24

5.3K 427 225
                                    

———

Baran : Annen niye  garip garip bakıyor.

Cenk : Bilmem.

Cenk : Yemek yemek yerine beni izlediğin için olabilir mi acaba?

Baran : Ama doyamıyorum ne yapabilirim.

Cenk : Bir şeyler çakacak.

Baran : Çakmaz.

Masada Baranla ben yan yana, annem karşımızda olacak şekilde oturuyorduk. Annem bize bakışlar atarak yemeğini, Baran beni, benim de içim içimi yiyordu.

Bizi anlayacak diye ödüm kopuyordu. Babamdan yana bir sorunum yoktu çünkü bizimle ilgilendiği söylenemezdi. Yılın çoğunu yurtdışında geçir, diğer yarısında ise eve pek uğramazdı. Ben farketmiyorum sanıyorlardı ama ikisinin sorunları vardı. Ayrılmak yerine de hayatlarını birbirlerinden uzakta geçirmeyi tercih ediyorlardı. Arada benim kaldığımı farkında bile değillerdi.

Telefonumdan bir mesaj sesi geldiğinde yine masanın altından mesajı açtım.

Baran : Neden somurtuyorsun?

Cenk : Somurtuyor muyum? Hiç farkında değilim.

Elimin üzerinde onun elini hissettiğimde diğer elimdeki telefonu masaya bıraktım. Elimi sıkıca tutuyordu. Moralimin bozulduğunu anlamıştı.

"O telefonu masadan kaldır."

Annemin yüksek sesiyle neye uğradığımı şaşırıp hiçbir tepki veremedim.

"Kime diyorum hemen şimdi kaldır!"

"Anne uğraşmıyorum, tamam." dedim kısık sesle. Baran'dan utanmıyordum ama onun yanında azar işitmek istemiyordum.

"O zaman masadan kalkarsın."dedi.
Kafamı sallayıp telefonu cebime koydum. Eğer masadan kalksaydım daha da uzatırdı.

Baran'ın eli elimi daha da sıkmaya başlamıştı. Anneme sinirlenmişti. Elinden de bir şey gelmiyordu. Ona bakıp sorun yok dercesine gülümsedim. Alışmıştım. Annemin klasik haliydi işte. Her durumda beni rencide etmenin yolunu buluyordu.

Annem bana son kez kötü bir bakış atıp Baran'a döndü.

"Ee Baran yaşında geldi. Evlenmeyi düşünmüyor musun?"

Soruyu duyduğum an öksürmeye başladım. Baran bana endişeyle baktığında elimi elinden çekip önümdeki sudan bir yudum aldım.

"Ee evlenmeyi düşünmüyor musun Baran abi?" dedim abiyi vurgulayarak.

Bana kocaman gülümseyip "Hayır."dedi.

Annem "Vardır ama aday falan." dediğinde bu sefer öksürme sırası ona geçmişti.

Yüzü ciddi bir hal aldığında "Yok Zehra abla." dedi.

"Demek yok." dedim, demez olaydım. Annem bana sinirle baktığında yine neyi yanlış yaptığımı anlamamıştım. Dalga geçtiğimi mi anlamıştı?

Barana son kez bakarak ayağa kalktım.

"Anne ben odamdayım." dedim.

Annem  arkamdan "Niye izin almadan gidiyorsun?" diye bağırdı ama şuan ona cevap vermek istemiyordum. İkizler burcu sağolsun modum bir yükselip bir düşüyordu.

Odama girdiğimde yatağıma uzandım. Dalgınlıktan ışığı açmamıştım tekrar kalkıp kapının yanındaki anahtardan ışığı açtım. Arkamı dönmüştüm ki kapı açılıp biri arkadan kollarını belime doladı. Kafasını omzumun üzerine yerleştirdiğinde tüm vücudumu onun kontrolüne bıraktım.
Bu an bile her şeye değerdi.

"Neden kalktın masadan?"
Kulaklarıma doğru konuşmasıyla parmak uçlarıma kadar titremiştim.

"Doymuştum." dedim kafamı yana çevirip onun yüzüne bakarak.

"Bana her şeyi anlatabilirsin biliyorsun değil mi?" deyip burunlarımızı birbirine sürttü.

Kıkırdayıp geri çekildim. "Biliyorum."dedim kafamı sallayarak.
Annem yine tüm huzurumu yerle bir etmişti ama Baran her şekilde beni mutlu ediyordu. Sadece yüzünü görsem bile dünyalar benim oluyordu.

Belimden tutarak beni kendisine çevirip dudaklarıma yapıştı. Yarı aralık kapıyı ayağıyla itip beni duvara yasladı. Dudaklarının arasına "Annem." diye fısıldadım.

"Cenk'e bakıp gideceğim dedim, o da odasına gitti." dedi dudaklarımız birbirine değerken.

Rahatlamıştım çünkü birazdan odama damlaması gerekiyordu. Beni beş dakikada bir kontrol etmek hobisiydi.

Kollarımı boynuna dolayıp dudaklarımızı birleştirdim. Yavaş başlayan öpücüğümüz gittikçe hararetlenirken dilini ağzımın içinde hissettiğim an, Baran'ın telefonu çalmaya başladı. Ayrılmak istemiyordum. Ben hoşnutsuz mırıltılar çıkarırken gülümseyerek benden ayrılıp telefonu kulağına yerleştirdi. Hala ayrılmamıştık. Yüzümüz arasında santimler vardı.

"Efendim Sinan." dedi.
Karşıdan gelen sesi duyamıyordum ama "Siz kimsiniz?" deyip karşıdakini dinlemeye başladı.

Arayan Sinandı ama konuşan başka biriydi. Korkmaya başlamıştım. Bir şey olmasın diye dua ediyordum. Baran'ın yüzü şaşkın ve üzüntülü bir hal aldığında bir şey olduğuna emin oldum ama hala kötü olmasın istiyordum. Belki telefonunu düşürmüştü, belki de sarhoş falandı. Her şeyi kötüye yormamalıydım. Baran telefonu kapattığı gibi kapıya ilerleyip koşar adımlarla aşağı indiğinde ben de peşinden indim. Bir açıklama yapmalıydı. Evin kapısını açtığında ona yetişip kolunu tuttum.

"Baran kötü bir şey mi oldu?" dedim korkarak.

"Emre."

"Söylesene." diye bağırdım.

"Emre bıçaklanmış. Sinan iyi değilmiş." dedi.

Olamazdı. Onu daha çok yeni tanıyordum ama Emre'ye bir şey olamazdı. İnanasım gelmiyordu. Baran'ın yüz ifadesi bazı şeyleri anlatıyordu. Eğer iyi olsaydı Baran bu kadar dağılmış görünmezdi.

Gözlerimden yaşlar dökülürken beni bırakıp arabasına ilerleyen Baran'ın peşinden gittim. Ne kardeşimi ne de onun sevdiği adamı yalnız bırakmaya niyetim yoktu.

———

Akılsızı daha okumayanlarınız varsa güzel bir spoiler yediniz.

Afiyet olsun.

Sizi seviyorum biliyorsunuz.💜

Elephantorange.

Şahdamar [Texting]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin