Sabah otobüste karşılaştığımız için bir saat erken otobüse bindim. El mahkum dediklerini yapacaktım.
Allahtan kantinci erkenden açıyordu.Sucuklu tostunu yaptırdım.Kırk dakika bekledikten sonra Mert geldi.
" Al tostun." dedim ve atarcasına tabağı masaya koydum.
" Bu soğumuş."
" Napayım seni kırk dakika bekledim."
" Isıttır o zaman."
Dediğini yaparak amcaya tostu ısıttırdım.
Tekrar atarcasına tabağı masaya koydum.
" İştahım kaçtı ya sen ye." dedi ve gitti.
Sinirle tostan koca bir dilim ısırdım.Ağzımdakileri unutup arkasındam bağırmaya başladım ama nerdeyse boğulacaktım.
Bir yandan öksürürken bir yandan tuvalete koşuyordum.Ağzımdakileri çıkarmayı başarıp boğulmaktan kurtuldum.
Ders zilide çaldı. Koşarak birde sınıfa gittim.Hoca gelmeden yetişebilmiştim.
" Nerdeydin?"dedi Sinem.
Cevaplayamadan hoca geldi.Ağzımı kıpırdatarak sonra anlatırım dedim.
Ders boyunca deli gibi not aldım.Bir nevi sinirimi yatıştırıyordum.
Teneffüste kantine indik kızlara olanları anlattım.O sırada Mertgil geldi.
" Bugün akşam Mertlerde parti var gelmek zorundasınız." dedi Kutay.
Kutay dediyse gelmemek elde değildi.Benden bile fazla inatçıydı.
Kafa sallamakla yetindik.Of ben ne giyecektim şimdi.Tabiki siyah giyinecektim.
Okul bitimine kadar kızlar bunu tartışıp durdular. Elbiselerimizi alıp Sinemgilin evinde buluşmaya karar verdik.
Babam evde olmayacaktı. Anneme de Sinemgile ders çalışmaya gidicem dedim.Siyah diz kapaklarımda olan elbisemi ve siyah babetlerimi alıp Sinemgilin evine gittim.
Sena, Çiğdem, ve Sinem şimdiden onlarca kıyafet denemişlerdi.Herkes elbisesinde karar kılmıştı ve giyinmişti.
Bende giyindim ve onlara gösterdim.Kabul etmediler.Bana zorla bir elbise giydirdiler.En azından renginin siyah olmasına ikna etmiştim.
Elbise önü kısa arkası uzun elbiselerdendi.Kısa eteği dizlerimin beş santim üstündeydi.Çok kısaydı.Çıkarmamada izin vermiyorlardı.
Ayakkabı olarak siyah ama pembe şeritleri olanı giydim.Çanta olarak bu sefer pembe ama ince siyah çizgileri olanı aldım.Daha doğrusu bunları yapmak zorundaydım.
Saçıma da uzun uğraşlardan sonra adının dağınık topuz olduğunu öğrendiğim saç stilini yaptılar.
Neredeyse geç kalacaktık ama Burak yardımımıza koştu ve bizi partiye götürdü.
Burak arkadaşlarının yanına gitti bizde boş masa bulmaya çalışarak etrafa bakınmaya başladık.
Çağatayın bize el sallamasıyla yanlarına gittik.
" Vay ne güzel olmuşsunuz.Hele Çağla senden hiç beklemezdim." dedi Çağatay.
Mert gözlerini yüzüme dikmiş bakıyordu.
" Sence Çağla nasıl olmuş?"dedi Çağatay Merti dürterek.
" Bence yakışmamış." dedi içkisini fondipledi.
" Saçmalama neyse sen buna bakma Çağla." deyip bana içki uzattı.
Ben içkimi içecektim şimdi.Küçük bir yudum aldım çok acıydı.Mertin alayla bana bakmasıyla içkinin hepsini diktim.
Birinin ismimi söylemesiyle gözlerimi Mertten çektim.Bu Aslıydı.Sıra arkadaşım Aslı.Yanına gittim sıkı sıkı kucaklaştık.
"Gel bizim masaya gidelim ama biraz rahatsız olabilirsin." dedi.
Neyden bahsettiğini anlamamıştım ama o pisliği görünce anladım.Onun burda ne işi vardı ki.
Hepsiyle selamlaştım.Pislik Erende dahil.Kendini bişey sanmasına izin veremezdim.
Kulağıma biri bana portakal suyu sık diye fısıldıyordu.Kim olduğunu tahmin etmek hiçte zor değildi.
"Görmüyormusun arkadaşlarımla konuşuyorum ." diyede ben onun kulağına fısıldadım.
" Kim bu?"dedi biri
Bu Erendi.Sanane gerizekalı. Bir dakika aklımda dehşet fikirler.
" O benim sevgilim. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Otobüs Aşkı
Teen Fictionİnsan tanımadığı birine aşık olabilir mi? Hemde delicesine.Peki ailevi sorunlarıyla başa çıkabilir mi? Sorunlu bir abi ve baskıcı bir anne baba. Çağla aşkına kavuşabilecek mi yoksa uzaktan mı izlemek zorunda kalıcak?Şartlar onları birbirine yaklaştı...