BIRAKMA BENİ SEVDİĞİM...
Hiç bırakma sevdiğim beni,
Hep tut ellerimden...
sımsıkı...hiç bırakmayacak gibi...
Aşk kıskansın bizi,
Yer, gök gıptayla seyretsin...
Mutluluğu yoldaş alalım bu uzun yolda,
Terketmemeye yemin etsin bizi...
Yüreğimin sesini duyuyorsun değilmi?
Her atışında senin adını zikrediyor...
Her atışında sen diyor, sadece sen...
Bırakma sevdiğim beni
Bırakma yüreğimi...
Öksüz kalmasın, kan ağlamasın, ağıtlar yakmasın...
Tut sımsıkı ellerimden.
Bırakma sevdiğim...
Yokluğun ağır gelir taşıyamam sevdiğim...
Bırakma beni bırakma sevdiğim,
Tut sımsıkı ellerimden ne olur sevdiğim...
Beni sensiz bırakma dayanamam,
Unutamam, nefes alamam yokluğunda, yaşayamam...
Solarım gül gibi
Başımı öne eğdirme sevdiğim...
Beni aşka mahçup etme sevdiğim...
Bırakma beni sevdiğim,
Sarıl sımsıkı hiç bırakmayacak gibi...
Herşey seninle güzel sevdiğim,
Herşey seninle anlamlı,
Hayatım senin varlığınla renkli,
Heran seninle ölümsüz ancak...
Seni seviyorum nefesim,
Seni seviyorum suyum...
Bırakma beni sevdiğim...
Sarıl sımsıkı hiç bırakma...Zeynep Yılmaz
..........
Asiye, başından sonrasını duyamıyordu. Kulakları uğulduyordu gözleri yanıyordu. Onu kaybedebilirdik diyordu. Onu bir daha göremeyeceğini söylüyordu. Sarıldığı kızın elbisesini tuttu Asiye, şuan bayılmanın hiç sırası değildi. Dayanamalıydı...Gözlerinin önünün tamamen kapanması ile yere yığıldı genç kız....
Hacer kardeşlerinin dışarda ve annesinin ahırda olmuş olmasına dua etti yoksa açıklamak zor olacaktı.
Hazal kollarından kayan kıza korkuyla baktı, bi an suçlu hissetmişti böyle hemen söylediği için. Ama kendisi bile iyi değilken nasıl normal anlayabilirdi oda bilmiyordu.
Baranın yardımı ile içeri taşıdılar Asiye'yi.
Bırakıldığı yumuşak minderi hissetti genç kız kendine geliyordu ve başında konuşanları uğultu gibi duyuyordu, gözlerini aralayıp elini başına götürdü."Asiye iyimisin canım" dedi Hazal asiyenin yüzüne dokunarak.
"O nasıl,,,ne oldu ona" dedi Asiye konuşmakta zorlanarak. Boğazına bir düğüm vurulmuş gibiydi.
"Hastanede suan, seni ona götürmek için geldim" dedi Hazal.
"Ama ben hastaneye gelemem ki, bizimkilere ne derim nerdeydim derim" dedi Asiye ailesine ne diyebilirdiki.
"Merak etme ben konuştum annenle, bi sorun olmicak" dedi Hazal genç kızın elini tutarak.
Asiye yerinde doğruldu tedirgince annesine herşeyi aldatmamıştı değilmi.
"Ne...ne konuştun annemle" dedi korkuyla kıza bakarak."Merak etme, sizi anlatmadım biz hastanedeyiz diye seninde konakta olacağını söyledim yardım için" dedi Hazal.
Asiye rahat bir nefes aldı, bi an korkmuştu ya anlattıyda nasıl açıklama yapıcam diye.
"Hadi kalkabilcenmi çıkalım, bizimkiler hastaneye gelmeden baran bırakır seni eve " dedi Hazal ayaklanarak.
"Evet, sağolun" dedi Asiye yerinden doğrularak.
"Bende geliyorum, siz çıkın anneme söyleyip dönüyorum, ayni bahaneyle" dedi Hacer hafif gülümseyip kapıdan çıkarak.
Baran gülümseyerek çıkan kızın arkasında, gülümseyerek baka kaldı, koluna vurulan kolla kendine geldi, ona bakan Hazal tek kaşını kaldırmış dikkatlice bakiyordu.
Boğazını temizleyip oda çıktı arabanın yanına.Hacer, Hazalın teyzesine anlattığı gibi anlattı annesine, Asiye ile birlikte yardıma gideceklerini söyledi annesinden aldığı izinle üstüne hırkasını alıp çıktı evden onu bekleyen arabaya doğru.
![](https://img.wattpad.com/cover/139956524-288-k293358.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Keçi Çobanı (~Bazı Düzenlemeler Yapılıyor~)
Teen Fiction"Seni bukadar kederlendiren ne Keçi çobani, yada kim" "Boşver be küçük ağa, uzun mesele" "Vaktim bol anlatmak istersen dinlemek isterim" ..... "Yeterrr. Yeter artıkk, nasıl sustun nasıl gittin onca şeye rağmen nasıl inandın" diye haykırdı Hazar gözl...