Oteldeydim . Yatağımdaydım. Mutluydum.
Daha ne isterdim ki?
Berk benim sevgilim olmayı kabul etti. Tabii ki rol amaçlı. Jungkookun gözlerine sevgilimi sokucaktım.
Lambamı kapattıp , uykuya daldım.
Yaprak otele gelmiş , kahvaltımı hazırlamış, beni uyandırmıştı. Annem gibiydi.
Kahvaltımı ettikten sonra , yaprağın benim için hazırlamış olduğu kıyafet kombinine baktım.
Her gün mini etek giyecektim herhalde. Saçıma şekil verip , aşağıya indim.
Berk beni arabada bekliyordu. Arabaya bindim.
- Günaydın güzellik.
- Günaydın . Hazır mısın?
- Bu soruyu aslında ben sana sormalıyım.
- Tabii ki hazırım aptal, deyip sırıttım.
20 dk araba yolculuğu bitti.
Arabadan indikten sonra , berk elimi tuttu. Nedense utandım.
Şirkete girince , pek çok kişi bize baktı. Merve Hanım ise çayını tükürdü. Sadece elimi tutmuştu.
- Acaba niye bu kadar çok tepki gösteriyorsunuz? , dedim.
- Tamam hadi hadi, dedi Merve denilen kadın. Hanım demek istemiyordum nedense. Herşeyi geçiştiriyordu.
Umursamadan ilerlemeye devam ettik.
Koridorda yürüyorduk. Jungkooku nereden bulucam ben.
Aaaaaa geliyordu işte karşımızdaydı. Berkin ellini daha sıkı tuttum. Berk beni kendine çekti. Başım onun göğsündeydi. Ellerimi onun beline doladım. Berk yüzüme yaklaşıp , burnumdan öptü. Çok mu gitmiştik ?
Karşıya bakınca , jungkook dibimizdeydi. Gözleri ateş fırlatıyordu sanki. Dişlerinin arasından konuşarak :
- Bu kim? dedi.
Berk benden ayrılıp , jungkooka yaklaştı.
- Sevgilisiyim , dedi. Oldukça havalıydı.
- Benim şirketimden DEFOLUP GİT !!! , dedi jungkook .
- Niye onu kovuyorsun ? , dedim aralarına girerek.
- Sen karışma , deyip beni eliyle çekti jungkook.
- Son kez uyarıyorum . Git artık, dedi jungkook.
Top bendeydi. Berke yaklaştım. Yanağından öptüm. Kulağına yaklaşıp fısıldadım :
- Sen git berk. Ben hallederim , dedim. Berk kafasını sallayıp , gitti. Jungkooka bakmak bile istemiyordum. Ama kolumdan tuttup , beni duvarla kendi arasına aldı.
- Birdaha seni onla görmücem, dedi kükreyerek.
- Pardon ama o benim sevgilim. Karışamazsın.
- Karışırım .
- Neden?
- Sen benim karımsın.
- Dün bana ne dedin? diyince beni bıraktı. Ümitsizce arkasına dönünce , odama gittim.
Hahaha beni kıskandı. O yüzünü hiç unutmucam.
Bilgisayarda birkaç işim vardı onları hallettim. Birkaç telefon görüşmesi filan yaptım. İşime alışmaya başlamıştım.
Merve denilen kadın odamı basınca , mutluluğum kısa sürdü.
- Ne istiyorsun be? dedim . Onun anlayacağı dille konuşmak gerek değil mi?
Karşımdaki koltuğa oturdu.
- Bugün önemli bir toplantı var. Önemli bir şirketle iş birliği yapmayı amaçlıyoruz , dedi.
- Banane , dedim sıkılarak.
- Jungkook seni çağırıyor beybisi , dedi . Bu kadın 50 yılını geride bıraktığı için kudurmuş olmalı. Allah' ım burası hayvanat bahçesi gibiydi. Karşımdaki de bir orangutan.
Odadan çıkıp , Jungkookun odasına girdim. Kapıyı tıklatmadan.
Karşıdaki koltuğa oturup :
- Efendim kocacığım ? , dedim gülümseyerek.
- Bunu birdaha bana söyleme hele şirkette asla.
- Aaa pardon dünki sevgilin kızar dimi?
- Tuğçe den mi bahsediyorsun?
- Galiba , dedim sinirle. Benim ismimi daha bilmiyordur.
- Kıskandın mı sen? dedi sırıtarak.
- O sen olmayasın. Hem beni ne için çağırdın ?
- Merve Hanım sana anlatmıştır.
- Evet, dedim umursamazca.
- Az sonra gelirler. Onların yanında durmanı ve istediklerini yapmanı istiyorum. Şirketi filan gezdirirsin işte.
- Ayy tamam, dedim sevinçle. Yerimden kıpırdanırken , popom dışta kaldı. Yere düşmüştüm. Utanç verici bir duygu. Elimle masadan yardım alarak kalktım. Jungkook iki elini arasına almış gülüyordu. Kahkaasını duymuştum ilk kez. Tanrım bu dünyaya zararlı bir madde gibi.
- Ben gittim , dedim.Odadan çıkarken el salladım. Ona bakarken başımda bir acı hissettim. Kapıya çarpmıştım. Lanet olsun bu hayata.
Utancımdan jungkooka bakmadan kapıyı açtım. Merve Hanım kapının önündeydi.
- Sen bizi mi dinliyordun? dedim sinirle.
- Hayır sadece... ben sadece....
Kadının yakasında tuttup , öldürücü bakışlarımı attım .
- Benden büyüksün demem işini bitiririm. İşini yapıp ve defolup gideceksin hergün. Kapı dinlemek değil yani, dedim. Yakasını bırakıp gidecekken , dil çıkarmayı unutmadım.
Dışarıya çıktım. O "önemli" insanları beklicektim. Kısa süre içinde geldiler lüks arabayla. Uhuuu yansın geceler pelinsu eceler. Saçma düşüncelerimden sıyrılıp , onları karşıladım. Jungkookla görüştüler , şirketi gezdirdim falan filan.
Sıkıcıydı. Bir odada hepberaber oturmuş , iş konuşması yapıyorduk. Ben hariç .
Içlerinden biri:
- Yu jin Hanım , oğlum muratı biraz gezdirir misiniz? , dedi.
Yanına oturmuş çocuğa baktım. 32 diş gülümsüyordu.
- Tabii ki, dedim sevinçle. Çocuklar benim canımdır.
Murat yanıma gelip , elimi tuttu. 8-9 yaşlarında gibiydi. O boğucu odadan çıktık. Onun sayesinde odadan çıktığım için teşekkür öpücüğü verdim. Şirketin yakınında bir lunapark olmalıydı. Onu oraya götürebilirdim. Merve Hanım ve yanında Tuğçe bize dik dik bakıyordu. Saçımı savurup gittim.
Tuğçe ' nin ağzından~
Bu kıza haddini bildirmeliyiz. Anneme :
- Planım var , dedim.
- Hayır. Beni bitirebilir.
- Umrumda değil. Nasıl da jungkookla ilişkisi olabilir anne?
- Planın ne?
- Çocuk.
- Efendim?
- Çocuğu kaçıracağız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN OYUNU《JEON JUNGKOOK》
De TodoKibirli , züppe bir kötü çocuk = jeon jungkook Ailesini kaybetmiş , masum , saf kapli= Yu jin Birbirinden nefret eden bu ikilinin zorlayıcı, nefret dolu aşklarını okumaya ne dersiniz??