---
Sinanı kapı önünde bırakıp salona geçtim.Koltuğu es geçip yere oturup sırtımı yasladım duvara.
Sinan da koltuğa oturup beni beklemeye başladı.Durdum öyle konuşmadım.Bir anda ruh halim darmaduman olmuştu.İkizler olmanın bir zararı daha.
Ben ona baktım o da bana bakıp durdu.
Ben onun yerinde olsam sabretmezdim kendime.Bu kadar uzun süren bir sessizlik sıkardı beni.
Parmaklarımı dudaklarıma götürüp sigara işareti yaptım.Normalde içmezdim ama şuan ihtiyacım vardı beni yakacak sıcaklığa.Sehpadan sigara paketini alıp çakmakla birlikte bana attı.Havada yakalayıp içinden bir dal çektim paketin.Çakmakla dalı tutuşturduğumda yayılan sigara kokusu ciğerlerime doldu yavaşça.
Ona ihanet ediyormuşum gibi hissettim bir an.Sigaranın kimine göre güzel kimine göre mide bulandıran kokusu kokumu bastırır diye düşündüm.
Ya bu gece mutsuz olur da gelip kokumu çekmek isterse o zaman ne yapardım ben?Sigarayı avucum içinde söndürüp kenarıma bıraktım.Artık içmek istemiyordum.
"Anlat artık oğlum.
O kadar zor mu anlatmak?"Onun sabrı da buraya kadardı.Yine iyi dayanmıştı çocuk.
"Zor Sinan,inan çok zor."
Koltuktan kalkıp bana adımladı.
Yanıma oturup o da sırtını yasladı duvara."Anlat,bileyim ne kadar zor olduğunu." elini omzuma getirip patpatladı bir kaç kere.
Ona dönüp gülümsedim.
Gülmek istemiyordum ama olsun ben Cenktim,her zaman gülümseyen çocuk."Ben anlatırken konuşma ama.
Sadece dinle olur mu?"O da gülümseyip başını salladı.
Nasıl anlatacağımı bilmiyordum.
Kafamı duvara yaslayıp gözlerimi kapattım belki gözlerim kapanırsa içimdekileri özgürce dökerdim.
Ağzımdan bir "kalp" kelimesi döküldü.Durdum.Ne zordu birine aşkını anlatmak.
Rahatla Cenk.Her gün günlüğüne nasıl döküyorsan şimdi de öyle dök içindekileri.
Yalnızsın,kimse yok.Sadece sen ve kalbin varsınız bu evde."Kalp o dört odacığı doldururken sana sormuyor,onu görünce kasılıyor ve içine alıyor her şeyiyle.
Bir daha kasılıyor o zaman da,hani derler ya parmak uçlarına kadar sevmek,işte aynen öyle tüm vücuduna,her zerrene yayıyor onu.
Dur diyemiyorsun,dersen ölürsün ama çarpınca da kanser gibi yayılmaya başlıyor ona dair ne varsa. Artık elin kolun tutmaz oluyor, kesilmiş bir organ gibi varlığından haberin bile olmuyor.Ben bunu istemiyordum.Hiçbir zaman istemedim.
Onu sevmek bana bu kadar acı verirken sevmeye devam etmemeliydim,ettim.Zorundaydım.Ama acısı da güzel be.Midenden başlayan bir acı boğazına doğru yol alıyor sonra bir yerde takılıp duruyor." Elimi boğazıma götürüp sıktım.Acı yine göstermişti kendini.
"Tam soluk borunun başladığı yerde. Gitmesi için yutkunman gerekiyor, yutkunmak içinse nefesini tutman yoksa o acı soluk boruna kaçıp hepten nefessiz bırakıyor seni.
Beni sevmeyeceğini bile bile sevmekten yoruldum ama ona koşmaktan da vazgeçmeyeceğim.
Bana git demediği sürece yüzsüz gibi dolanacağım peşinde.
Aşkta yüz var mıdır onu da bilmiyorum.
Kalp konuşunca akıl susuyor.Farketmeden yapıyorsun ne yapıyorsan.
Aslında böyle konuşmayı da sevmem ben.Bilirsin.
Konuşurum ama çoğu zaman sadece dilim konuşur.Seviyorum demeyi bile bilmem mesela.Yüzüne kocaman bir gülümseme ile bakarak anlatırım sevgimi.
Anlamıyor,belki hiç anlamayacak ama ben ona gülümsemekten vazgeçmeyeceğim.O kadar uzak bir ihtimal ki beni, benim gibi sevmesi.Bir kere yıllar girmiş aramıza dile kolay,on yıl.
On yılı bir kenara atıp beni sevebilir mi? Sevse bile bunu açıkça söyler mi bilmiyorum."Gözümden akan yaşı sildim yavaşça.
Akmasın diye uğraştım ama durmak bilmiyorlardı."Sevsin diye her şeyimle önüne serileceğim.
Beni ezip geçecek mi yoksa yanıma yatıp benle ezilecek mi o seçecek. Benim yapacağım tek şey,ezmesin diye dua etmek olacak.Seviyorum,hem de çok.
Hani bir hararet basar da her şey üstüne üstüne gelir ya insanın.Dört bir yanın boşlukla kaplı olsa da sıkışmış hissedersin kendini.Her tarafım onunla kaplı olsun,nefes alamayayım.Gelsin o nefesini versin bana.Ben sıkılayım,o daha çok sarsın etrafımı.
Böyle işte ben de böyle seviyorum onu.
Ona dokunamıyorum Sinan, yanaklarını okşayamıyor,o güzel dudaklarına bir öpücük konduramıyor,ellerini tutup ona sevgimi haykıramıyorum ama o ne yapıyor biliyor musun?Beni öpüyor gözümden,anlımdan, saçlarımı okşuyor,kokumu içine çekiyor hem de doyasıya ama kardeş diyor bana.
O bile farkında değil ne yaptığını.
Her hareketinde bir dağ gibi biriktiriyor umutları üstümde ama taşıyacak güç bende var mı bilmiyor. İçinden ne gelirse öyle yapıyor,benim içimi parçalıyor."Yaşların süzüldüğü gözümü açıp bana dolu gözlerle bakan Sinana döndürdüm bakışlarımı.
"Sevmesin beni Sinan,hiç sevgili gibi sevmesin.Ama yaptıklarını da yapmaya devam etsin.
Gelsin öpsün,koklasın,dövsün yeter ki benimle olsun.
Kardeş desin ama beni yine de sevsin."Beni kendine çekip kollarını sardı etrafıma.Keşke yapmasaydı şimdi hıçkırıklarımı da tutamıyordum.
Hep böyle ağlardım ben,sesli sesli.
Ses tellerimi de dahil ederdim ağlamama.Sırtımı okşarken konuştu,benimle belki de aynı dertleri çekmiş kardeşim.
"Seni seviyor Cenk.Emin ol çok seviyor.
Ne anlamda seviyor bilemem ama gerçekten seviyor.""Biliyorum." dedim hıçkırıklarım arasında."Biliyorum ama nasıl seviyor onu bilmek istiyorum."
Onun yaşadıkları bin kat fazlayken benden, gördükleri, sevdikleri sonradan nefret ettikleri bu kadar fazlayken kendini tanıyamamış olmasına inanmıyordum.
"Olsun,ben beklerim.Kardeşten öte,bir sevgili olduğuma emin olduğum güne kadar beklerim.
Bu adam bana gerçekten aşık dediğim güne kadar beklerim.Ben o güne kadar hep severim."
----
Niye melankoliye bağladım bilmiyorum.
Umarım sevmişsinizdir bölümü.
Sevgilerimle.💜
Elephantorange.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şahdamar [Texting]
Historia CortaBilinmeyen : Şahdamar, şahdamar, şahdamar Bilinmeyen : Rengim sensin ahengim sen Bilinmeyen : Gökkuşağınım ben senin. Bilinmeyen : Şahdamarımsın, candamarımsın. Bilinmeyen : Anla artık tek aşkımsın. Bilinmeyen : Hayatımın tek pınarısın. Bilinmeye...