28.Bölüm

24.2K 1.7K 34
                                    

Güneş yaptığı şeye şu an pişman olsada çok geç kalmıştı.
O anda Cemal öyle tatlı gelmişti ki onun yüzünde o şaşkınlığı görmek istemiş  ama yaptığı an utançla pişman olmuştu.
Yine de kendisine  kızgın değildi.
Artık kabul ediyordu o adamı ilk gördüğünde, ilk bağırdığında ,king kong dediğinde çoktan  tutulmuştu.
Şimdi ise kalbi bütün her şeyiyle onun kollarında olmak nefesini hissetmek istiyordu.

Arkasını dönünce Cemal'in düşünceli bir şekilde kendine doğru geldiğini gördü.
"Allah'ım ben şimdi ne yapacağım sen yardım et şu kalbim artık böyle atmasın"
"Titremesin vücudum ,kesilmesin nefesim" diyerek kendine göre dualar  ediyordu.

Cemal'de ondan farklı değildi ki ...
Bir yanı hala deli gibi korksada sevmekten bağlanmaktan diğer yanı çoktan düştün zaten o ateşe yanacaksan yan değer o kızın sevdası için .
"Değer onun aşkı için yanıp kül olmaya"diye söylenerek kızın yanına geldi.
İkiside birbirlerinin gözlerinin içine en derine bakıp kendini sevdasını görüyordu.
Artık bıraktılar ne zaman bu kadar sevdim demeyi ,bıraktılar kaybetme korkularını ,bıraktılar gelecekte neler olacağını birbirlerine yaklaştılar adım adım yürüdü yürekleri birlikte yanmaya ..  

Aralarında bir adım kala durdular .
Cemal uzanıp kızın küçük elini ellerine hapsetti .
Alnından öptü ,saçlarından öptü.
Tek eliyle kızın yüzünde parmağını gezdirirken Güneş'te aynını yaptı.
"Ben sana sanki hep aşıktım  yaz tatilinde gelince buraya seni görmek isterdim"
"Bazen odanda kalırdım yatağında yatar kitaplarını karıştırırdım .Ben hep seni bekledim Cemal ,yüreğim doğduğum gün sana yazılmış meğer "deyip parmaklarıyla ağlayan adamın gözyaşlarını sildi.
"Neden ağlıyorsun ki ?"
Cemal hiç bir şey demeden eğildi kızın dudaklarına ,Güneş kaçmadı karşılık olarak kapadı gözlerini bıraktı kendini sevdiğinin nefesine dokunuşuna .

Kalbi titredi nefesi kesildi ama tutundu daha istekle öptü sevdiği kızı ...
Nefes nefese ayrılıp dudaklarının üstüne fıdıldadı.
"Beni sevdin ya şu an ölsem canım yanmaz "deyip tekrar kavradı ,doyamadığı dudakları öptü doya doya içti sevdiğinin nefesini yemin eder gibi kor ateşlerde yanar gibi ,sanki son veda, ilk kavuşma gibi öpüştüler.

Birbirlerinden ayrılınca ikiside kaçırmadı gözlerini doya doya sevgi dolu bakışlarla baktılar .
"Seni seviyorum Güneş'im çok seviyorum " alnından öptü saçlarına yüzüne öpücükler kondurdu yıllardır hasretmiş yeni kavuşmuş gibi sardı sevdiğini kolları ile ..
"Bende seviyorum "deyip kollarını adamın beline oda sımsıkı doladı .
Başını kalbinin üstüne koydu sesi ile bir süre huzur buldu.
İkisi de konuşmadan birbirlerinin sıcaklığında soluklanıp dinlendiler.
Sanki yıllarca yol yürümüşte yorulmuşlar gibi sarılarak dinlendiler.
"Güneş'im benim ömrüme doğar mısın ?"
"Hep benimle kalır mısın ?"dedi.
Kız gülümseyerek başını  adamın göğsünden kaldırıp gözlerinin içine   bakınca  Cemal dayanamadı yeniden öpmeye başladı.

"Bir soru soruyorsun cevap vermeden öpüyorsun "
"Öyle güzel baktın öyle  güzel güldün ki öpmezsem yazık olurdu "deyip saçlarına dokundu.
"Ee güzel yarim cevabın ne ?"

"Malum şimdi güzel kızım isteyenimde epey var "
"Biraz düşünmem lazım "deyip kıkırdadı.
Cemal kaşlarını çatarak kızı dinleyince Güneş gülmeye başladı .
"Sen nasıl tatlı bir şapsalsın acaba " adamın yanaklarını sıktı.
"Ben seni sevdiğimi söylemeden evlenmeye geldim ya zaten "

"O zaman niye küstün ?"
"Bak hala anlamamış kazma neye küstüğümü "deyip sinirle omzuna vurdu.
"Anlamaz bu kazma sen anlatmayınca sen olmayınca bir işede yaramaz "
Güneş adamın sözüne şaşırarak tebessüm etti.
"Ben bu Cemal'i çok sevdim nereye sakladın diğer hödüğü söyle hiç çıkmasın "
"Çıkmasın be güneşim bende sevdim bu kedi Cemal'i "deyip kızın boynuna başını gömdü.
"Bundan sonra sensiz karar vermeyeceğim "
"Ben yok artık biz varız "deyip küçük bir öpücük daha kondurdu.
"Sen bayağı iyi öğreniyorsun romantik kazmam benim "
"Düğün yapalım mı ?"
"Ne?"
"Beyaz gelinlik çok yakışır sana ?"
"Ama "
"Annen gelemez biliyorum güzelim "
"Biz annene gideriz olmaz mı ?"
"Gerçekten mi Cemal ?"
"Evet Adana'da yapalım sen yine bana tozunla toprağınla gel ama üstünde gelinliğinde olsun "dedi.
Güneş adama sevgi dolu gözlerle bakıp boynuna atladı.
"Beni bırakırsan seni öldürürüm duydun mu ?
"Seni bırakırsam ben ölürüm zaten merak etme yaz güneşim "
"Hmm demek yaz güneşi oldum yine "
Cemal kızın dudaklarına eğilerek konuştu.
"Buraya dokununca yakıyorsun kavruluyorum ama vazgeçemiyorum "
"Büyü falan yaptın sen kesin bana " Güneş ağzını açıp  cevap vereceği anda Cemal dudaklarını sahiplenerek kavradı kana kana içti sevdiğini ...

Berna Baran'ın öpücüğü ile midesinin bulandığını hissetti.
Nefret etmişti o an kendinden Baran'dan nasıl yapardı .
Ne farkı vardı ona tecavüz eden o pislikten .
Vardı işte farkı vardı bir yanı kızsada diğer yanı kanatlanıp uçmuştu.
Aklına gelen Baran'ın bakışları ile yine kendine sinirlendi.
'Düşünme o anı unut yaşanmadı dokunmadı sana '
Dolaptan çantasını alıp eşyalarını yerleştirmeye başladı.
Burada kalamazdı yoksa Baran ile iyi şeyler olmayacaktı.
Onun hayatını  mahvetmek istemiyor, ona güvenen ,evine alan aileyi üzmek hayal kırıklığına uğratıp pişman etmek istemiyordu.
Acıyan sızlayan  kalbinin üstüne vurdu.
'Olmaz unut seni öptüğünü unut gözlerine nasıl baktığını unut '
'Hevesi geçerse sen üzülürsün ,ya oğlun geleceğini kaybeder Berna '
'Bu şansı Emir'in elinden alamazsın iki kalp çarpıntısına oğlunu feda edemezsin 'diye kendi kendine konuşarak çantasını hazırladı.
Kapının birden açılması ile elindeki çanta yere düştü.
"Ne yaptığını sanıyorsun sen ?"
"Baran nolur çekil önümden gitmem lazım "
"Sen ve ben bu doğru değil "
"Neden doğru değil kafaya taktığın üç yaş mı ?"

"Daha küçüksün duyguların gelip geçecek ama ben seni seversem "deyip sustu .
'Unutamam diyemedi bağlanırım sana sığınırım her şeyim olursun seni boğarım diyemedi.
"Gitme Berna gerekirse seninle konuşmam yanında durmam gelmem hatta bu eve "
"Benim yüzümden gitme nolur "
"Bir anda oldu Berna ne yaptığımı bilemedim seni kıracağımı bilemedim "
"Pişman mısın beni öptüğün için ?"
Baran kızın gözlerinin içine baktı orada gördüğü umut ışığı ile bir adım daha yaklaştı .
"Ne duymak istiyorsun yaralı serçe bilmiyorum ama seni öptüğüme pişman değilim"
"Sadece senin yaralarını unuttum ,sarmadan iyileştirmeden kanattım affet"deyip bir adım daha yaklaştı.
Berna gözlerini kapatıp adamın kokusunu içine çekti.
Neden ona çekiliyorum diye kendine kızarken Baran çenesinden tutup kaldırdı.
Berna gözleri kapalı adamın ne yapacağını beklerken derin bir nefes alınca Baran gülümsedi.
Yanağından öpüp kıza sarıldı saçlarını okşadı.
"Ben artık büyüdüm serçe seni koruyacak, sevecek kadar büyüdüm "
"Sende izin  ver kanatlanıp uçabilesin kalbime"
"Orada sana da Emir'e kocaman bir yer var "
"Ha ne dersin ?"
"Yapma nolur, umut verme bana sevme beni "deyip dahada sokuldu adamın kollarına ..
"Dilin başka yüreğin başka diyor seninle ben ne yapacağım ?"
"Bilmiyorum korkuyorum Baran "
"Korkma sakın ben hep senin yanında olacağım sen istemesen bile sana sarılacağım "deyince Berna bakışlarını adama kaldırdı.
"Ama sen istemediğin sürece dudaklarına dokunmayacağım"
"Eminim bir dahaki sefere beni öpen zaten sen olacaksın "deyip alnından öptü.
"Gitmeyi aklından çıkar nereye gidersen git bulurum ve o zaman sözümü bozar öperim seni"deyince Berna korkarak dudaklarını eliyle kapattı.
Baran kızın haline gülerek uzaklaştı.
"Hadi aşağı gel eğlence var bu gece hep birlikte dondurma yemeye gideceğiz" deyip odadan çıktı.

Hasret ise İsmail'i günler sonra göreceği sevinciyle yerinde duramıyordu .
Kapı çalınıpta İsmail avluya girince koşarak kendini adamın kucağına attı.
Boynuna sımsıkı sarıldı İsmail'de sevdiğinin belinden tutup kucakladı.
"Çok özledim kokunu portakal çiçeği "
"Bende çok özledim İsmail hemen evlenelim mi ?"
"Hasret sen ciddi misin ?"
"Bizi başka türlü bir araya getirmezler ki şu halimize bak bütün gün Baran ve Emir'in elinde oyuncak oldum "
"Sana tuzlu bir tabak sarma yedirecek yoksa dışarı bile çıkamayacağız "deyince İsmail kocaman açtığı gözlerle kıza baktı.
"Şaka değil mi bu dediğin ?"
"Bilmiyorum umarım şakadır "dedi.
Baran kucağına aldığı Emir ile aşağıya indi.
"İkiz İsmail abinin yiyeceği sarma vardı getiriver mutfaktan "diye bağırdı.
Hasret İsmail'in elini tuttu.
Berat'ta ikisini el ele yan yana görünce "Lan sen yine mi benim kızımın yanındasın "diye kükreyince İsmail Hasret'i kendine çevirdi.
"Hasret benimle kaçar mısın ?"
"Ne ?"
"Çok ciddiyim tut elimden yol bizi nereye götürürse oraya gidelim yoksa nişan tantanası düğün tantanası derken seninle beni görüştürmeyecekler "
"İsmail ben "
"Güneş iki gün tandığı adamla gitti sen benimle gelmez misin ?"
"İsmail nolur yapma "
"Sadece ikimiz olacağız tut elimi hadi gidelim "deyip beklemeye başladı .
Hasret adamın uzattığı ele baktı sonra arkasını dönüp onlara doğru gelen babasına baktı.
Yukarı avluda onu büyüten canı annesine ,öz annesinin adını taşıyan kardeşi Dicle'ye baktı.
Ne diyeceğini ne yapacağını bilmiyordu bu aileye bunu yapabilir miydi arkasına bakmadan gidebilir miydi bilmiyordu .
"Beni kaçacak kadar sevmiyor musun Hasret ?" diye üzgün bir sesle sordu .
Hasret bir İsmail'e birde ailesine baktı.

Çay Karası ♣️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin