Gitme.
Bir yıldız küser göğüne, içini çeker bir çocuk
şaşırır yönünü rüzgarlar
bütün pınarların suyu çekilir
solar nazlı çiçekleri kalbimin, üzülürümGitme.
Öksüz kalır içimdeki imge dağları
saçlarını öpen seher yeli, çoban yıldızı
bir daha turnalar geçmez, bülbüller ötmez
çiçekler açmaz bahçemde ah gülümGitme
Acılara mahkum olur yüreğim
ardında fırtınalar kalır, ayrılıklar, anılar, yanlızlıklar
boynu bükük aşklar, gözü yaşlı şarkılar
alışamam yokluğuna, yokluğun ölümGitme
İçimdeki bütün vagonlar devrilir
bir kar yağar istasyonlara, üşürümGitme
bütün ormanlar ateşe verilir
kuşlarda gider bu kent de, ölürümGitme kal,
MeneKşeler açsın dağlarda
sevince dönüşsün gökyüzü
iki çığlık arasında bırakma beni ah gülüm
yokluğuna alışamam yokluğun ölümGitme
Bütün ormanlar ateşe verilir
kuşlarda gider bu kent de, ölürüm~~~~~~~~~~~~~~
Kendilerini hastaneye nasıl attıklarını bilmiyordular. Gecenin saat üç civarlarında evlerine gelen genç sadece oğullarının kaza yaptığını ve hastanede olduğunu söylemişti.
Azat ağa oğlunun üstüne gitmiş olmanın pişmanlığını yaşarken, Kerime hanım gözyaşlarına boğulmuştu, kız kardeşlerininde annelerinden farkı yoktu, Hazal hem öfkeli hem üzgündü yolda ağlamaktan pert olmuştu, anne ve babasını suçluyordu kardeşine diğer yarısına birşey olur ise bu suçluluk asla gitmicekti üstünden."Oğlum Hazarum nerda" diye etrafındaki insanları yarıp geçiyordu Kerime.
Azat ağa içindeki üzüntüye rağmen buz gibiydi.
"Nerdedir Hazar durumu nasıldır" dedi duvara yaslanmış olan Barana.Baran dişlerini sıkarak baktı yanında duran adama.
"Ameliyatta, bekliyoruz işte" dedi soğuk bir sesle.
Ne olduğunu biliyordu Baran, Hazar ile birlikte gitmeyi istemişti lakin Hazar karşı çıkmış yanlız kalmak istemişti.
Şimdi ise canıyla uğraşıyordu can dostu.
Yanında gitmek için direnseydi onu durdurabilirdi, belki şuan burda olmayacaktı...........
İki saat olmuştu ameliyata girdiği ve şuan içeri hızla girip çıkan hemşireler aileyi telaşeye koymuştu, kötü giden bir şeyler vardı ama kimse birşey demiyor doktoru beklemelerini söylüyorlardı.
İçeri giren başka bir doktor ile korkuları daha da büyüdü, arkasından giren hemşireyi Hazal kolundan tutup durdurdu.
"Noluyor,, birşey diyin nolur, kardeşime Noluyor diye ağlıyordu hıçkırıklar arasında."Bekleyin lütfen ben birşey söyleyemiyorum, doktor bey bilgi verecektir size" diyip içeri girdi hemşire.
Olduğu duvar dibine çöktü genç kız dudaklarından hıçkırıklara birlikte dualar dökülüyordu ' nolur Allah'ım ona birşey olmasın nolur....naparım ben onsuz...ben onsuz olmayı bilmiyorum...İyi olsun Allahım nolur iyi olsun...yine uğraşsın benimle...yine karıştırsın saçlarımı...' genç kız mırıldanarak hıçkırıklar arasında dua ediyordu. Yanına yaklaşan küçük kardeşi sarıldı ablasının boynuna....
...
Bi süre sonra, sonradan giren doktor çıkmıştı herkes ayaklanarak iyi bir cvp bekliyordu.
"Hazarum nasul" dedi Kerime ağlayan haliyle.
"Doktor iyi birşey de nolur kardeşim iyi değilmi "dedi Hazal titrek sesiyle.
"Merak etmeyin, küçük bir tehlike atlattı ama şimdi hayatı tehlikesi yok, sabırlı olun" dedi doktor yanlarından ayrılarak.
Herkes biraz daha rahatlamıştı, en azından hayatı tehlikesi yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Keçi Çobanı (~Bazı Düzenlemeler Yapılıyor~)
Teen Fiction"Seni bukadar kederlendiren ne Keçi çobani, yada kim" "Boşver be küçük ağa, uzun mesele" "Vaktim bol anlatmak istersen dinlemek isterim" ..... "Yeterrr. Yeter artıkk, nasıl sustun nasıl gittin onca şeye rağmen nasıl inandın" diye haykırdı Hazar gözl...