36

4K 410 130
                                    

———

Yüzsüzün tekiydim. Salak gibi günlerdir telefonu elimden düşürmemiş, ondan bir arama ya da bir mesaj beklemiştim. Kendisini affettirmesi gerekirken o beni unutma yolunu seçmişti demek ki. Hoş affet dese affeder miydim? Onun cevabını ben bile veremiyordum. Çok seviyordum. Hala ona aşıktım. Vazgeçmesi kolay değildi. O benden vazgeçtiyse de burada onun sevgisinin gerçek olmadığı sonucuna varıyordum.

Bir haftadır ne okula gitmiştim ne de odamdan çıkmıştım. Arayıp soranım da yoktu. Sinan arada mesaj atıyordu ama huzurunu bozmak istemediğimden ona da bir şey anlatmıyordum. Ben mutsuzum diye başkalarını da mutsuz etmeye hakkım yoktu.

Ama aklımı kurcalayan şeyler de yok değildi. Evlenecek olan bir insanın en azından ailesinin bu durumu bilmesi gerekiyordu. Sinan'ın bilmediğine emindim. Çok büyük ihtimalle bana söyleyeceğini bildiğinden Sinan'a söylememişti.

Ne olacaktı? Çocukları olunca mı öğrenecektim evli olduğunu? Yoksa ömrüm boyunca ayakta mı uyutulacaktım? Bu işte bir terslik vardı. Uyuşmayan şeyler, çelişkiler vardı.

Sorularımın cevabını alacağım kişi ise benimle bir kez olsun iletişime geçmemişti. En çok da o koyuyordu. Ben onsuzluktan geceleri uyuyamazken belki de o nişanlısının koynunda mışıl mışıl uyuyordu. İçimdeki acının tarifi yoktu. Aslında hissetmiyordum da, alışmıştım. Acı sanki hep göğsümün ortasına ağırlık yapıyormuş gibiydi. O giderse garipserdim. Benim bir parçam, içimdeki acı olmuştu.

Mesela günlerdir durup dururken ağlamaya başlıyordum. Bir şey yaptığım da yoktu. Yataktan çıkmıyor, yemek bile yemiyordum. Zaten annemin de umrunda değildim. Beni merak etmiyordu sanırım. Ölsem burada, ölümü çok geç bulurlardı.

Şimdi ise yatağımın kenarında oturmuş pencereden dışarıyı izliyordum. Yıldızları, ayı, bulutları... bir ben hareket ediyordum bir de onlar. Gerçi onlarda hareket etmiyorlardı. Dünya dönüyordu.

Dünya dönüyordu ve zaman geçiyordu. Mesela en son ağlamamın üzerinden 45 dakika geçmişti. Bir tanesinin daha yolda olduğunu buğulanmaya başlayan gözlerimden anlıyordum. Gecenin ikisi. Ben yine hüngür hüngür ağlamaya başladım. Artık annem rahatsız olur diye düşünmüyordum da. Rahatsız olsa bile gelip söylemezdi bana. Bağıra bağıra ağlardım ben. Duymak istemezse kulaklarını kapatırdı. Artık kimseyi düşünmek istemiyordum.

Ben ağlamaya devam ederken karanlık odamı ince bir ışık huzmesi aydınlattı. Kapım açılmıştı. Annem sessiz olmamı söyleyip gidecekti belki de. Umursamadım. İçimi dökmeye devam ettim seslice. Işık gittikçe inceldi, sonra yok oldu. Gittiğini düşünürken yatağımın köşesi çöktü. Yüzüne baktım. Onunda gözlerinde yaşlar vardı. Ben ağlarken o da dayanamamış göz yaşı dökmüştü. Gözlerimiz birleştiğinde dahi yüksek sesle ağlamayı bırakmamıştım. Kollarını açtı. Annemdi o benim. En çok onun beni anlayacağını bilmem lazımdı. Kollarının arasına girip kafamı göğsüne yasladım. Boğazımı acıtan yumru çoğalmıştı. Sanki daha çok ağlarsam geçer gibiydi.

"Neyin var?" dedi gecenin sessizliğini bozmadan kısık sesle. "Günlerdir odandan çıkmadın, yemek yemedin. O mu bir şey yaptı?"

O deyince kafamı sallamıştım istemsizce. Herkese duyurmak istiyordum. Sevdiğim adam beni yok etti demek istiyordum.

"Evleniyor anne." kesik kesik konuşuyordum. "Ben onu bırakayım diye bekliyormuş. Bir kez arayıp sormadı. Bir kez merak etmedi beni. Beni niye kimse sevmiyor anne niye sevdiremiyorum kendimi? Ne yaptım ki ben size?"

"Böyle konuşma. Ben seni seviyorum. Sen muhteşem bir çocuksun."

"Gerçekten öyle mi düşünüyorsun?"

"Çok geç oldu ama anladım. Sen sahip olduğum en güzel şeysin. Özür dilerim Cenk. Sana annelik yapmadığım için özür dilerim."

Onunda ağlaması şiddetlenmişti. İki haftadır doğru düzgün iletişim kurmamıştık. Hep en çok hasarın bende olduğunu zannetmiştim ama çökmüştü, annem de benim gibi çökmüştü. Babam yoktu bir kere. Ayda yılda bir kere kısa görüşmeler dışında görmüyorduk onu. İkimizde yalnızdık. Biz birbirimizi sevmezsek kim severdi ki bizi?

Ağladık. Uzun süre ağladık. Ağlamalarımız sessiz iç çekişlere dönüştüğünde artık karar vermiştim. Aramızda yalan olsun istemiyordum. Beni sevmeyecekse şuan sevmesindi. Bir terk edişi daha yüreğim kaldırmazdı.

Kafamı göğsünden kaldırmadan "Erkek." dedim.
Anlamasını umuyordum.
"Ne?" dedi sessizce.

"Sevdiğim kişi bir erkek, kadın değil."

"Söylemekten korktun değil mi?"

Öğrendikten sonra ilk bunu söylemesini beklemiyordum. Sadece kafamı sallamakla yetindim.

"Ben bunu sana nasıl yaptım?" deyip tekrar ağlamaya başladı. Kafamı kaldırıp yüzünü iki elim arasına aldım.

"Bana kendinle ilgili bir şey anlatamayacak, benden korkacak duruma nasıl getirdim seni?"

Bu sefer o bana yaslanıp ağlamaya başladı. Onu teselli edecek cümlelerim yoktu çünkü yapmıştı. Ona kendimi açmaya korkar hale getirmişti beni.

Bir süre ağladıktan sonra kafasını kaldırıp "Beni affettin mi?" dedi. Affetmiştim. Kafamı salladım.
Yatağa uzanıp beni yanına çekti. Ona sokulup gözlerimi kapattım.

Saçlarımı koklayarak bir onlara bir öpücük kondurup "Baran mı?" dedi.

Kapalı gözlerim fal taşı gibi açılırken ne cevap vereceğimi bilemiyordum. Kalkmak istediğimde beni eliyle durdurup geri yatmamı sağladı.

"Her gün arayıp seni soruyordu bana. Hiç birbirinizi sevdiğinizi düşünmemiştim ama sen erkek deyince anladım."

Tam bir gerizekalı olarak buna sevinmiştim. Beni unutmamıştı. Aramaya çekiniyordu belki de. Ona cevap vermeyeceğimi bildiğinden haberimi annemden almıştı.

"Seni çok seviyor bence. Yurt dışındaymış. Günlerdir odandan çıkmadığını söyleyince ilk uçakta buraya geleceğini söyledi. "

"Ne zaman oldu bu?"

"Dün akşam."

"Tamam." deyip tekrar gözlerimi kapattım. Gelmesini istemiyordum. Onun yüzünü görürsem kollarına atlardım. Sarılır, öperdim onu. Gelmemeliydi.

"Ben de sevdim birini. Üstüne gitmedim aşkımın. Bak şimdi ne haldeyim. Baban bizi önemsemiyor, ben ise duygusuz biri olup çıktım. Sen böyle olma Cenk. Ne olursa olsun sevgine sahip çık. Gerekirse bencil ol. O seni seviyor. Sen de onu seviyorsun. Aranızdaki engelleri bir bir yok et."

İnsanların tavsiye almaktan hoşlanmadığını kim söylemiş? şuan annem bana tavsiye verdiği için havalara uçacaktım. Belki de ilk olduğundandı ama yine de mutlu olmuştum. Benim tarafımda olacaktı. O engellerden biri annem olmayacaktı.

"Yapacağım." dedim kararlılıkla. Az önceye kadar ona mutluluklar dilemeyi düşünüyordum. Yine mutluluklar dileyecektim ama bunu onun canını acıtarak yapacaktım. Bana o dönecekti. Parmağında bir yüzük olmadan.

"Süründür onu tamam mı? Seni üzmenin cezasını çeksin. Ama onun da acı çektiğini unutmadan yap bunu. Biraz sev biraz üz. Her koşulda ona koşacağını anlamasın."

"Ona koşmayacaktım."

Annem kısık bir kahkaha atıp şakağımı öptü.

"Yarın geldiğinde ağlayarak ona sarılacağını biliyorum. Hatasını anlayıp sana her şeyi tüm gerçekliğiyle anlatmadan ona kavuşman yasak." dedi.

Doğru söylüyordu. Eskiye dönmek istemiyordum. O nişanlısıyla planlar yaparken uyutulmak istemiyordum.

Baran benimdi. Hep benim olacaktı. Ama sadece benim. Onu başkalarıyla paylaşmayacaktım.

———

Cenkim büyüdü, gözlerim yaşlı.

Baran yoktu ama sevmişsinizdir bence yani inşallah.

Hadi öptüm.💋

Şahdamar [Texting]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin