16.Zorlandığım Bir Hayat

61 9 2
                                    


İki katlı müstakil bir evin önüne geldiğimizde babam arabayı durdurdu.Eliyle inin işareti yaptı.

''Ben bir yere inmiyorum.Pijamalarla evden çıkardınız beni.''

''Asaf, Sevda'yı içeri getir ben geçiyorum.''Babam hızlı adımlarla bol çiçekli bahçeden geçip eve girdi.

''İnmeyeceğim Asaf.Sana da güvenerek hata yapmışım.Babam beni sürüklerken sesini çıkarmadın.''Çok sinirliydim ona karşı.

''Senin için en iyisi bu.Senden uzaktayken Burak'dan koruyamam seni.Benimde işime geldi kusura bakma.'' Bu durumda bile suratıma gülümsüyor,delireceğim.

''Benim için neyin iyi olduğuna bırakın ben karar vereyim.Demekki yaptıklarını sen anlattın babama.'' Dediklerime aldırmadan kucağına aldı beni.

''Debelenme Sevda.Gözümün önünden ayrılmayacaksın.''Şeytan diyor ağızının üstüne yapıştır bir tane.İndirmiyor beni.

''Ben o annen olacak kadınla aynı evde yaşamam,ölürümde yaşamam!'' Beni bahçeden geçirirken konuşmaya devam ediyordu.

''Annemle yaşayacağını kim söyledi?''Şimdi bu ev kimin ben hiç bir şey anlamadım.Susup birinin beni taşımasının rahatlığıyla kısa yolculuğum kapıda son buldu.Ayıcıklı pijamalarımla umarım bir kalabalık tarafından karşılanmam.

İçeri girdiğimde sadece boş duvarlarla karşılaştım.Babamsa koca evde bulunan tek sandalyenin üzerinde oturmuş bize bakıyordu.

''Burada güvende olursunuz,istediğin gibi döşeyebilirsiniz.Nasılsa evleneceksiniz.Evlenene kadarda burada kalırsın.Kapıda seni güvende tutacak bir çok kişi olacak,e tabi Asaf burada olur günaşırı.'' Her şeyi planlamışcasına tak tak saymaya başladı.

''Ben hemen evleneceğim diye bir söz vermedim size.Abim oradayken ben burada kalmam.''

''Abine şirkette bir iş ayarladım senin güvende olman için oda hayır demeyecek merak etme.''

Susup andaval gibi baktım sadece.Babamsa yavaşça kalkıp cebinden bir kredi kartı çıkartıp elime tutuşturdu.Göz kırpıp gülümsedi ve aheste aheste yürüyüp kapıdan çıktı.Babamın ardından yürüyüp Asaf'ın önüne dikildim.Elimdeki kartı ellerine bıraktığımda kartla beraber ellerimi tuttu.

''Seni korumama izin ver.Her an Burak'ın sana bir şey yapabileceği düşüncesi beni kötü yapıyor.Bırak koruyayım.'' Bunları söylerken gözlerimin içine derin derin bakıyordu.

''Ben evlenmek istemiyorum.Üniversite kazanıp buradan gideceğim o zaman ne sen ne de Burak beni bulamaz.Sorunlarda ortadan kalkar.'' Ellerimi daha da sıkı tuttu.

''Sonuna kadar arkandayım.Emin ol her şey iyiliğin için.Senin etrafındaki herkese zarar vermeye çalışacak o çocuk.Takıntı haline getirdi,yediremedi kendine.'' Bu ne demek şimdi?

''Kime zarar vermeye çalışıyor ki anlamadım?''Elini ensesine götürerek söylememesi gereken bir şeyi söylediğini anladım.

''Sen daha öğrenmeden bir kaç gün öncesinde gidip onunla tartıştım.Çok uyardım onu sana bunları yapmaması için-''

''Ne yani siz birbirinizi biliyor musunuz?'' Arkamdan bu kadar şey dönerken ben salak gibi bir şey anlamamışım.

''Onu her yakaladığımda yanına gidip uyardım.Dinlemedi ama Sevda.Belki uyarırsam senin sevgine layık olur diye düşündüm.Sen çok seviyordun, düzelirse mutlu olmaya devam ederdin.''

''Sen en başta gelip bana bunları söyleseydin bu kadar aldatılmazdım, kandırılmazdım.''

''İnanacak mıydın Sevda?Bunca yıllık sevgiline mi bana mı?Elim kolum bağlıydı.Özür dilerim.Çabaladım olmadı.Senin zarar görmeni zerre ister miyim?Bu durumlara gelmiş olmasaydık ya da daha düzgün bir şekilde tanışsaydık.Bende isterdim.''Kollarımdan tutup gözümün içine bakıyordu.İçinde kopan fırtınalar nefes alıp vermesini zorlaştırıyordu sanki.

''Sevda , bana istediği kadar zarar versin.Ama sana dokunmasın tek istediğim bu.'' Yutkundum, ne diyeceğimi bilemedim.Gerçekten beni bu kadar seviyor olabilir miydi?

O gün ki dikişleri aklıma gelmişti.Tabi ya ben öğrenmeden önce kavga etmişler ve o zaman olmuştu. ''Karnındaki o dikişlerin sebebi Burak mıydı?''

''Evet,sana söylerim diye korktu.'' Bunu demesiyle resmen yıkıldım.Kollarını üzerimden çekip iki adım geriye gittim.

''Polise neden gitmiyorsun.Bu kadar kolay mı elini kolunu sallayarak hepimize zarar veriyor.Yeter artık izin vermeyeceğim bu olanlara.'' Yanıma yaklaşıp beni sandalyeye oturttu.Önümde eğilip dizlerimden tuttu.

''Sen bu işlere karışmıyorsun güzellik.Hadi kalk eşya alalım şu eve.Sesimiz yankılanıyor boşlukta.''

''Ayıcıklı pijamalarımla eşya almaya mı gidelim?'' Kafasını kaşıyıp düşündü.Üst kata çıkıp saniyeler içinde elinde poşetle geri döndü.

''Aslında evdeki ilk günün şerefine yemeğe çıkarız diye düşünmüştüm.Dene istersen.Biraz eşya bakmak için fazla ama pijamalardan iyidir.'' Ayakkabısından çantasına kadar kombin duruyordu poşetin içinde.Mavi, etek uçları tül bir elbise, beyaz stilettolar ve kadife lacivert çanta.

''Pijamalarımla çıkarım daha iyi!Nereden gelmiş bu sosyetik diye dalga geçerler vallahi.''

''Tamam biraz haklısın bende seni dolaştıramam böyle yanımda.Mağazalara girip çıkacağız.En iyisi eve uğrayalım.Sen giyinirsin ben arabada beklerim.''

''Bak işte aklın yolu bir.''

*******
Beni götürdüğü mağazalardaki eşyalar ve fiyatlar dudağımı uçuklatacak cinstendi.

''Ev almıyoruz, eşya alacağız alt tarafı. Nasılsa ben üniversiteye gittiğimde kendin yalnız yaşayacaksın o evde sen seçebilirsin.'' Tavrımı şimdiden ortaya koymazsam onların dedikleri olacakmış gibi hissediyorum.

''Olsun o zaman senin zevkine ait olan şeylerle yaşarım. '' bu kadar iyimser olmak zorunda değil. Kendimi kötü bir insanmış gibi hissettiriyor. Boğazımı temizleyip gözüme çarpan beyaz mobilyaların olduğu yere doğru ilerledim.

''Bu turkuaz koltuklar güzel, yemek masasıda beyaz olsun bence.'' Benim dediklerimi dinleyip sadece başını salladı.
''Televizyonu duvara monte ettiririz alt tarafında çekmeceli bi sehpa olur. Tabi en önemlisi kitaplık olmalı evde. Bütün odaları kullanmak zorunda değiliz. Ben oturma odası ve yatak odasını seçerim diğer odalar sana kalmış. Kendi odana bir şeyler seçebilirsin. '' bir de aynı odada kalacağımızı düşünmüyordur bence.

Beyaz eşyaları da seçtikten sonra acıktığımı hissettim.Ne zaman bu çocuk olsa yanımda yemek yemeyi unutuyorum resmen.
''Açlıktan bayılmadan önce yemek yiyelim. Kameraların olmadığı bi yere gidelim ama. ''

''Aslında baban eşya işlerinden sonra onlara gitmemizi istedi. İtiraz etme lütfen bi kerelik olsun katlan. Babanda senin iyiliğini istiyor, bunun için katlanabilirsin.''Gözlerimi devirerek cevap vermedim. Evet o kadının beni gördüğündeki suratını deli gibi merak ediyorum.

''Babam için değil Asaf, gidersem senin için gideceğim.''

Asaf tahminimce annesini arayıp yemek hazırlatmasını istedi. Arabaya binip eve doğru ilermeye başladık. Aklıma takılan bir şey vardı.
''Merak ettiğim bir şey var, cevap vermek istemezsen anlarım.''
''Sor güzellik. '' Elini vites koluna koyup suratıma baktı.
''Annemle babam ayrılınca liseyi açıktan okudum dedin. Ama ben ilkokuldayken hatırladığım kadarıyla baban yoktu.''

''Ben babamı hiç görmedim Sevda. Küçükken vefat etmiş. Semih Amca ile ben ortaokuldayken evlendiler. Onu babam bildim, çok iyi insandı. Anneanemin zoruyla evlendikleri için annem hiç saygı duymadı Semih Amca'ya. Babanla aldattığını öğrenincede ayrıldılar işte.''

''Seni üzmek istemedim. Sadece aklıma takılmıştı. Kusura bakma. '' Yüzü fazlasıyla asılmıştı, bunları söylediğimde ise gülümsemeye çalıştı.

Geldiğimizde inip Asaf'ın yüzüne anlamsız bakışlarımı attım.Evet fazlasıyla gergindim o eve gireceğim için. Anneme yaptığım bu saygısızlık için asla kendimi affetmeyeceğim. O kadını öldürmem gerekirdi ilk gördüğüm yerde.

Karşılarında ezik değil aksine güçlü ve kendinden emin bir Sevda görmeleri lazım. Ben üzerimi düzeltirken Asaf zile bastı. Evet gergin anlar başlıyor benim için. 

Huma KuşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin