21.Başlayalım

49 4 2
                                    

Üç ay boyunca Asaf'la olan soğuk iletişimimizle beraber kendimi derslere adadım. Öyle ya da böyle geçmişti işte günler. Yaz gelmişti ve ben tadını bile çıkartamıyordum. Tek beklediğim tercih sonuçlarıydı. Bugün açıklanması gerekiyordu ve ne yapacağımı bilemiyorum. Zaman bir türlü geçmiyor.Sabahın altısında uyandım, sanki açıklayacaklar hemen.

Asaf artık mail yerine her sabah bir söz bırakıyordu sms kutuma. Tam saatiydi mesajının. İşe gitmeden önce mutlaka yazar.

Asaf:
''Umarım ki diline dolanan bir şarkı gibi, adım aklına dolansın. İstesen de unutama. ''

Benimde aklıma takılan şarkılar oluyor. Şarkıyı kafamın içinde sanatçı söylüyor her defasında. Etrafımdakilere soruyorum, kimse bilemiyor. Hatırlatmıyor şarkı kendisini inatla. İşte benim için '' aşk'' o şarkının adı.

Önce 'biz' olursun, sonrada 'sen ben' belkide 'siz'. Sonra '' Şu parayı uzatır mısınız? '' diyebilecek kadar herkes olursunuz. En sonunda da hiç kimse. Bu evreleri yaşamak her defasında başa sarmak kalbe zarar. O yüzden emin olmadan adım atmak istemiyorum.

Aşağıda kahvaltı yapıyordu sesleri duyuyordum. Terliklerimi ayağıma geçirip tuvalete doğru ilerledim. Elimi yüzümü yıkayıp aşağı doğru indim. Olabildiğince ses çıkartmadan parmak ucunda indim merdivenlerden. Mutfağı gördüğümde ise çatal bıçak sesleri gelmeye yükselmeye başlamıştı. Kafamı yavaşça kapıdan içeri yönelttim.Asaf bıkkın bir şekilde kahvaltı yapıyordu. Telefonunun ekranı açık oraya bakıyordu. İçeri girdim ve yürüdüğümü bile hissetmemişti. Yanına geldiğimde durdum.

''Afiyet olsun. '' içtiği çay boğazına durmasıyla öksürmeye başladı. Yanındaki sandalyeye oturup düzelmesini bekledim. '' Helal, helal''

''Ne zaman geldin sen hiç farketmedim? '' peçeteyle ağzını silip konuştu.

''Yeni geldim, neden bu kadar korktun ki? ''

''Yok canım ne korkması. Uyuyorsun sandım. ''

''Mesaj sesine uyandım.''

Üzülmüş bir ifadeyle '' Özür dilerim. Uyandırmak istememiştim. Bir daha atmam. ''

Gülümseyerek '' Şaka yapıyorum, tercih sonuçları açıklanacak ondan uyku tutmadı.Bir de aslında bir kaç gündür bir konu hakkında düşünüyorum. Başlamak için bir şeyleri bitirmek gerekir. Başlamaya hazır hissediyorum kendimi. Daha doğrusu başlamak istiyorum. Sadece nereden başlayacağımı bilmiyorum. ''

Eli ayağına dolanmış bir şekilde konuşmaya çalıştı. '' Gerçekten mi? Beni nasıl mutlu ettin şuan anlatamam. Elimden geleni yapacağım yeter ki başlamak iste.'' Saçtığı gülücüklerle kocaman sarıldı bana. Bu kadar yaptığı iyiliğe karşılık her seferinde terslemem olmuyordu. Bu yüzden sarılmasına izin vereyim derken kendimi de sarılırken buldum.

Bedenini bedenimden çektiğinde biraz kızarmıştı. Konuyu değiştirmek istercesine konuştu.

''Babanla konuştun mu? '' nereden çıkmıştı şimdi.

''Hayır ne oldu ki? ''

''Düğün için yeterince bekledik dedi. Aynı evde yaşıyorsunuz daha ne kadar bekleyeceksiniz dedi.''

''Tamam.''

Söylediklerim karşısında donmuştu sanki '' hı? Anlamadım. '' dercesine suratıma baktı.

''Niye öyle bakıyorsun suratıma. Tamam dedim işte. İstediği bu değilmi? ''

''Şimdiye kadar istemiyordun ondan şaşırdım. Ayrıca önemli olan senin istemen-'' lafını kesmeye bayılıyordum

''Asaf tamam dediysem üsteleme ikinci sorunda cevabım değişir bak. ''

''Tamam o zaman bugün eve erken geleceğim dışarı çıkarız. Olur mu? ''

''Olur. '' Masadan kalkıp tekrar yatağıma doğru ilerledim. Saatleri nasıl geçireceğim hakkında hiç bir fikrim yoktu. Ne arkadaşım vardı ne de sevdiğim bir insan. Burcu'yu hayatımdan çıkarma konusunda kararımın doğruluğundan emin olamadım. Olamayacağımda hiç bir zaman.

Yatağımda sola dönüp düşündüklerimi sağa dönünce unutup saatlerce 'ne düşünüyordum ben' diye düşünmekten akşamı etmiştim. Kalkıp bir şeyler yemeye karar verip kendime patates kızarttım. Tabi ki küçüklüğümden beri evde kimse yokken yaptığım gibi tv karşısında yemeye başladım.

Telefonum ısrarla çalıyordu ve ben kalkmıyordum. Tuhaf takıntıları olan bir insanım. Kendi kendime bile inat yapabiliyorum. Açmayacağım dedim ya bir kere asla kalkmam. Ama bu seferki susacak gibi değildi. Sinir olmuş bir şekilde kalkıp telefonumu elime aldım. Arayan Abim.

''Ne var Abi? Açmıyosak yatıyoruz dimi. ''

''Sevda çabuk çevreyolunun oraya gel. ''

''Sebep?''

''Asaf kaza yapmış. Büyük bir şey değil korkma. Senin adını sayıklayıp duruyor. ''

''Ne? '' diye bağırmamla telefonu bıraktım elimden.

Taksi çağırdım ve direk atladım. Kalbim birine ısınmışken içimi saran korku aleve dönüştürüyordu o sıcaklığı.

Çevreyoluna geldiğimde kimse yoktu. Ama gerçekten kimse yoktu. Kelime anlamına uygun şekilde. Sanki terkedilmişti. Orada olan kafede bile tek insan yoktu. Elimi telefonumu attım ve abimi aradım. Uzun uzun çalmasına rağmen açmadı. Burada bir kaza olduysa illaki kafedekiler duymuştur diye düşünerek kafeye doğru ilerledim.Kocaman bir bahçesi olan kafeydi. Daha önce kuzenim düğününü bu kafenin kır bahçesinde yapmıştı. İçeri doğru ilerlediğimde kimsr yoktu. Seslendim ve birilerinin olmasını ümit ettim. Bahçeden kafenin içine doğru ışık yansıyordu. Oraya doğru ilerlediğimde gördüklerimle şoka uğradım. 

Huma KuşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin