür şeylerle, ben değil."
Sehun kafasını salladı ve yüzüğü orta parmağına geçirdi.
Hayatınız hangi noktada geriye sarmaya başlayacak, asla bilemezdiniz.
Her iki taraf da, diz çökme metoduyla dans oyunu oynamaktan habersizdi. Çılgınca ellerini dizlerinin hizasında tutup hatalarını örtmeye çalışıyor olmalarına rağmen, ritimleri hâlâ karmakarışık haldeydi. Daha raundun ortasına bile gelmeden, Sehun'un hata gösterge çubuğu kırmızı renge döndü ve bir an sonra Luhan'ınki de kırmızı oldu.
"Luhan devam edemez daha fazla." Yixing oturduğu yerden kafasını salladı. "Tamamen batırmış halde."
Karşı tarafta duran Jongin Sehun'a bağırdı. "Panikleme! Yavaştan al ve hiçbir şeyi mahvetme!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
48 Hours | EXO [Çeviri]
HorrorOrijinal Yazar: 辛辛息息 İngilizceye Çeviren: heecups, flyingbacons & wasabilxx Credit: lukais (livejournal) Bölüm Sayısı: Prolog + 21 Bölüm + Epilog + Final İncelemesi (Yazar Tarafından Yazılan) + Analiz + Teoriler ve Ağlama Duvarı (Total: 26) Tür: Kor...