Cemal babaannesi Fadime hanımın elini öpüp hayır duasını alarak yola çıktı.
Belkide hayatında ilk kez kalbinin sesini dinliyordu.
İçinden bir ses bu topraklara Cemal'in hayatına en çok Güneş'in o huzur kokan kızın yakışacağını söylüyordu.
Korkuyordu elbet babası gibi sevmekten karşılık alamayıp onun gibi kötü bir adam olmaktan en çokta sevdiği tarafından sevilmemekten çok korkuyordu.
Yanındaki koltukta duran al yazmaya bakıp başını tekrar yola çevirdi.
Bu yazmanın hikayesini öğrenmişti Ekrem amcası ve Yeliz ablası ilk kez duygularını birbirlerine bu yazma ile itiraf etmişlerdi .
Belki dedi içinden belki bu içimdeki umut karşılıklıdır karanlık odalarda büyüyen ağlayan Cemal için bir güneş doğar diye içinden geçirdi.
Biliyordu Asiye de Tahir de bahanesiydi bu işin yüreği gitmek istiyordu o da yüreğinin götürdüğü yere kalbinin karanlık odasına ışık saçan kıza gidiyordu.Dicle Berna ile odasında konuşurken Hasret misafir odasına yerleştirdiği Emir'e masal okuyordu.
Mesleği buydu çocukları en çokta kanadı kırık yaralı kuşları farklı seviyordu kendine benzetiyordu onları annesi Asmin gibi onların meleği perisi olmak istiyordu .
Emir'i daha ilk gördüğü anda sevmişti .Berna ise mahçuptu yalanlarla girdiği aile ona kendi annesinin bile açmadığı kucağı açmıştı.
Hasret desen en çok onun canını acıttığı halde ilk o tutmuştu kızın elinden bırakmayada niyeti yoktu Berna bile bunu hissetmişti ."Ben yük olacağım başınıza bela olacağım Dicle "
"Korkma babam ve Miran amcam kimlerle uğraşıp kazandılar o pislik hiç bir şey yapamaz "
"Polis diye bir şey var bu ülkede adalet var "deyip kıza sımsıkı sarıldı.
"Beni tehdit etti Dicle ben onun lehine ifade verdim diyemedim ki polislere katil o tecavüzcü o diyemedim her yaptığı pisliği Eren abimin üstüne attı "
deyip ağlamaya başladı.
"Şist tamam ağlama biz yanındayız artık yalnız değilsin "deyip kızı kollarına iyice çekti.
"Ben iyi ki İsmail'i tanıdım karşıma çıktı "dedi.
Hasret Emir'i uyutup kızların yanına geldi.
Kapıdan duyduğu cümle ile derin bir nefes aldı canı bu kızla yıllar evvel çok yanmıştı çok kırılmıştı kalbi ama şimdi yardım etmeliydi karşısında duran kız kendi annesi gibiydi .
Öz anneside sokakta kalınca sığınmıştı bu konağa Berna da aynı annesi gibi çaresizdi kimsesizdi.
" Sonunda uyudu senin yaramaz çok akıllı bir şey ama "
"Hasret ben sana ne kadar teşekkür etsem ne desem bilemiyorum "
"Ben yalanlarla aranızı bozuyordum sen bana oğluma kucak açtın çok teşekkür ederim "
"Sen bugün teşekkür kotasını da özür dileme kotasını da doldurdun sanki ha Berna "deyince Dicle gülmeye başladı.
Ablasının niyetini anlayınca ortamın havasını değiştirmek istedi.
"Onu bunu bırakın da Hasret hanım siz iki aşk bugün cesaret hapı falan mı içtiniz ?"
"İsmail ile seni diyorum sonunda diyorum el ele çıkmışsınız babamların karşısına "
"Çok sevindim Hasret gerçi bunca yıl nasıl dayandınız anlamadım "deyip Berna' da gülümsedi.
Dicle Berna'nın koluna şap diye vurdu.
"Bak nasıl zeki kız bunların kanı ağır 24 yılda itiraf geldi 48 yıl sürmesin kardeşim nişan"
"Allah korusun de kaktüs "deyip Hasret kendini yatağa bıraktı.
"Bana kalsa yarın basarım nikahı ama İsmail teklif etmeli azıcık naz yapayım bari "deyince Dicle yastığı kardeşinin kafasına fırlattı.
"Sen naz yapacaksın duyda inanma sonunda evlenme teklifini sen etmede başka bir şey istemem "deyip dalga geçti .
Berna neşe ile birbirine takılan iki kardeşe bakıp iç çekti.
İçinden ömür boyu bu ailenin bir parçası olmak için dua etti .Sabah yeni bir gün başlarken Güneş tarlaya gitmek için yataktan zorda olsa kalktı.
Banyoda işini halledip üzerine bahçıvan tulumunu giydi saçlarına al yazmasını takmak istedi ama bir türlü bulamadı saçlarını dağınık bir şekilde toplayıp başka bir yazma takıp odasından çıktı.
Bugün ay çiçeği hasadı vardı ve sap sarı tarlada dolaşmayı çok seviyordu .Heyecanla merdivenlerden koşarak indi .
"Günaydın annem "
"Günaydın Güneş'im yine erkencisin"
"Geç bile kaldım peri annem"
"Kuzum gel kahvaltını yap"
"Tarladakilerle yerim annem görüşürüz"deyip konaktan neşe ile çıktı
kamyonetine bindi her zaman Dicle'nin yaptığı bir şeyi istekle yapıp radyoyu açtı.Tarlalara doğru giderken önünden geçen araba ile durdu.
Cemal de kamyonette giden kızı tanımıştı oda geri geri sürerek kızın durduğu yere geldi.
Sanki bir şey olmuştu ikisinide biri yönetiyordu aynı adımları aynı hareketleri yapıyorlardı.
Cemal bir adım fazla atıp kızın tam önünde durdu.
"Hoşgeldin yok mu ?"
"Şey ben çok şaşırdım " deyip ama ağzı açık bir şekilde bakıyordu.
Kızın bu hali Cemal'in daha çok hoşuna gitmişti .
"Telefonda esip gürleyen kıza gelmiştim ben ama buralarda yok herhalde nerede ?"deyip dalga geçti.
"Ne ?"
"Telefonda seni istemiyorum diyen bir kız vardı bir de yüzüme bakarak söylesin diye geldim o kızı gördün mü ?"
"Sen benimle dalga mı geçiyorsun ?"
"Çok mu komik yani bu yaptığın o söylediğin şeylerde aslında dalga geçmek içindi öyle mi ?"deyip sinirle arkasını döndü.
"Hey dur sakin domates güzeli aldın yine sazı eline "deyip kızın koluna dokundu.
Güneş içinin titremesi ile önce bileğine kuş tüyü gibi değen parmaklara sonra adamın yeşil gözlerinin içine bakıp öylece donup kaldı .
"Dalga geçmek için gelmedim telefonda söylediklerimde de ciddiydim "
"Ne ne için geldin o zaman ?"
"Burada bana ait bir şey var unutmuşum onu almaya geldim "
"Senin için çok önemli olmalı "
"Tahmin edemeyeceğin kadar önemli ve değerli "
"Ama arabayı sat demiştin bizde sattık"
"Onun içinde unuttuğun bir şey miydi ? "
Cemal tebessümle ederek kıza bir adım daha yaklaştı.
"Seni almaya geldim giderken unutmuşum "deyip genişçe gülümsedi.
"Beni ?"deyip kendinin bile duymadığı bir sesle konuştu .
"Gidelim mi artık bu toprakları sevmiyorum "
"Sen delirmişsin "
"Yirmi yıldır hep bunu diyorlar adım Deli Cemal zaten "
"Babam sana çok kızacak biliyorsun değil mi ?"
"Kenan ve Kerem'in ne yapacaklarını bile düşünemiyorum "
"Geliyorsun yani ?"
"Anlamadım sen şimdi beni kaçırıyor musun yoksa ben istersem mi geliyorum ?"
"Kaçırıyorum ama sende istediğin için geliyorsun ikisi birden yani "
"İstemiyorum bir kere ne münasebet tanımıyorum sana aşık bile değilim neden seninle kaçayım ailemi geride bırakayım ki"
Aslında bu bir itiraz cümlesi değildi Güneş ikna edilmek istiyordu ama Cemal bunu henüz anlayacak kadar anlamıyordu karşısındaki kızın dilinden henüz birbirlerinin dillerini bilmiyorlardı ama öğreneceklerdi .
"Gelmiyorsun yani öyle mi ?"
"Gelmiyorum elbette manyak mıdır nedir ?"
"Deli "
"Benim adım Deli Cemal iyi öğren kocanın adını "deyip kızı sırtladığı gibi kendi arabasına doğru taşımaya başladı.
"İndir beni bırak bak yoksa çok fena olacak "
"Polise vereceğim akraba falan demeyeceğim gözünün yaşına bile bakmayacağım hapislerde çürüteceğim seni "
"İmdat adam kaçırıyorlar yardım edin "diye debelenirken Cemal kızı arabanın arkasına oturttu.
Bacaklarını yaslayıp kızı bütün vücudu ile sıkıştırdı.
"On iki on üç saatlik yolu bagajda mı yoksa ön koltukta mı yapmak istersin karar senin ?
"Delisin "
"Aferin bak kocanın adını öğreniyorsun"deyip elini tuttu kızın başındaki yazması ile bağladı .
"Bir kurtulayım goril bak sana neler yapacağım beni kaçırmak neymiş göstereceğim "deyip tekme atmaya çalıştı ama Cemal öyle güçlü tutuyordu ki bu mümkün değildi.
"İstersen bayıltayım uyuyarak gidersin memleketimize "
"King kong bak şaka yapıyorsan güldük bitti çöz ellerimi delirtme
beni "
"Yakışır domates güzeli delirmek en çok sana yakışır "deyip saçlarını karıştırdı.
Kızın bacaklarından tutup arabaya taşıdı .
"Uslu dur tamam mı bak yolumuz çok uzun ve ben çok yorgunum"
"Cemal "
"Neden kaçırıyorsun beni istesen baban verir zaten "
"Çok üzülecekler böyle hem ben "
"Sen ne Güneş ? "
"Hiç böyle hayal etmemiştim "deyince Cemal kızı yere bıraktı.
"Özür dilerim ben düşünemedim "
"Düşünmek için bir beyne ihtiyacın var camış "deyip bacağına tekme atıp arabasına doğru koşmaya başladı.Cemal bir an sendelese de peşinden koştu Güneş arabanın kapısının tam önündeyken iki eliyle arkasından kapıyı açmasına engel oldu.
Kız adamın vücudunun kendisini esir alması ile şok olurken Cemal başını kızın huzur kokan saçlarına yaklaştırdı.
Güneş bir anda yüzünü adama dönünce burun buruna geldiler.
İkiside o an ne yapacaklarını düşünürken Cemal tek eliyle kızın kapısını açtı.
"Git hadi ben yanlış anlamışım "deyip birden çekildi .
Güneş ise sanki donmuş gibi kaskatı kesilmişti yaşadığını gösteren tek belirti kalbinin çok hızlı atmasıydı.Adamın vücudu saran sıcaklığına öyle alışmıştı ki önünden çekildiğinde sanki üşüdüğünü hissetti.
"Hadi bin arabana bakma öyle vazgeçtim senden "deyip arkasına bile bakmadan yürüyüp kendi arabasına bindi .
Güneş yaşadığı duygularla ağladığını o anlarda farkedemedi .Öylece durup kendisinden uzaklaşıp giden arabanın arkasından gözyaşları ile baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çay Karası ♣️
Ficción GeneralAdana'nın pamuk kalpli Cemal'inin kalbini Karadeniz dağlarının sisi sardı. Nişanlısı başka bir adamla kaçınca Cemal kimseyle konuşmaz oldu. Bir fırtına tuttu savurdu yüreğini kendini doğduğu topraklarda buldu. Karanlıkta kaybolan adam bir ışık arar...