Adamın çekip gitmesi ile arkasından bir süre öylece baktı.
Kızıyordu kendisine ama en çok onu bu durumda öylece bırakıp giden adama kızgındı.
'Camış insan elimi çözer 'diye söylenerek bağlı yazmayı çözmeye çalıştı.
'Bundan sana ne sevda olur ne aşık olur kızım boşa umutlanma bu deli ne baban gibi ne de İlyas enişten gibi'
'Sevmeyi bilmiyor onu geç kadınlarla konuşmayı bile bilmiyor manyak '
'Ne yaşadıkta kaçacam sana akıl yok ki 'diye söylene söylene kamyonetine bindi .
Bütün gün tarlada aklındaki Cemal'e laflar sayarak iş yaptı .
Aklının kızgınlığına tezat kalbi kırılmıştı.
Vazgeçtim senden dediği anda sanki pır pır atan kalbine birisi bıçak yarası açmıştı.
Her şeyi unutmak istedi en çokta Cemal'i onunla kısa zamanda yaşadığı her şey keşke çıksa silinse hafızamdan diye geçirdi.Cemal ise yol yorgunluğuna rağmen yüzünde öyle bir tebessüm vardı ki annesi bu gülüşü görse kurbanlar keser şükür namazları kılardı.
Konağın önüne gelince bir iç çekti ilk geldiğinde bu konakta yaşadığı acı dolu kimsesiz olduğu zamanları hatırlayıp kriz geçirmişti.
Bir kaç gün önce kapısından bile giremediği bu konağa şimdi yüzünde aydınlık bir tebessümle giriyordu.
'Bana iyi geliyorsun domates güzeli bu yüzden bile benimle gelmelisin 'diye söylenerek kapıdan içeri girdi.Yeliz telefonda konuştuğu Zelal'in sözlerini şaşkınlıkla dinlerken karşısında gördüğü adamla şok oldu.
"Yanılmamışız Zelal Cemal buraya gelmek için yola çıkmış ve şuan tam olarak karşımda "
"Allah'ım şükürler olsun "deyip kadın akan gözyaşlarını sildi.
"Siz ne zaman isterseniz gelir kızı isteriz Allah'ın emriyle Yeliz istersen şimdi bile çıkarız yola "
"Ben sana haber veririm Zelal bakalım Cemal neden gelmiş ne diyecek "deyip telefonu kapattı.
Zelal koşarak solana girdi bütün aileye oğlunun Adana'ya Güneş'e gittiğinin müjdesini verdi .
Odasına çıkarak çanta hazırlamaya başladı.
"Hepimiz gidiyoruz Cihan dedenlerede bilet al uşak "deyip kızının odasına heyecanla koştur koştur girdi.Yeliz karşısındaki adama tebessümle baktı yirmi yıl evvelde böyle bir sahne yaşamışlardı karnı burnunda karşıladığı Cemal vardı şimdi tıpkı eski günlerdiki gibi bakışlarında gülüşünde yaralarını sarmak istediği gözünün yaşına kıyamadığı küçük kuzusu vardı.
"Hoşgeldin"deyip bir adım attı.
Cemal yüzüne yayılan kocaman gülümsemesi ile kadının yanına gelip elini öptü .
Yeliz gözünde yaşlarla kocaman adama karnının el verdiği şekilde sarıldı .
"Hoşbuldum ablam burada unuttuğum bir huzur vardı onu almaya geldim "deyip kadına daha sıkı sarıldı.Ekrem merdivenlerden karısına sarılan adama bakıp başını sağ sola salladı.
Geleceğini elbet biliyordu girmişti kalbine kızı ama bu kadar çabuk olacağını Ekrem bile tahmin edememişti.
"Sana karımdan uzak dur demiştim çocuk"deyip avluya seslendi.
Yeliz kocasının ilk günkü kıskançlığını hatırlayıp gözyaşlarının arasından ikisine bakıp gülümsedi.
"Hoşbuldum amca bende seni özledim"diyerek Cemal adama takıldı.
"Ulan kaç gün oldu da gideli seni özleyecekmişim arkandan döktüğümüz su kurumadı daha hergele" diye söylene söylene merdivenlerden indi.
Cemal amcasının yanına doğru yürüyüp onunda elini öptü.
"Hangi rüzgar attı seni demeyeceğim zaten bekliyordum ama sen benim tahminlerimden bile daha hızlı çıktın "deyip sarıldı .
"Hoşgeldin aslanım "
"Hoş mu geldim bilmiyorum buraya aslında Güneş'i kaçırmaya gelmiştim "deyip adamın yüzüne baktı.Karı koca çocukluğunu bildikleri adamın sözleri ile ağızları bir karış açık baka kaldılar.
"En iyisi oturalım ben size öyle anlatayım "deyip salona geçip oturdular.
Ekrem de Yeliz'de şoka girmiş bir şekilde adama bakıyorlardı.
Elbet olacağını birbirlerinin gönüllerine düştüklerini biliyorlardı ama bu itirafı beklemiyorlardı.
"Ne diyorsun Cemal evladım ne kaçırması niye Allah'ın emriyle evlenmeyi istemedin ne oldu da vazgeçtin bu düşüncenden"
"Aslında hala vazgeçmedim sadece sizinde izninizi almak istedim "
"Ben elinde büyüdüm amca yaralarımız benzer ama sen güçlüydün bense babam gibi daha güçsüzüm "
"Hep onun gibi olmaktan korktum sevmek istemedim bu yüzden can yakarım onun gibi kötü bir adam olurum diye yıllarca çok korktum"
"Şimdi aşık mı oldun kızımıza derseniz yalan diyemem aşkı sevdayı bilmiyorum "
"Sadece bir huzur buldum onu almaya geldim "
"Güneş'in huzur olduğundan emin misin oğlum kavgacıdır gürültücüdür benim kızım kendi gölgesi ile bile kavga edebilir "
"Bana da böylesinden eş olur Yeliz abla"deyip kızın sinirli hallerini hatırlayıp gülümsedi."Madem kaçıracaktın niye izin istiyorsun böyle kaçırmamı olur ?"
"Kızı bulamayınca telaş etmeyin diye haber vereyim dedim "Ekrem sinirle karşısındaki adama baktı .
"Oğlum adam gibi nişanlanın ne bu acele her kız beyaz gelinlikle çıkmak ister babasının evinden "
"Ben yapamam amca Güneş bunu hakediyor her kız gibi bilirim ama yapamam "
"İzin ver bizde başka türlü yaşayalım "
Ekrem'in siniri biraz olsun gitmişti ama anlamıyordu karşısındaki adamı neden düğün istemiyordu neden her şey usulüne göre yapmak istemiyordu .
"İzin vermezsem ne olacak ?"
"Her türlü kaçıracağım zaten sen izin verirsen içim rahat eder "deyip ayağa kalktı.
"Ben izin veremezsem Güneş seninle bir adım öteye gitmez hayatı boyunca onu böyle bir başlangıçla götürdüğün için affetmez Cemal iyi düşün "
"Biz her türlü kabul ettik sizi anasının babasının izni olsun yoksa sen elini uzattığında Güneş gelmeyecektir "
"Bunu da yaşayıp görelim amca affedin beni başka türlü olsun yemin ederim bende isterdim ama "
"Yapamam nişanlı kalamam dayanamam Güneşde başkası ile beni bırakıp giderse bu sefer yaşayamam amca "deyip salondan çıktı.Yeliz de Ekremde giden adamın arkasından baktılar .
"Ne düşünüyorsun neden hiç karşı çıkmadın Yeliz ?"
"İkiside aşkı bilmiyor ama belliki her türlü bir yola çıkacaklar "
"Kızını açıkça kaçıracağım diyor hergele "
"Sende beni kaçırdın hemde iki kez hatırladın mı kara kulem"deyip kocasının yanına gelip oturdu.
"Biz mecburduk Yeliz hem düğün yaptık sen beyaz gelinlik giydin "
"Ama önce kaçırdın Ekrem bende tuttum elini istemeseydim gelmezdim değil mi?"
"Bırak onlarda yaşasınlar aşkı hiç bilmiyorlar daha anlamamış Cemal efendi nasıl bir ateşe düştüğünü Güneş'im onu izaya getirmesini düğün yaptırmasını da bilir "
"Bırak ipler benim elimde sansın aslan olmak isteyip hep kuzu olan Cemal "deyip kocasına sarıldı.
"Hatırladın mı küçükken de böyleydi ben kara kuzum diye severdim o aslan Cemal olmak isterdi "
"Kaçırsın bakalım aslan Cemal kızımızı benim kızım onu kuzu eder kuzu "deyip kocasının boynunu öptü.
"Eder mi sahi ?" deyince Yeliz gülümsedi .
"Annesi boz ayıyı kuzu etmiş Güneşim her türlü eder "deyip öptü.
Ekrem karısının söyledikleri ile gülümsedi .
"Sizin ailenin kadınlarının gücünü unutmuşum ben hatırlattığın iyi oldu "
"Ee sen söyle düğünü kaç gün sonra yaparız o zaman büyük cadım "
"O da kızımızın küçük cadımızın ne kadar annesine çektiğine
bağlı artık "deyip güldü .Cemal salondan çıkıp bir zamanlar kilitli kaldığı şimdi ise huzurunun odası olan resim odasına girdi.
Odanın tam ortasında duran tuvalin önünde durdu .
Üzerindeki örtüyü kaldırınca gevrekçe gülümsemeye başladı.
Parmaklarını tablodaki kızın saçlarında gezdirirken birden odanın kapısı açıldı .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çay Karası ♣️
Ficção GeralAdana'nın pamuk kalpli Cemal'inin kalbini Karadeniz dağlarının sisi sardı. Nişanlısı başka bir adamla kaçınca Cemal kimseyle konuşmaz oldu. Bir fırtına tuttu savurdu yüreğini kendini doğduğu topraklarda buldu. Karanlıkta kaybolan adam bir ışık arar...