B~35. ~SON~ DÜZENLENECEK :)

6.7K 270 122
                                    

Merhaba Keçi Çobani ailesi, Başlığımızdan anlaşıldığı üzere final bölümümüze geldik.
Bugüne kadar yıldız veren vermeyen tüm okurlarıma teşekkürlerimi iletiyorum, onların okuduklarını oylarını, gördükçe daha bi mutlu olup yazıyorum. Final belki bi çoğunuzun beklediği, belkide bi çoğunuzun beklemediği gibi olur, bu hikyayeye ilk başladığımda bu kurgu vardı aklımda ve onun üzerine devam ettim. Hikayelerimde Kendinizden birer parça buluyorsanız ne mutlu bana, içinize işleyebiliyorsam bu benim için çok güzel birşey.
Sizleri seviyorum okurcanlarım diğer hikayelerimde görüşmek üzere
Hoşçakalın...

《《~~~》》


Başına atılan kırmızı duvak altında hüznü dökülüyordu yanaklarından, etrafında ellerinde kınalar ile dolaşan sevinç dolu insanlar, dillerde türküler, gülen yüzler. Mutlu olmak bukadar kolay mıydı ?

Peki kendisi neden onlar gibi değildi, insan kendi düğünün de mutlu olmaz mı ? Neden üzgündü, yüreği neden bukadar sıkışıyordu, nefes almakta neden bukadar zorlanıyordu.

Dizinin dibine çöken görümcesi avcunu açıp içine bıraktığı altın üzerine kına yaktı ve altını çekip kınayı avcunda dağıttı. Iki eline kına yaktıktan sonra duvağı açıldı. Annesi, teyzesi, can dostu kuzeni yaşlı gözler ile onu izliyordu, onlarında yüreği bukadar yanıyor muydu acaba ?

Kuzeninin arkasında ona bakan tanıdık yüzde takılı kaldı Asiye, onun ne işi vardı burda. Kalbinin hızı artmaya başlamıştı, sevdiği göndermiş olabilir miydi ?
Salonun ortasından kaldırılarak bir köşeye çekildi tekrar, genç kızlar halay çekerken kadınlar ve akrabaları oturmuş sohbet ediyorlardı. Lakin genç kızın umrunda olan tek şey, Hazal'ın kendi kınasında ne yapıtığıydı.

Gözleri sürekli Hacer'in üzerindeydi, yanına gelmesini istiyordu onunla göz teması kurup yanına çağırmak istiyordu lâkin kuzeni inat gibi saatlerdir yanına gelmiyor ve sürekli gözlerini kaçırıyordu. Bu durum onu iyice huzursuz etmişti.
Neyseki bi kaç saat sonra herkes dağılacaktı ozaman yalnız kalıp konuşacaktı onunla.

~~~

Sabırsız halde bir aşağı bir yukarı dönüp duruyordu, ya sevdiği kabul etmezse ya gelmezse. Ozman napardı, onsuz napardı, hiç bilmiyordu. Hazal iki saat önce gitmişti düğün evine ona notu vereceğini söylemişti, verecekti biliyordu kardeşi onun için yapacaktı. Lakin içindeki huzursuzluk bi türlü gitmiyordu, ve bu koca adamı korkutuyordu.
Elindeki feneri açıp sevdiğinin sürekli oturduğu taşı buldu ona doğru gidip oturdu ve beklemeye başladı, gün ağrayana kadar burda bekleyecekti, kavuşmalarına tek umudu bu geceydi...

~~~

Saatler sonra nihayetinde damat tarafı evine gitmiş köylülerinden bir kaç komşuları ve genç kızlar kalmıştı. Birbiri ardına söylenen türküler gözyaşlarına yenilerini ekliyordu. Lakin güzel sesli candostunun bir başka işlemişti yüreklere...

Hacer gözyaşları arasında mırıldandı.

Duvak saçın önüne dökülür
Duvak saçın önüne dökülür...
Yasak seni öldürür körpecik öldürür
Yasak seni öldürür körpecik öldürür...
Boynundaki liraları sakla, sakla
Boynundaki liraları sakla, sakla
Günler geçmek bilmiyor ağlamakla
Günler geçmek bilmiyor ağlamakla...

Dua yetmez gençlik geri gelmez
Dua yetmez gençlik geri gelmez...
Hayat devam ediyor ağlasakta

Aşk yoksula kanmıyor duymasakta
Acımı içine akıtsa yürek
Başka söze ne gerek

Keçi Çobanı (~Bazı Düzenlemeler Yapılıyor~)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin