Herkesin bir umudu vardır. Bir savaşı, kaybedişi, acısı, yalnızlığı, Bir hüznü… Çünkü herkesin bir gideni vardır... İçinden bir türlü uğurlayamadığı.
İçinizdekileri anlatmaya en acı sözler bile yeterli olmaz bazen...****
Bir insanın yüreği nasıl bukadar yanabilirdi, o yangını yüreğinin her bir zerresinde nasıl hissedebilirdi. Tenine dokunduğunda yüreğinin yangını tenini ısıtabilir miydi..? Oluyordu, yanan gözleri ile acıyla çarpan kalbine dokundu genç adam. Teni yanıyordu elleri buz gibiydi lakin kalbinin üstü sıcaktı.
Gözlerini tavana dikmiş, sevdiğinin sureti gitmiyordu gözlerinin önünden.
Dün kafasını kurcalayan düşünceler ile kendini sevdiğinin evini izlerken bulmuştu, bir müddet sonra evden genç bi adam ve yanında bir kadın ile çıkıp gitmişti. Sevdiği ve kuzeni onları gülücüklerle uğurlamıştı.Bu genç adam Onu istemeye gelen kişiydi, anlamıştı ve evden mutlu ayrılıyordu, bu Hazar için iyi bir anlam taşımıyordu.
Sırt üstü uzandığı yataktan doğruldu banyoya girip kendisini soğuk suyun akışına bıraktı...
....
Açılan kapı ile döndü gelen kişiye, Odasına giren kardeşi ile bakışlarını tekrar yere indirdi.
"Birşeyler ye artık kendini yıpratıyorsun böyle yaparak " dedi Hazal iyice çöken kardeşine bakarak."Aç değilim " dedi Hazar başından atarcasına.
"Ne zamana kadar böyle devam edeceksin Hazar, o kabullendiyse sen ne yapabilirsin ki. " diye sesini yükseltti genç kız. Artık onu böyle görmeye dayanamıyordu. Günlerdir doğru düzgün yemek yemiyor çoğu zaman odasından çıkmıyor, çıkınca da dışarı gidip geliyor tekrar odasına giriyordu. Baran sayesinde biraz kendine geliyordu onu zorlayabilen bi tek o vardı. Anne babası Asiyeden kurtulmuş olduklarına sevinirken oğullarının halini görmüyordu bile.
"Kes sesini..." diye bağırdı Hazar kardeşine doğru.
"Keseyim ben sesimi gerizekalı, sende burda böyle oturup geber..." diye hırsla kapıyı çarpıp çıktı Hazal.
Hazar oturduğu yataktan kalkıp balkon camına doğru yürüdü, haklıydı kardeşi böyle yaparak ne elde edebilirdi ki. Kendisi sevdiği kadın için yıpranırken. O ise başkası ile mutlu olabileceğini düşünüyordu. Merdivenlerden çıkan dostunu gördü, yine gelmişti başının etini yemeye.
Kapının açılması ile minderlere doğru gidip oturdu.
"Noluyo yine lan Sana, kız gibi eve tıkanıp yasmı tutuyorsun. " diye kükreyen Barana baktı genç adam."Bağırıp durma, başım ağrıyor zaten" dedi Hazar düz bir sesle.
"Ağrır tabi, kokuyorsun oğlum bi çık dışarı temiz hava al kendine gel lan kendine gel..." diye bağırdı tekrar Baran.
Hazar yerinden hırsla kalkıp yakasına yapıştı dostunun.
"Napayım lan.... sevdiğim kadın evlenecekken kalkıp düğününün halay başını mı çekeyim... yüreğim parçalanıyor lan...." bağırarak yumruğunu geçirdi baranın suratına.
"Evlenecek lan...başkasına gelin olacak. Ben ona bakmaya kıyamazken...herifin biri çıkıp onu kendine gelin alıcak...Nasıl görürseniz görün ister zayıflık ister başka bişey...umrumda değil... içim acıyor...Kalbimin damarlarını koparıyorlar gibi...biri gelipte elini ağzımın üzerine bırakıp nefes almama izin vermiyor gibi... onu kimseyle düşünemiyorum...deli oluyorum lan...napayım, ne bekliyorsunuz lan benden..." diye bağırıyordu Hazar deli gibi.Baran dostunun bu haline üzülüyordu, hayatına giren kızlar olmuştu lakin bir heves olarak bitmiş ve oldukları yerde kalmıştı. Lakin ilk defa sevdalanıyordu ve oda başkası ile evlenmek için yol açmıştı. Ona hak veriyordu, onu çok iyi anlıyordu, onun yerinde kendisi olsa belki daha beter olurdu. Onun sevdiği başkasını seviyordu bu gerçek bile ona ağır gelirken bide başkasının olması dayanılmazdı kesinlikle....
"Tamam kardeşim sakin ol " dedi Baran eliyle dudağındaki kanı temizleyip, arkadaşının kolundan tutup kaldırarak.
![](https://img.wattpad.com/cover/139956524-288-k293358.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Keçi Çobanı (~Bazı Düzenlemeler Yapılıyor~)
Roman pour Adolescents"Seni bukadar kederlendiren ne Keçi çobani, yada kim" "Boşver be küçük ağa, uzun mesele" "Vaktim bol anlatmak istersen dinlemek isterim" ..... "Yeterrr. Yeter artıkk, nasıl sustun nasıl gittin onca şeye rağmen nasıl inandın" diye haykırdı Hazar gözl...