Kibirli , züppe bir kötü çocuk = jeon jungkook
Ailesini kaybetmiş , masum , saf kapli= Yu jin
Birbirinden nefret eden bu ikilinin zorlayıcı, nefret dolu aşklarını okumaya ne dersiniz??
Sesi duymamla irkildim. Hızla arkama döndüm. Bu jimindi.
- Yu jin , Jungkookun odasında napıyorsun? Buradan hemen çık. Seni görmemeli.
- Peki.
Hızlıca odadan çıktım.
Bu sıkıcı evden çıkmak istiyordum. Etrafta kimse gözükmüyordu. Sessiz adımlarla evden çıktım.
Ne güzel yeşillik bir yerdi. Etrafta ağaçlar vardı. Ormanlık gibi bir yerdi. Biraz dolaşsam fena olmazdı. Evden uzaklaşmaya başladım. Ama umrumda değildi.
Etrafta çiçekler topluyordum. Kelebeklerle resmen dans ediyordum. Harika bir yerdi. Biraz daha ilerleyince gördüğüm manzara çok güzeldi. Masmavi bir şelale vardı. Ve ben en zirvedeydim. Bu çok güzeldi. Elimdeki çiçek buketiyle şelaleye aşağıdan bakmak istedim. Suyun akışını görmek istiyordum.
Evet resmen uçurum gibiydi ama harika gözüküyordu. Telefonum olsa manzarayı kaydederdim . Hava kararmaya başlıyordu. Artık gitmeliydim. Şelaleye veda edip , gitcekken ayağım kaydı.
Şelaleden akıntısına yakalanıp aşağıya doğru düştüm. Küçük gölden kurtulup , çimenlere kendime attım. Offff dizim ağrıyordu. Yukarıya doğru gözlerimi diktim.
Buradan çıkmam imkansızdı. Zorla ayağa kalktım. Yürümeye başladım . O evden kurtulduğuma sevineyim mi? Yoksa buraya düştüğüme üzüleyim mi?
Çiçek buketim şelale maceramda kaybetmiştim. Ve ormanlık alanda ilerliyordum.
Hava kararmaya başlamıştı.
Korkmaya başlamıştım. Geceyi burada geçiremezdim. Yardım istemeliydim.
- Heyyy burada kimse var mı?
Offf sadece kuş cıvıltıları duyuyordum.
- Heyyy merhaba.
Bu ses nereden gelmişti. Etrafa bakmaya başladım.
Bu bu young min ' di.
- Young min.
Hızlıca ona sarıldım.
- Neredeydin sen yu jin?
- Uzun hikaye eve gidince sana anlatırım.
- Peki hadi o zaman bizim eve gidelim.
Young min' nin evine gelmiştim. Cidden burayı özlemiştim. Ve başımdan geçenleri young min' e anlattım. Bu çocuk cidden beni anlıyordu. Akşam yemeğimizi yiyip, uyuduk . Tabiki de ayrı odalarda.
Jungkookun ağzından~
Gece geç saatlerde eve geldim. Şu lanet olası yu jin ' e neler yaptırabilirim diye düşünüyordum.
Ama evde yoktu. Hahaha şaka olmalıydı.
- Hey moruklar yu jin nerede?
- Bilmiyorum . Ortadan kayboldu , dedi suga.
- Ben biliyorum , dedi jimin.
- Nerede peki? dedim.
- Işini bitirince dışarı çıkmıştı. Ama daha gelmedi.
- Ne yani ? Onun çıktığını gördüğün halde müdehale etmedin mi?
- Hayır.
Hızlı bir şekilde jiminin yakasını tutup, duvara sıkıştırdım.
- Eğer bu kızı bulmazsan seni öldürürüm. Biliyorsun ki bunu yaparım.
- Bırak beni jungkook.
Yakasını bıraktım. Hızlıca odama çıktım.
Yu jin bana lazımdı. Onu acı çektirerek öldürmek istiyordum. Yavaş yavaş yapıcaktım. Ama elimden kurtuldu.
Yu jin'nin agzından~
Sabah olmuştu. Kahvaltımızı etmemistik. Oldukça açtım. Young min le dışarı çıktık. Bana sürprizi varmış. Merak ediyordum. Gözlerimi kapattı , açtığın da ise
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bu manzarayı görmüştüm. Burası harikaydı.
- Açtın değil mi ? Burada kahvaltımızı edebiliriz.
- Sen harikasın young min .
Hafif bir tebessüm etti. Yanımıza piknik sepeti getirmiştik. Sofrayı hazırladık. Ve yemeye başladık.
Jungkookun ağzından ~
Etrafta başı boş köpekler gibi geziniyordum. Ama gözüme bir şey takılmıştı. Bu young min ve yu jin ' di.