23.10.2018 🌿
Bugünün tarihini almamın sebebi hamileliğimden dolayı uzun süredir yazamamış olmam. Sanırım aramıza katılmasına iki hafta kadar kaldı.😇 Bir süre yazamayabilirim bundan dolayı daha fazla bekletmek istemedim sizi. İyi okumalar 🌹Uykunun verdiği mayışmadan olsa gerek yüzume vuran esintiyi algılayabilmem uzun sürmüştü. Gözlerimi açtığımda Ilgaz'ın karşı koltukta sigara içtiğini gördüm. Bir şeye dalmış, öylece dertli dertli düşünüyordu. Bu kadar dalgınken bile ne kadar kusursuz olduğuna baktım. Kim bilir içinde hangi fırtınalar kopuyordu ama hayret ediyordum, yüzünde yaprak dahi kımıldamıyordu. Ben böyle olamıyorum diye düşündüm bir an. Kalbimde olan yüzüme yansırdı her zaman, hiç birşey saklayamazdım. Uzandığım koltuktan yavaşça kalktım , ve yanına ilerledim. Yanına oturduğumda bir an irkilse de az önceki halinden taviz vermedi. Sigaranın ucunu havaya kaldırmış, dumanın tavana doğru süzülüşünü izliyorduk. Elimi , yeni çıkan sakallarının olduğu yanağına koydum , ve fısıldadım.
" Sorun ne ? "
Yüzünü bana çevirme gereği dahi duymadan cevapladı.
" Ailevi meseleleri konuşmaktan haz aldığım söylenmez , boşver."
Elimi yavaşça yanağında gezdirmeye başladım.
" Anlat Ilgaz, bilmek istiyorum."
Bıkkınlıkla , bayal kırıklığı arasında gidip geldiği çok belliydi.
" Halamın , babamın ölumüyle alakalı olduğunu düşünüyorum."
Duyduğum tüylerimi ürpertmeye yetmişti.
" Neden peki , seni böyle düşünmeye iten ne ? "
" Babaannem mirasının bir kısmını babamın üzerine yaptı , bir kısmını da halamın. Üzerine olan tüm yerleri babamın üzerine yaptı, halama da çek yazdırdı. Zaman geçip babamın üzerine olan topraklar değerlenince , halamın aldığı paradan çok daha yüksek bir rakam çıktı ortaya. Halam bunu hazmedemiyordu. Ve kardeşlerden birinin ölümünde tüm miras tek kişiye ait olacakti. Oldu da, halam babam sayesinde milyoner oldu. Tabi bu paranın karşılığında kirli bir iş yapmak zorunda kaldı. Öldurmek."
Ne diyeceğimi bilmiyordum , bir insanın kardeşine bunu yapmasını aklım almıyordu. Ilgaz gözleri donuk bir şekilde karşıdaki bej rengi duvara bakıyordu. Bense irkilmiştim. Bana ihtiyacı olabilirdi , bir saniye bile düşünmeden kollarımı sanki onu tamamen sarabilecekmişim gibi açtım, ve ona sarıldım.
İlk birkaç saniye hiç kımıldamadı, sonrasında bir anda kafasını boynuma gömdü. O an içinde biriktirdiği yükleri omuzlamak istedim. Elimi saçlarında yavaşça gezdirdim , bu onu rahatlatmış olsa gerek nefes alışverişleri düzene girmişti. Bir süre öylece kalakaldık. Sonra ona elimi uzattım, gözleri gözlerime değdiğinde karşımda yorgun bir adam görüyordum. Onu dosdoğru karşıdaki koltuğa götürdüm. Yatar pozisyonda uzandım ve kollarımı açtım. Karşı gelmeden kafasını göğsüme yasladığında gülümsemekle yetinmiştim. Kafasını göğsüme koydu, ve kollarını belime doladı. Bir yandan saçlarını okşarken bir yandan da onu teselli etmeye çalışıyordum."Bunların üstesinden birlikte geleceğiz."
Boyun ağrısıyla uyandığımda kendimi koltukta bulmam bir olmuştu. Kafamı yana çevirdiğimde Afra'yı bana sarılır halde bulmuştum. Bir an durdum, ve onu izlemeye başladım. Kafam çok karışıktı, dün akşam halamı tekrar görmek beni karmakarışık hallere sokmuş, içinde bulunduğum durum, içinden çıkılmaz bir hal almıştı. Ne yapacağımı, nereye gideceğimi bilmiyordum. Herkesten uzaklaşmak, kafa dinlemek istiyordum. Buna hazır mıydım onu bile bilmiyordum. Belki de Afra'yı da kendimle beraber sürüklüyordum. Bunları düşündükçe sinir oluyor, kendimden iyice nefret ediyordum. Afra'yı izlemeyi bırakıp yataktan bir hışımla kalktım ve duşa doğru ilerledim. Yaklaşık yirmi dakika süren bir duşun ardından hızlıca giyindim ve evden çıkmaya karar verdim. Ben sessizce kapıdan çıkarken Afra, aynı şekilde masumca uyuyordu.
Gözlerimi açtığımda yanımda Ilgaz'ı bulmayı düşünüyordum ki pek te öyle olmamıştı. Duş almaya çıkmıştır diye düşünerek sessizce koltuktan kalktım ve mutfağa doğru yürüdüm.
Bir saatlik bir uğraştan sonra kahvaltı masasi olağan üstü gözüküyordu. Salona geçtiğimde Ilgaz Beyin hala gelmediğini gördüm. Yukarı duşa doğru sinirli bir şekilde yürürken içimden umarım yanlış bir zamanlamaya denk gelmem diye düşünüyordum. Banyonun kapısına yaklaştığımda kapının hafif aralıklı olduğunu gördüm. Ilgaz' ın erkeksi duş jeli kokusu buraya kadar geliyordu, gülümsedim.
" Ilgaz hadi ama açlıktan öleceğim şimdi, kaç saattir duş alıyorsun artık çık, yoksa o muhteşem patates kızartmaların hepsi bana kalır."
Birkaç dakika duraksadım, içerden tek ses gelmiyordu. Merak edip kapıyı hafifçe ittirdim ve içeri girdim.
Ilgaz yoktu, gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanardağ
Romance"Bazen yüreği sıkışıp, boğazına kadar yükseliyor ve nefes almasını engelleyecek bir yoğunluğa erişiyordu. Sanki bir an daha geçerse patlayacakmış gibi hissediyordu kendini, sanki bir yanardağ oturuyordu göğsüne. Bir iç çöküntüsüydü bu."