----(10.21)
Gözlerime işkence eden güneş uyanmama sebep olmuştu ama,şuan arasında olduğum kollar kadar huzurlu bir yer yoktu benim için.
Uyanmak falan istemiyordum sonsuza kadar bu yatakta kalabilirdim.Ona daha çok sokulup derince bir nefes aldım.
Birbirimiz için yaratılmıştık,bu uyumun başka açıklaması olamazdı.Sırtımdaki eller yukarı aşağı hareket ettiğinde onunda uyandığını anlamıştım ama,gözümü o beni uyandırmadan açmaya niyetim yoktu.
Yüzüme dökülen saçlarımı çekip alnıma bir öpücük kondurdu.Yanağımı da uzunca öpünce gözlerimi araladım.
Bana gülümseyerek bakıyordu.Bu adam her gülümsediğinde ölüme yaklaşmak zorunda mıydım?
Değilsem bile bunu istiyordum."Uyandın mı?" Yüzlerimiz arasında neredeyse hiç mesafe olmadığından cümlesini fısıldayarak kurmuştu.
"Yok,daha uyanmadım." deyip kafamı boynuna gömdüm.
Kıkırdayarak kendisini geri çekti.
"Benimle dalga mı geçiyorsun sen?"
Aksine,gerçekten uyanmadığımı düşünüyordum.Bu güzel an rüyalarımdan fırlamış gibiydi.
Bende kıkırdayıp yorganı kafama çektim onun yanında çocukca davranmak istemiyordum ama içimden de böylesi geliyordu.
O ağırlığıyla beni tamamlıyordu.Yorganı çekip tekrar ona bakmaya başladım.O da bana bakıyordu.Zaman kavramını yitirmiş bir şekilde uzunca bir süre birbirimizi izledik.Gözünü kaçıran ilk o oldu.Fırsatını bulmuşken onu izlemekten kaçan ben olamazdım zaten.
Oflayarak saçlarını karıştırıp yatakta doğruldu. Ne olmuştu?
Az önce gülümsüyordu,şimdi ise yüzünden düşen bin parçaydı.Kollarımı arkadan beline dolayıp kafamı sırtına yasladım.Sevgimi böyle aktarabilirdim bence.Hem belki yine mutlu olurdu.
"Neyin var?" dedim kafamı kaldırıp kulağına yaklaştırarak. Elini ellerimin üstüne koyarken kafasını döndürüp gülümsedi,daha doğrusu gülümsemeye çalıştı.
"Bir şeyim yok.Kalk kahvaltı hazırlayalım."
"Birlikte?" şaşkınlığımın sesime yansımasına engel olamamıştım.
"İstemiyorsan?" deyip ayağa kalkmaya yeltendiğinde ona daha sıkı sarılıp kalkmasını engelledim.
Dudaklarımı sırtına bastırıp "İstiyorum." dedim."O zaman koala gibi sarılmayı bırak da kalkalım."
Ellerimi hızla ayırıp ayağa fırladım.O da kalkıp saçlarımı karıştırdıktan sonra kapıya ilerleyip "Üzerine bir şey giy de öyle gel." dedi.
Etkilenmiş olabilir miydi? Gerçi çok güzel bir vücudum da yoktu. Biraz zayıftım ama giderim vardı bence.
Yerdeki tişörtümü giydim.Arkasından ilerleyip önce banyoya uğrayıp elimi yüzümü yıkadım.Allahtan gözümde çapak falan yokmuş. Adamın gözüne hoş görünemeden bok görünmek istemezdim.
Mutfağa girdiğimde arkasını dönmüş bir şeylerle uğraşıyordu. Kapı pervazına yaslanıp onu izlemeye başladım.
Adamdaki vücut da, vücuttu yani.
Göze batmayan ama kendini belli eden kasları, ne çok uzun ne de çok kısa olan boyu, bir erkeğe göre ince bacakları... Tamam bacaklardan yukarıya çıkmayacaktım.Kafasını bana döndürüp elindeki salatalığı ağzına atarak "Orada duracağına,gel yardım et." deyip tekrar tezgaha döndü.
Yanına geçip ben de elime bir bıçak aldım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şahdamar [Texting]
Short StoryBilinmeyen : Şahdamar, şahdamar, şahdamar Bilinmeyen : Rengim sensin ahengim sen Bilinmeyen : Gökkuşağınım ben senin. Bilinmeyen : Şahdamarımsın, candamarımsın. Bilinmeyen : Anla artık tek aşkımsın. Bilinmeyen : Hayatımın tek pınarısın. Bilinmeye...