“Şurama batan” diyor şair. Şurama batana özlem demeselerdi bıçak derdim.~~~~
Utanılacak bir şey değildir ağlamak, yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı.""""""""
Genç kız yanında geçip giden arkadaşına baktı hüzünle, bu yaşında neler yaşamıştı. Yaşadıkları yetmiyor gibi kardeşi üzmüştü bide, sinirle kapıyı açıp içeri girdi, kardeşi doğrulmuş cama doğru oturmuştu.
"Ne dediin kıza, ne dedin de o halde çıktı" dedi Hazal sinirle.
"Gel yardım et" dedi Hazar karşısındaki sandalyeyi işaret ederek.
"Noluyor sana Hazar, Asiyeye ne dedin neydi kızın o hali" dedi tekrar.
"Hazal ! Yardim edeceksen et, etmiceksen çıkk...." diye öfkeyle baktı Hazar kardeşine.
Hazal kardeşinin kızaran gözlerini görünce onunda iyi olmadığını anladı ve sakince yaklaştı, sandalyesini yatağa yaklaştırıp ona yardım etti dönüp oturabilmesi için.
Biraz zorlanmıştı ama yapabilmişlerdi.
"Balkonu aç" dedi Hazar.Hazal kardeşinin dedigimi yaptı sesizce şimdi üstüne gitmemek daha iyiydi.
Balkon kapısını açıp sandalyesini balkona çıkardı.Aşağıda toplanan kalabalığı görünce ikisininde gözleri büyüdü ne oluyordu. Kimin başına toplanmışlardı.
Gelen sesleri daha net duyup Asiye olduğunu anladıklarında ikiside birbirine baktı.
"Benim yüzümden..."dedi Hazar sesi boğuklaşarak.
"Bekle sen gelcem ben yanına" dedi Hazal balkondan çıkarak.
Telaşla aşağı indi, yerde uzanan Asiyenin yanına diz çöktü.
"Asiye...kendine gel canım..Asiye"Annesi gözyaşlarına boğulmuştu Hacer çatık kaşlarla kuzenini uyandırmaya çalışıyordu.
Tüm misafirler toplanmıştı başına. Annesininde söylendiğini duyuyordu Hazal, Asiyeyi istememelerine bir sebep daha çıkmıştı.
Ve biri daha vardı onun ne işi vardı burda, şimdi bunu düşünmenin zamanı değil diye bir kenara bıraktı Hazal.Yavaş yavaş kendin gelen Asiye, etrafına bakıp tanımaya çalıştı, başı açıyordu kulakları uğulduyordu, nerde olduğunu kavrayınca kalkmaya çalıştı yardım ile.
Kalabalığın arasındaki o bayılırken gelen kızın bakışları hiç hoşuna gitmemişti.Ayağa kalktı ve Hacerin koluna girmesiyle kalabalığa döndü.
"Kusura bakmayın korkuttum sizi" dedi.Misafirler dağıldı ve annesi teyzesi ve hacer ile çıktılar evden.
***
Kapıyı tıklatti genç kız, kalbi boğazında atıyordu. 'Gel' sesi ile heycanı çoğaldı ve açıp içeri girdi.
Hazar gördüğü kişi ile memnuniyetsizce doğruldu yatağında.
"Geçmiş olsun Hazar" Dedi Elif ellerini bağlamış başı önünde durarak.
"Sağol Elif, hoşgeldin" Dedi Hazar.
"Nasılsın iyimisin "dedi kız. Başını kaldırarak.
"Iyiyim" dedi Hazar kısa kesip gitmesini istiyordu. Huzursuz olmuştu.
"Sevindim, ben seni merak ettimde görmek istedim" dedi gülümseyerek.
"Teşekkür ederim, iyi oluyorum" Dedi Hazar.
Elif ne yapacağını nasıl duracağını bilmiyordu heycani giderek artıyordu sevdiği adamın karşısında.
"Müsadenle biraz dinlenmek istiyorum Elif kusura bakma" dedi Hazar dalan kızı kendine getirerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Keçi Çobanı (~Bazı Düzenlemeler Yapılıyor~)
Roman pour Adolescents"Seni bukadar kederlendiren ne Keçi çobani, yada kim" "Boşver be küçük ağa, uzun mesele" "Vaktim bol anlatmak istersen dinlemek isterim" ..... "Yeterrr. Yeter artıkk, nasıl sustun nasıl gittin onca şeye rağmen nasıl inandın" diye haykırdı Hazar gözl...