" Benimle evlenir misin , ufaklık ? "
Ne denirdi ?
Gözbebeklerim bana ihanet ediyorcasına koca koca olmuş, kalbim hala duyduğum cümleyi sınıyor gibiydi. Yutkundum, o kişi bendim. Hiçbirşey bildiğim gibi değildi. Zorla ağzımı açsam da ağzımdan çıkan şey pek de mantıklı değildi." N-ne ? "
Kaybolduğum gözler, gözlerimde kaybolmuştu. İçime bir ateş düşmüş, bir ağırlık vermişti. İçimdeki yanardağ, bir kıvılcımdan harelenmiş, patlamaya hazırdı. Gözlerimi tekrar yerden alıp gözlerine bıraktım. Ben zaten bende değildim.
" Ben, ben senden uzaklaşmaya çalıştım, olmadı. Hayallerini, geleceğini düşündüm. Seni kendime feda edemezdim. Ne düşündüğünü, ne hissettiğini bilmiyorken, bu denli önemli bir soruyu sana soramazdım. Ama sonra fark ettim ki ; ben, ben sana çok aşık olmuşum Afra. Bana ne dersen de. İstersen git de , seni üzmeyecek kadar uzağa gideyim. İstersen kal de , kimsenin seni üzemeyeceği kadar ben yapayım seni. Seçim senin Afra, ben her koşulda senin olmuşum zaten. "
Bir anlığına boşverdim dediklerini. Düşünmeye başladım. Ben onu seviyordum, o da beni seviyordu. Peki ya evlilik, ben buna hazır mıydım? Onsuz ne kadar acı çektiğimi bir ben bilmiyor muydum? Şimdiyse bana evlilik teklifi ediyordu. Onunla bir ömür birlikte olmak. Annem hep ; kalbinin sesini dinle derdi. Ben çoğu zaman mantığı dinlerdim. Çünkü kalbimin bana sesleneceği biri olmamıştı hiç.
Ona doğru döndüm. Benden sadece tek bir kelime duymak istiyordu. İyi ya da kötü farketmez. Elindeki yüzüğe çevirdim gözlerimi, çok zarifti. Bir de ona çevirdim gözlerimi, tek bir kelimeye kitliydi. Ona elimi uzattım,elinin verdiği ani sıcaklığı hissetmiştim. Zor da olsa topladım kendimi, ve cevap verdim.
" Evet . "
Birden ayağa kalktı, ve ayaklarımın yerde olmadığını hissettim. Beni kucağına almıştı! Ağzımdan küçük bir çığlık çıktı, sırıttığını görebiliyordum. Ben onunla ne yapacaktım?
Dudaklarımda hissettiğim ıslaklıkla gözlerimi açtım. Dudakları dudaklarımı sarmış, elleri belimi sahiplenmişti. Bu sefer karşılık verdim, bu öpücüğünü derinleştirmişti. Elleri belimi okşuyor, dudakları adeta nahoş bir şekilde beni sarhoşa çeviriyordu. Onsuz yapamazdım. Tek eli belimden elime gitti ve parmağımdaki soğukluğu hissetmem zor olmadı. Onun yüzüğünü taşıyordum.Elimi saçlarına götürdüm, sigarayla karışık parfüm kokusu burnuma gelmişti. Bir yandan öpücüğüne karşılık veriyor, bir yandan da saçlarıyla oynuyordum. Kasıklarımda hissettiğim sertlikle gözlerimi korkuyla açtım. Olayı anladığında dudaklarını dudaklarımdan ayırdı, ve çeneme doğru kaydırdı. Ve erkeksi sesiyle fısıldamaya başladı." Sorun değil, bekleyeceğim. "
Gülümsedim, beni anlıyordu. Beni her zaman anlamıştı. Huysuzluğuyla, egosuyla, herşeyiyle seviyordum onu. Beni ayağa kaldırdı, ve uzun koltuğa götürdü. Küçük kahve yastıklardan birini aldı, ve başının altına koydu. Beni yanına çekti, ve göğsüne yatırdı. Onunla bin yıl uyuyabilirdim. Sırtım ona dönüktü, nefesini ensemde hissediyordum. Elleri arkadan belimi sımsıkı sarmıştı. Hala parmağımdaki tektaşa bakıyordum. Onunla mutluydum, görünüşe göre kaçışım da yoktu. Hoş ; kaçmak isteyen de yoktu.
" Kızım sen ne dediğinin farkında mısın ya ??"
Telefonu gelen çığlık sesiyle kulağımdan uzaklaştırdım. Arzu resmen kulaklarımı delmişti.
" Ya evet Arzu, evde kalacak halim yoktu ya. Hem sen de az çok biliyorsun, onu seviyorum. "
" Ben seni tanımam mı , biliyorum elbette. Peki Emir, ona ne diyeceksin ? Ilgaz'dan pek haz aldığı söylenemez malum.
Ofladım, haklıydı. Emir' e bunu nasıl söyleyecektim, ben bile bilmiyordum. Ama onu tanıyordum, benim iyiliğim için buna karşı çıkmazdı. Bir şekilde söylemenin yolunu da bulacaktım.
" Alıştıra alıştıra söylemek zorundayım Arzu. Emir benim için çok değerli biliyorsun, ben de onun için öyle, beni anlayacaktır zor da olsa."
Arzu' nun mırıltı sesini duyabiliyordum. Daha fazla uzatmadan telefonu kapattığımda gelmiş olan cevapsız aramayı gördüm. Adnan beydendi. Onu geri aramak için numaraya tıkladım. Birkaç çalış sesinden sonra nihayet telefon açılmıştı.
" Alo , Afra kızım ? "
Kekeleyerek cevap verdim.
" E-Efendim Adnan bey ?"
" Nasılsın kızım iyi misin, bayadır konuşamıyorduk seninle. Diyorum ki Ilgaz' ı da al gel bugün konağa, sizi tanıştırmam gereken çok mühim bir insan var. "
" Olur, tabi Ilgaz'a da söylerim."
Dedikten sonra fazla uzatmadan kapatmıştık. İçime bir kurt düşmüştü, bizi kiminle tanıştıracaktı ki ? Kim Adnan bey gibi biri için bu kadar önemli olabilirdi ? ..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanardağ
Romance"Bazen yüreği sıkışıp, boğazına kadar yükseliyor ve nefes almasını engelleyecek bir yoğunluğa erişiyordu. Sanki bir an daha geçerse patlayacakmış gibi hissediyordu kendini, sanki bir yanardağ oturuyordu göğsüne. Bir iç çöküntüsüydü bu."