B~18. İtiraf

3.1K 198 2
                                    

°•°•°••

Her yatak tuzludur biraz, ya terin tadını tatmıştır ya da gözyaşlarının.

°•°•°•°••

Bir Hafta Sonra...

İçindeki özlem ve sıkıntıyla sıkıca yumdu gözlerini bugün çıkıyordu ama onu daraltan birşey vardı, uyandığında beri göğsüne oturmuş birşey vardı.
Sevdiğini çok özlemişti, gözlerinin önünden gitmiyordu hayali, gülümsüyordu boş duvara saatlerce, karışındaymış gibi. Şimdi ne yapıyordu acaba, oda düşünüyor müydü kendisini acaba.

Kendisi bir an aklında çıkaramazken sevdiğine onu hatırlıyor muydu acaba, onu son görüşü iyi geçmemişti hemde hiç, istemiyorum seni demişti ama inanmıyordu genç adam buna, Asi keçiside onu seviyordu biliyordu, sadece hazır değildi.

Kapının tıklanıp açılmasıyla doğruldu  yatağında yavaşça, bacaklarını hissetmemesi zorluk yaşatıyordu, üzerinde taş varmışcasına ağırdı bedeni.

"Toparlanıyoruz artık bakıyorum" dedi Doktor gülümseyerek yaklaşırken hastasına.
Ardından da Babası girdi odaya, annesi kardeşleri ve hastaneye gelen akrabaları eve gitmişlerdi. Bugün de döneceği için hazırlık yapıyorlardı.

"İyiyim Doktor bey, ne kadar iyi olunabiliyorsa işte" dedi Hazar tebessüm ederek.

"Dahada iyi olacaksın merak etme, sadece dediklerimi unutma yeter" dedi Doktor.

"Unutmaz, unutturmayız doktor merak etmeyesin iyileşecek benim oğlum" dedi Azat ağa gülümseyerek.

Üstünü giyinmesine yardım ederek, hemşirenin getirdiği sandalyeye oturmasına yardım ettiler.
Şimdi bir insan canının ne kadar değerli olduğunu çok daha iyi anlıyordu, kendi başına iki adım atamamanın ne kadar zor olduğunu anlıyordu, şükür etmeliydi haline kendisinin durumu geçiciydi ya yıllarca bir ömür bu sandalyeye mahkum olanlar... İçinden birşey koptu adamın şükür etti haline...
İnsan oğlu nankördü kaybetmeden değer bilmezdi... ve kaybettiğinde ise bazen çok geç olabiliyordu...Kendisi için geç değildi, şükretmesi gereken binlerce şeye sahipti...
Ve binlerce kez şükür etti...

Daldığı dünyadan, yalan dünyanın insanları ile kendine geldi.
Arabanın önüne gelmişlerdi ve kış yüzünü göstermişti boşalırcasına kar yağıyordu.
"Ağam, geçmiş olsun iyisin insAllah" dedi şöförleri Kazım.

"Sağol Kazım iyiyim" dedi Hazar.
Yardımlarla zorlanarak bindi arabaya.

***

Fatma kızının günlerdir soluk olan yüzüne iyice üzülüyordu neyi vardı bu kızın neden bu haldeydi. Yıllar önce yaşadıkları bu hale getirmişti ama iyileşmişyi yada kendisimi öyle sanıyordu acaba başka bilmediği birşey mi vardı.

Yerinde duramayıp odasına girdi kızının.

Asiye penceresinin önünde oturmuş yağan beyaz güzeliği izliyordu, ne kadarda temiz ve güzeldi, altında saatlerce kalmak istiyordu, eski Asiye olsaydı yapardı ama şimdi korkuyordu, yine onunla karşılaşıcak diye doğru düzgün çıkmıyordu, keçilerine bile defalarca annesinin bakmasını söylüyor gitmiyordu ahıra.

Tıklanan kapıya döndü, Annesi içeri girip yatağına oturunca indi cam kenarından annesinin yanına.
Oturduysa konuşacaktı demek.

"Asiye, güzel kızım... " dedi Fatma kızının ellerini avcuna alarak.
"Neyin var senin kaç gündür"

"Yok birşeyim annem" dedi Asiye zoraki bir gülümsemeyle.

"Belli etmemeye çalışıyorsun ama ben görüyorum yavrum anayım ben bilirim hissederim.....analar hisseder kızının iyi olmadığını, Sen iyi değilsin yavrum neyin var anlat anana" dedi Fatma gözleri dolarak, belki duyacakları daha çok üzücekti ama kızının bu haline daha fazla dayanamıyordu.

Keçi Çobanı (~Bazı Düzenlemeler Yapılıyor~)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin