B~23. Elif'in Pişmanlığı

3.2K 196 7
                                    

Aşk; topuklarından etine kadar işlemiş bir nasır gibidir. Ya canın acıya acıya adım atacaksın, ya da canını acıta acıta söküp atacaksın. İki yolda da tek bir gerçek olacak; canın çok ama çok acıyacak.....

~~~

Acıtıyordu işte, yüreğinden söküp atmak istiyordu, ama çıkmıyordu canını acıtıyordu.
Ilk baharın sonlarına yaklaşıyordu mevsim, ağaçlar mevye vermeye başlamıştı artk yavaştan. Doğayı süsleyen çiçekler, mis kokular sarmıştı etrafı...
Bugün uyandığında gördüğü güzel hava ile birlikle keçilerini alıp dışarı çıkmıştı genç kız yavaş yavaş yol alıp ezberlediği yere getirdi onu ayakları.

Bi yanı huzurla bakarken etrafa bir yanı hüzünle bakıyordu.
Bir Hafta Sonra kim bilir neler yaşicakti, belkide parmağına takılıcak olan küçük bir demir parçası onuda anılarınıda silecekti buralardan...
Sahi ne çok anısı vardı burda, iyi kötü, mutlu mutsuz, ağlarken ve gülerken. Bu dere bu yaşlanmış ceviz ağacı ne çok derdini sırrını görüp, şahit olmuşlardı.
Keçilerini salıp, oturdu ceviz ağacının altına bacaklarının üzerine, yasladı başını bir arkadaşa yaslar gibi...
'Biliyormusun yaşlı ağaç, Her ânıma, hüznüme, her heyecanıma en büyük şahidim oldun, ama ben hiç senin gibi olamadım, her yaprak döktüğümde yine sevinçle açamadım...umutlarım...sevdam...yerle bir oluyor...toplayamıyorum toparlanamıyorum...' kendi düşüncelerine dalmış konuşurken tanımadığı bir ses böldü konuşmasını.

"Belkide imkansız birine sevdalandığın içindir" dedi yabancı ses. Evet öyleydi de ama bu kimdi nerden bilebilirdi ki ne yaşadığını.
Karşısında duran kıza baktı, yüzü tanıdık geliyordu ama tanımıyordu.

Yanına yaklaşıp oturdu oda aynı şekilde karşısına.

"Sen kimsin" dedi Asiye karşısındaki davetsiz misafirine.

"Merak ediyorsun değil mi, kim biliyor ki benim ağa oğluna sevdalandığımı diyorsun, sen beni tanımıyorsun ama ben seni çok iyi tanıyorum Asiye" dedi genç kız karşısında şaşkın gözlerle kendisine bakan Asiyeye.

Asiye hafızasını yokladı, zorladı bu kızı görmüştü emindi ama nerde, kimdi bu kız.
Aklına ve gözlerinin önüne gelenler ile kaşları çatıldı.

"Hatırladım, Seni orda gördüm, Sönmezler konağında..." dedi Asiye çatık kaşlarla.
"Omu gönderdi seni...kimsin sen nesisin..." dedi karşısındaki kıza.

"Hayır, onun benden haberi bile yok, keşke olabilseydim ama hiçbirşeyi değilim" dedi genç kız. Asiye nin merakının ve korkusunun artması ile.

"Selim...Selim gönderdi seni..." dedi Asiye korkuyla ayaklanarak

Elif Asiy'nin bu hâline acıyarak baktı, onu böyle bir kız olarak düşünmemişti.
"Asiye sakin ol beni kimse göndermedi" dedi Asiyenin kollarından tutup oturtarak.

"Benim adım Elif, yakınlardaki köyde yaşıyorum Haydar ağanın torunuyum" dedi sakin bir sesle.

Asiye'nin duyduğu ile kafasına oturdu parçalar, bu o kızdı Hazar'ın istemeye gittiği kız. İyide kendisiyle ne alakası vardı bunca şeyi, adını nerden biliyordu neler oluyordu.
"Neyin içindeyim ben ya, hepiniz bir olmuş delirtmekmi istiyorsunuz beni" dedi hırsla.

"Sakin ol anlatıcam" dedi Elif, üzülmüştü bi an kendisini onun yerine koymuştu oysaki kendisi bile neler yapmıştı, geçmişini getirip hayatıyla oynamıştı...

Asiye karşısındaki kızın samimiyetine inanmak istemesede oturup dinlemek istedi nasıl birşeyin içinde olduğunu bilmek istedi.
"Dinliyorum" dedi soğuk bir sesle.

"Biliyorsundur, beni Hazara istediler. Ben onu çok seviyorum onunla evlenip yuva kurmayı hayal ediyordum sürekli,ve hayalim gerçekleşiyordu gelip beni isteyecekti...O akşam çok heyecanlıydım, yanına gittiğimde yüzüne bile bakmadı anlamadım normal buldum...ama O beni istemediğini söyledi başka birini sevdiğini söyledi...."
Asiyenin aklına ozamanlar dere kenarında konuştukları geldi, oysaki ozaman sevdiğim yok demişti.
"Beni incitmemek için ailelere benim onu istemediğini söyledik, lakin ben bunu kendime yediremedim ve o kızın peşine düştüm Hazarın kim için beni terk ettiğini görmek istedim..."
Asiye çatık kaşlarla dinliyordu Elifi, bu kızdan ürkmemiş değildi...

Keçi Çobanı (~Bazı Düzenlemeler Yapılıyor~)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin