41.Bölüm

19.4K 1.4K 36
                                    

Saatler Sonra

Yeliz ve ikizler doğumhaneden çıkarılmış kızlar erken doğum nedeniyle kuvöze konurken Yeliz'in uyanması için yoğum bakım ünitesinde bekletiliyordu.
Güneş annesi ve kardeşlerinin sağ salim ameliyathaneden çıkmaları ile derin bir nefes alıp eniştesi İlyas'a ve kuzeni Asya'ya sıkı sıkı sarıldı.
"Çok sükür Allah'ım onları bize bağışladın ."
"Geçti Güneş hanım geçti dedim sana annen güçlü kadındır pes etmez bırakmaz sizi diye ."
İlyas Asya ve Güneş'e aynı anda kollarına alıp sarıldı.
Ameliyathane kapısı açılınca hepsi başlarını o yana çevirdiler.
Kapıdan onlara doğru gülerek  çıkan karısına gururla bakıp adamda gülümsedi.
"Hepsi çok iyiler ,zor bir doğum oldu ama anneleri kadar inatçı çıktı cadılar." Deyip kendini kocasının kollarına bıraktı.
İlyas yanındaki Güneş ve Asya'yı umursamadan  karısının kulağına fısıldadı.
"Seninle gurur duyuyorum doktor karım . İyi ki kaçırmışım seni"
Fidan kızlarında duyduğunu düşünüp şüpheyle bakarken kocasının omzuna vurdu.
"İlyas sus lütfen çocukların önünde konuştuğuna ,yaptıklarına bak " diyerek sitem dolu bir sesle konuştu.
Adam  gülerek yanındaki kadınları koridorda doğru yürütmeye başladı.
"Hadi kızlar ben acıktım bir şeyler yiyelim. Hem kraliçem kimden utanıyorsun Güneş hanım nişanlanacak senin ki desen üç senedir  Leyla gibi geziyor kim damadım bilsem iyi olur artık  ."
"Ya baba "
"Konuşma Asya hanım çok konuşma önümden yürüyün göreyim sizi başınızı kaldırıp kimseye bakmayın." deyince Güneş ve Asya gülmeye başladılar.
Fidan kocasının komik hallerine alışkın olarak başını sağ sola salladı.
Yanlarına Kenan ve Eren'in de  gelmesi ile hep birlikte hastaneden çıkıp yemek yemeye gittiler.
Herkesin yüzünde tebessüm olsada akılları başka yerde Hasret'in bulunup bulunmadığı ile meşguldu.
Güneş elindeki telefon ile oynayıp Cemal'den bir haber bir ses bekliyordu.
Telefon sesi ile heyecanla ayağa kalktı fakat arayan numarayı tanımıyordu derin bir iç çekip telefonu açtı.

Asmin, Dicle ve Berna ise saatler önce evden çıkan adamların çıkıp gittiği yolu hala sessizce izliyorlardı.
Hepsinin içinde korku vardı fakat güçlü olmaları gerektiğini de  biliyorlardı o yüzden dimdik bakıyorlardı.

"Her şey iyi olacak " diyen  Dicle'nin sesi ile Asmin kızına baktı.
"İyi olacak Hasret şu kapıdan girip orası benim gizli yerim inin bakalım diyecek ."
Berna yanındaki kadına imrenerek baktı.
"Siz çok güçlü ve  çok iyi bir annesiniz . Umarım bende bir gün sizin gibi olabilirim ."
Asmin kızın eline uzanıp tuttu.
"Sen benden çok daha güçlü ve iyi bir annesin Berna . Yaşadıklarını ve gücünü sakın küçümseme güzel kızım . Senin yerinde olsa çocuğundan ,kendinden geçecek bir çok kadın varken kolayı buyken sen dayandın ve artık seninde mutlu olma zamanın yakın ."deyip elini sıktı.
Başını gökyüzüne çevirip konuştu.

"Baran,  o  tıpkı adını aldığı  amcası gibi bir adam oldu. Size bakınca Asmin ve Baran'ın hiç yaşayamadığı ,yaşayamayacağı kavuşmayı görüyorum."
Berna başını utançla eğdi konuşacak diyecek kelime aradı ama bulamadı.
Dicle ise geçmişin sır perdesi o günleri en çok merak edenlerden biriydi fakat şimdi annesine bunu sorup kadını daha fazla üzmek istemedi.
Gelen telefon ile annesi ve Berna'nın yanından sessizce ayrıldı.
Arayan kişiyi görünce yüzünde oluşan gülümsemeye engel olamayıp kendine kızarak açtı.
"Alo"
"Ben Cihan hatırladın mı Dicle ?"
"Aaa merhaba Cihan numaram sende var mıydı ? "
"Şey almışım sanırım Güneş'ten aslında ben seni başka bir şey için aramıştım."
Dicle bozulsada sesini ayarlamaya çalışıp durumu adama belli etmedi.
"Yardım edebileceğim bir şeyse eğer ."
"Aslında şu aşama da bize kimsenin yardımı dokunmaz ama yinede denemeliyiz."
"Cihan sorun ne bilmece mi konuşma lütfen ! Umarım bu söylediğin yarattığın gizem sırf benimle konuşmak için değildir çünkü inan hiç uygun bir zaman değil !"
Cihan kızın sözleri ile başını sağ sola salladı.
Ne ummuştu ki bu kızı ararken başından beri saçma bir fikir olduğunu düşündü.
Tam haklısın uygun zamanlama değil deyip kapatacağı anda Dicle konuşmaya devam etti.
"Tamam yakışıklı çocuksun ona sözüm yok ama bu kadar ego fazla değil mi? Ne bu herkesi tavlarım edaları dünyada bir sen yoksun . Ha olsanda farketmez on tane gönlüm olsa birini bile sana vermem."
Cihan yaşadıklarına rağmen duyduğu sözlerle ufacıkta olsa gülümsedi kızı neden aradığını bile unuttu.
"Demek beni yakışıklı buluyorsun ?" Deyiverdi.
Dicle söylediği bir kamyon dolusu sözden sadece yakışıklıyı cımbızla çeken adama sinir olup tısladı.
"Kapatıyorum Cihan bir daha da beni böyle saçma sapan sebeplerle arama . Git başka kapıya ,hem sen nasıl bir terbiyesizsin anlamıyorum.Biz akraba olacağız nasıl bana o gözle bakarsın hiç yakıştıramadım doğrusu sana !"
Cihan kızın şımarık şımarık konuşmasına dayanamayıp telefonun bir ucundan bağırmaya başladı.
"Benim sana kur yaptığım, asıldığım hatta beğendiğim falan yok Dicle ! Benim için uzak arabanın kızı ve kardeşim Ceylan'dan farkın yok ama bir konuda haklısın . Seni hiç aramamalıydım. En büyük yanlışı başta yapmışım.Ha neden aradığıma gelecek olursak kardeşim kaçırıldı ve abime ulaşamıyorum . Kaçıran adam Cemal'e düşman ve o ortaya çıkmadan Ceylan'ı bulmamız imkansız ! Abimi ya da Güneş'i bulursan beni arasınlar "deyip kızın konuşmasına izin vermeden telefonu yüzüne kapattı.
İkiside telefona sinirle bakıp ayaklarını yere vurarak annelerinin yanına gittiler.
Dicle Ceylan' ı kimin kaçırdığını merak ederken aklının içinde Cihan'ın söylediği ' kardeşimden farkın yok !'
Uzak akrabanın kızısın sözleri yankılanıyordu.
Acımadan kafasına vurarak aklındakileri çıkarmaya çalıştı fakat Huriye ve Nuri'ye yaşlanmalarına rağmen görevlerinden şaşmayıp Asmin'in kızı Dicle'yi esir aldılar.
Nuriye ; "Bence seni araması boşuna değildi. Neden Kenan'ı aramadı ya da Kerem'i söylediği gibi kardeşi gibi görmüyor seni " 
Huriye; " Ne kadar art niyetlisin Nuriye çocuğun derdi başından aşmış aşk meşk mi düşünsün ."
Nuriye ; "bizim kızın başıda kalabalık ama farketmedin mi çocuğun numarası kayıtlıydı ama bilmiyormuş gibi davrandı çakal Dicle "
"Yeter susun ! Yok öyle bir şey saçmalık "diye sinirle kendi kendine kızarark annesinin dizine yattı.
Asmin kızının haline bakıp başını sağ sola salladı Dicle'nin saçlarını okşayıp sadece güven vermek istedi.
Dicle'nin iç çekişi ile dayanamayıp konuşmaya başladı.
"Umarım Huriye ve Nuriye kafanı çok şişirmezler."
"Anne o isimlerde ne ?"
"Şu seni çıldırtan deli kadınlar "deyip göz kırptı.
"Bakma öyle o deliler senden önce benim belalılarımdı, biri iyi biri kendince kötüdür ama ikiside sana yol göstereceklerdir küçük hanım . Senin kapına geldiklerine göre "

Dış kapının açılması ile bütün konak heyecanla ayaklandılar Asmin'in sözleri  ise şimdilik yarım kaldı.
Kapıda gördükleri Miran ile derin bir nefes aldılar.
"Abi çok şükür öldük meraktan .Hasret nerede diğerleri nerede niye seninle gelmediler ?"
Miran sessizce avluda yürüdü.
Asmin merdivenlerden inerek adamın önünde durdu.
Sanki yıllar önceki sahne yeniden yaşanıyordu.
Asmin uzanıp  adamın elinden tuttu.
"Miran abi nolur konuş Hasret iyi de ,yaşıyor de ! Berat gelecek de kurbanın olayım susma !"
Adamın elini tutmaya devam ederek önünde diz çöktü.
Gözlerinin karardığını hissettiği anda kapıdan içeriye giren sadece bir çift erkek ayağı gördü.

Berat yıllar evvel ilk karşılaşmalarında ki gibi karısının yerde yatan bedenine bir kaç saniye bakıp koşarak Asmin'i kucağına aldı sedire yatırdı.
Dicle ve Berna neden ağladıklarını bilmeden ağlarken küçük Emir elinde oyuncağı ile konaktaki olanları akan gözyaşlarının nedenini  anlamaya çalışıyordu.
Dila hanımın sesi ile herkes kendine gelip şoktan çıktı.
"Ne oluyor Miran ne bu haliniz ? Delirtmek mi istiyorsunuz siz bizi konuşun nereye gittiniz nerede diğerleri !"

Asmin'in başında ayılmasını beklerken Miran ağa derin bir nefes alıp anlatmaya başladı.

Güneş arayan kişinin telefonunu açmak istemese de mecbur açtı.

"Alo"
"Güneş benim Ceylan nolur yardım et bana !"
"Ceylan ne oluyor sen nerdesin ?"
"Bilmiyorum ormanlık bir yer burası nolur kurtarın beni çok  korkuyorum !"
"Ceylan neden kim kaçırdı seni anlamıyorum! "Diye bağırırken karşı hat kesildi.
İlyas ve Fidan kızın haline bakıp ne olduğunu anlamaya çalışırken Güneş'in telefonu yeniden çalmaya başladı.
Telefonu kızın elinden alıp bu sefer  İlyas açtı.
"Alo "
"Evet Güneş hanımın telefonu siz kimsiniz ?"
"Hastane mi !"
"Tamam biz biz hemen geliyoruz "
Adam yeğenine bakınca Güneş kendi kendine konuşarak  ağlamaya başladı.
   "Ne olur beni bırakma Cemal nolur gitme  !"

Çay Karası ♣️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin