Jungkookun ağzından~
O manyağın yanağından öpmüştüm. Haha nasıl da şaşırdı? Onu kolay alt edicektim. Benden etkilenmeye başladı bile.
Bunları düşünerek bizimkilerin yanına gittim.
Hepsi sinirli gibiydi.
- Kızı oynatmayı bırak, dedi jimin.
- Jimin haklı . Aklından neler geçtiğini biliyoruz, dedi rap monster.
- Bence böyle yapmaya devam et. Kız gerçeği öğrenince tipini merak ediyorum , dedi suga.
- Dikkat et de sende ona tutulma , dedi v.
- Hahaha merak etme. Böyle birşey olmaz, dedim.
Ve odama geçtim. Ondan alıcağım intikamları düşünüp , uykuya daldım.
Yu jin ' nin ağzından~
Sabah erken kalktım. Ve gidip, kahvaltı hazırladım. Yavaş yavaş üyeler gelmeye başladılar .
- Oooooo kahvaltı yapmışsın , dedi jin.
- Evet , dedim neşeyle.
- Ama daha jungkook gelmedi onu çağırsana , dedi suga sırıtarak.
- Peki , dedim.
Mutfaktan çıkıp , Jungkookun odasına doğru ilerledim . Nedense kalbim atıyordu. Kapısına geldiğimde , kapıyı tıklattım. Ama ses gelmedi.
Yavaşça kapıyı açtım. Ama odada yoktu. Kapıyı kapattım. Ve önüme dönünce hafif bir çığlık attım. Jungkook dibimdeydi.
- Bana mı baktın? dedi. Ve biraz daha yaklaştı. Bende geriye doğru yürümeye başladım. Ama sırtım kapıya çarptı.
- B-ben kah-kahvaltı i-için s-seni çagır-acaktım.
Kekeleye kekeleye söylemiştim. O bana yaklaşınca, kalbim nedensiz bir şekilde atıyor, ellerim titremeye başlıyordu.
- Peki . Heyecanlanmana gerek yok . Seni yemem , dedi sırıtarak.
Yemişti zaten . Offff yanaklarımın kızardığını hissediyordum.
İkimiz mutfağa doğru yol aldık . Aklıma yine şu masa geldi. Sadece 7 sandalyesi vardı. Ve biz 8 kişiydik. Jungkookun ayakta kalmasını istemem doğrusu. Artık iyi birisi olmuştu. Ve young min , onu görünce hesap sormalıydım. Beni nasıl aldatabilir? Cani.
Ve sonunda mutfağa vardık. Üyeler tabaklarını bitirmişti bile. Ve hepsi ayağa kalktı.
- Biz doyduk, siz başbaşa yiyin , dedi j-hope. Üyeler sırıtarak mutfaktan çıktı.
- Ben yemiştim zaten, dedim. Ve hızlıca mutfaktan çıktım.
Ohh onla kahvaltı edemezdim. Kalbim gidebilirdi. Ama ben beden bunları hissediyordum. Yoksa onu seviyor muydum? Yok artık. Böyle birşey olamaz herhalde. Yoksa olabilir miydi? Offf ...
Birden mutfağın kapısı açıldı. Elinde bir tepsi yemek vardı. Yanıma doğru yaklaştı.
- Kahvaltı etmediğini biliyorum. Al bunları ye. Aç kalmanı istemem, dedi. Tepsiyi alınca ellerim titremeye başladı. Jungkook bunu anlamış gibi görünüyordu.
Kolumdan tutup , mutfağa götürdü . Tepsiyi masaya koydu. Dilimlediğim ekmekten bir tane alıp , üstüne balparmak sürdü. Ve
- Aç ağzını , tren geliyor . Çufffff çuffff.
- Hahaha cidden komiksin.
Birden ekmegi ağzıma soktu.
- Hoy no yoporson?
- İyiyim sen napıyorsun? Dedi sırıtarak.
Bende balparmaktan bir parmak alıp , Jungkookun yüzüne sürdüm.
- Hey . Bu haksızlık.
- Nedenmiş?
- Aish cidden bu kadar tatlı olmayı nasıl başarıyorsun?
Etrafıma baktım.
- Kim tatlı?
- Hihihi sen aptal.
- Ben mi? (Tabiki de yanaklarım kızarmadı ;) )
- Evet. Sana birşey söylemek istiyorum.
- E-evet b -byur.
- Seni seviyorum aptal.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN OYUNU《JEON JUNGKOOK》
AcakKibirli , züppe bir kötü çocuk = jeon jungkook Ailesini kaybetmiş , masum , saf kapli= Yu jin Birbirinden nefret eden bu ikilinin zorlayıcı, nefret dolu aşklarını okumaya ne dersiniz??