Herkes alarmına küfrederek kalkarken ben neden kavga ,gürültüyle kalkıyorum.
Her zamanki gibi abim sorun yaratmıştı ve evde fırtınalar kopmaktaydı.Hep yaptığım gibi eteğin kısalığına küfrederek formamı giydim ve çantamı alıp evden çıktım.
Bakkala gidip poğaça aldım ve kulaklıklarımı takıp otobüsü bekledim . Artık alışkanlık olmuştu. Kalk, forma giy, evden çık, yiyecek birşey al ve otobüs bekle.
Yaşantıma tekrar küfrederek saatte bir kere gelen otobüse bindim . Şoför bile nerde inip bineceğimi biliyordu.
Parayı uzattığım gibi arka beşlideki koltuklardan birine kendimi attım.Semra teyzeye selam verdim ve önüme dönmek istedim.Ama yapamıyordum.
Gözlerimi çocuktan çekemiyordum.Tam benim tipimdi ve çok tatlıydı. Tadına baktığımdan söylemiyorum canım ama öyleydi.
Çocuğun bana bakmasıyla gözlerimi üzerinden çektim. Ben ilk defa birini beğenmiştim.Evet ben ilk defa birini beğenmiştim özellikle o olaydan sonra .Galiba dünyanın sonu geliyordu.
Maya takvimine de gerek yoktu.Bu bulgular dünyanın sonunu getiriyordu.Kendi içimde saçmalayarak otobüsten indim ve okula girdim.
Tek arkadaşlarım olan Sinem, Çiğdem ve Sena'nın yanına gittim.Yani benle birlikte nam-ı değer SÇSÇ tamamlanmıştı.
Bazen düşünmüyor değilim benim bu taşların arasında ne işim var diye ama nede olsa onlar benim tek arkadaşlarım.
Sinemin yanındaki yerimi aldım ve dersin başlamasını bekledim.Tabikide kızlarla dedikodu yaparak . Şaşırtıcı değilmi ben bile dedikodu yapıyorum.
İlk dersin tarih olmasi işkence gibiydi.Ne o kadın bana iyi davranıyordu ne ben onu iyi biri olarak görüyordum. Derste yine bana takmıştı.
Çin işkencesi gibi bir dersten sonra dersler daha da zevkli hâle geldi ve okulu yine ekşınsız bitirdim.
Çantamı topladığım gibi otobüs durağına koştum. Otobüste tam o sırada durakta bekliyordu.
"Biran gelmiycen sandım. " dedi şoför.
" Her zamanki gibi işte ." dedim yarım ağızla gülümseyerek ve parayı uzattım.
Bana bu hayatta değer gösteren sadece otobüsü benim için bekleten bu şofördü galiba.
Yine arka beşliye oturarak kulaklıklarımı taktım.Beni rahatlatan sadece müzikti.
Müziğin ritmine ayaklarımla uyarak otobüse inip binen insanları izledim.Bir iki durak geçtikten sonra onu gördüm.
Karşılıklı olan koltuklara oturdu.Benim yaptığım sadece onu izlemekti.Onu tamamiyle görebiliyordum.
Oha o çok yakışıklı ve tatlı ve uzun ve tamam kestik bu kadar ve'lemek yeter diyerek içimden konuşmaya dur dedim.
Yol boyunca ona bakarken yakalanmamak için çabaladım.Ben ne zaman böyle olmuştum. Bünyeme ters bir kere.Ben kimseyi beğenemem .
Kendime bir dur demek istiyordumki ayağa kalktı.Kapının önüne geçti ve düğmeye bastı.Beyaz gömleği kaslarını saklayamıyordu.
Beyaz yani bu.İnsan bi atlet giyer.Kendimce çocuğu azarladım ama o sırada iç sesim şimdi inme diye isyanlara girdi.
Onuda susturarak kendimi müziğe verdim.İki durak sonrada otobüsten indim ve eve gittim . Üstüme en uyumsuzundan kıyafetler geçirdim.
Tanımadığım birine karşı olan duygularıma bir son vermek için kendimi minik atölyeme attım.Beni kendime getirebilecek tek yerdi.
Saatlerce resim çizdim boyama sonraki adımdı.Annemin çağırmasıyla aşağı kata indim ve masaya oturdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Otobüs Aşkı
Teen Fictionİnsan tanımadığı birine aşık olabilir mi? Hemde delicesine.Peki ailevi sorunlarıyla başa çıkabilir mi? Sorunlu bir abi ve baskıcı bir anne baba. Çağla aşkına kavuşabilecek mi yoksa uzaktan mı izlemek zorunda kalıcak?Şartlar onları birbirine yaklaştı...