Seni özlemek, üşümek gibidir soğuk bir akşamüstü, yağmurun altında yürümek gibi sırılsıklam, titreye titreye. Sıcak bir yer bulup sığınmak istersin ya hani, öyle ihtiyacım var işte, yüreğine sığınıp, nefesinde ısınmaya.
****
Hazal dizinde uyuyan kardeşini izliyordu içi yana yana, onu hiç bukadar çaresiz görmemişti, deli dolu halleri ile etrafına keyif saçan Hazar'ı gitmiş yerine bambaşka biri gelmişti, onu gördükçe sevdadan daha bi uzaklaşıyordu, yeminliydi onu böyle gördükçe sevmemeye, o bu halleri kaldıramazdı.
Ellerini kardeşinin saçlarında dolaştırarak uyanmasını sağladı.
"Kalk hadi... birşeyler ye kaç gündür birşey yemiyorsun" dedi kaybolan sesini bularak.Hazar ölü bir beden gibi doğruldu yerinden.
"Aç değilim " dedi boğuk sesi ile, birşey yemek istemiyordu tok hissediyordu.
"Hazal" dedi
Kız kardeşinin gözlerinin içine bakarak.
"Beni ona götür""Ne demek beni ona götür, gidip ne yapacaksın Hazar" dedi genç kız kardeşinin halini anlamaya çalışarak.
"Ben..yapamam, onsuz yapamıyorum aldığım nefes boş, içimi yakıyor yokluğu..."
"Kaçıracağım onu " dedi Hazar, tek yol buydu artık tek çare buydu."Ne demek kaçıracağım Hazar, yaşatmazlar sizi, onun yarın..." dedi ve durdu genç kız kardeşinin bu haline karşı sevdiği kızın düğününü dile getiremiyordu.
"Şimdiye kadar nerdeydin buna izin veremem, kendini de o kızıda tehlikeye atıyorsun... böyle bi delilik yapamazsın" biliyordu genç kız Aşiret bunu kabullenmezdi, damat tarafı kabullenmezdi. Babası hiç kabullenemezdi."Bana yardım ediceksen et, etmiceksen sesini çıkartmadan oturacaksın ben halledicem, bu dediğimden de dönmicem Hazal, onun başkasına gidişini kaldıramam" dedi Hazar sinirli sesi ile.
Şimdiye kadar böyle birşey aklına girseydi daha erken yapardı, bu güne kalsın istemezdi, herkesi ardında bırakıp bi yıkım olmasını oda istemezdi ama yapıcak birşey yoktu, o sadece sevdiğini istiyordu.
Oturduğu yataktan kalkıp banyosuna doğru yol aldı, elinde kurumuş kanı yıkayıp yüzüne sağuk suyu çarptı, aynadaki yansımasına bakınca kendini tanıyamadı. Kızaran gözleri, dağılan saçları, hafiften uzayan sakalları, onu başka biri yapmıştı, bakımlı hallerden yıpranmış bir hal almıştı bedeni, yüreği gibi.
Bedeninden fazla yıkılmıştı yüreği.Hazal banyoya giren kardeşi ardından baka kaldı, şimdi ne yapacaktı onu nasıl koruyacaktı bilmiyordu. Elinden birşey gelse onu sana getiririm demişti, peki gelirmiydi yapabilirmiydi, kardeşinin mutluluğu için olacak düğünü bozabilirmiydi. Peki sonradan olacaklar, babası napardı,
Banyodan çıkan kardeşini görünce ayaklanıp yanına gitti.
"Tamam, sana yardım edicem" dedi dolu gözlerle.Hazar duyduğu cümle ile yüzüne konan tebessüm ile sarıldı kardeşine.
"Ama bi şartla" dedi Hazal.
"Nedir" dedi genç adam kaşlarını çatarak. Kim bilir ne dicekti kimleri sokacaktı işin içine.
"Gel önce elini saralım, birşeyler ye sonra düşünürüz ne yapacağımızı" dedi Hazal kardeşinin kolundan tutup mindere oturtarak.
"Aç değilim, sende yanımdaysan ne yapacağımı biliyorum sar elimi çıkalım " dedi Hazar kardeşine elini sarması için uzatarak.
"Ama..."
"Sus ve işine bak aç değilim dedim" dedi Hazar söyleyeceği şeyi tahmin ederek.
Dünden beri hiçbirşey yemediğinin farkındaydı ama bunu hissetmiyordu bile. İcinde olan onca şey yemeğe yer bırakmıyordu zaten.
![](https://img.wattpad.com/cover/139956524-288-k293358.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Keçi Çobanı (~Bazı Düzenlemeler Yapılıyor~)
Teen Fiction"Seni bukadar kederlendiren ne Keçi çobani, yada kim" "Boşver be küçük ağa, uzun mesele" "Vaktim bol anlatmak istersen dinlemek isterim" ..... "Yeterrr. Yeter artıkk, nasıl sustun nasıl gittin onca şeye rağmen nasıl inandın" diye haykırdı Hazar gözl...