Sabah annemin ısrarları üzerine kahvaltı yaptım.Sonunda kahvaltı yapıp evden çıkabilecektim.
Kahvaltı ettikten sonra formamı giyip saçlarımı at kuyruğu yaptım.O sırada annem odama girdi.
Saçımı tel tokalarla düzeltirken beni izledi.
" Ne oldu?"
" Bişey yok her zaman bişey olmak zorunda değil. "
"Tamam anne ya soranda kabahat."
" Şu kurdeleyi saçına taksana." dedi.
Anaokulunda taktığım kurdeleyi gösteriyordu.
" Anne farkındaysan iki ay sonra on sekiz yaşında olucam."
" O zaman çocukluk yapmada ders çalış. Bu sene üniversite sınavına gireceksin."
Biliyordum yine bir şey olduğunu.Ders ders başımın etini yiyip duruyorlardı.Hayır etim bitince neremi yiyecekler merak ediyorum.
Trip atarak evden çıktım.Otobüsü kaçırmak üzereyken deli gibi bağırıp durdurmayı başardım.
Yavaşça yürüyerek otobüse gittim.Adam kaplumbağa gibi geldiğimi farkettiki otobüsü geriye doğru ilerletti.
Parayı uzatıp bir yere oturduğumda çocuğun da yani Mertinde burda olduğunu farkettim.
Birde otobüstekilerin dedikodumu yapması vardı.Ben burdayım aloooo.
Biri terbiyesiz hem otobüsü durduruyor hemde şoförün gelmesini bekliyor , biri manyak mı ne deli gibi bağırıyor,biride böyle güçlü ses kimsede bulunmaz diyordu.
İnsanların işi gücü yok herkesi eleştiriyordu.Biri penguen vücutlu biri keman yayı gibi incecik biri boya kutusundan çıkmış gibiydi ama ben sesli söylüyormuydum.
Anlayış diye birşey yoktu.Şu hayatta ben insanım diyen birinin ağzına boru sokup kıçından çıkarmak istiyordum ama yemiyordu.
Kendimin de insan olduğunu unutarak saydırdımda saydırdım.Mertin düğmeye bastığını farkedince durdum ve bende ayağa kalktım.
Mert indi.Tam ben inecekken boyu uzun ama beyni bitki tohumu kadar olan çocuk önüme geçti.
Ben ne güzel kokusunu içime çeke çeke inecektim.Yani çekmiycektim de koklamış olucaktım yada onun gibi bişey.
Bazen acaba başka ülkeden mi geldim diye düşünmeden edemiyorum.Türkçe gıtı gibi bişey oldum herhalde.
" Çağlaaaa!!"
Bu Sinemdi.Niye bağırıyorsa çocuk var zaten önümde.Koşarak yanına gittim.
" Ne bağırıyon kızım çocuk duyacak."
" Bende duysun diye bağırdım. "
"Duysa nolcak benimi araştırcak."
" Belli mi olur?"
" Şaçmalama lütfen."
"Saç malanmaz tara..."
"Bir sen eksiktin zaten bunu demeyen." deyip sınıfa giresiye kadar kızı sürükledim.
Sena ve Çiğdem sıralarına oturmuş birşey konuşuyorlardı.Bunun kozmetik ürünü olduğunun iddiasına girebilirim.
Ve doğru tahmin.Benim müneccim sınavlarına girmem lazım.
" Sinemin esprilerini duymak isteyen?"diye sorunca ikiside telefonlarıyla oynamaya başladı.
Sinem oflaya puflaya sıraya oturdu. Bende dolaptan kitaplarımı alınca yanına oturdum.Zil çalar çalmazda hoca sınıfa girdi.
En sevdiğim ders İngilizce olunca kimse dikkatimi dağıtamazdı.Bu yüzden Sinemin sıkılınca beni dürtüp durması beni etkilemiyordu.
Tarih dışında bütün dersler zevkliydi.Okul bitiminde kızlarla konuşurken otobüsü unuttum.
Çantamı aldığım gibi koşmaya başladım.Arkamdan 'Nereye?"diye bağırıyorlardı.
" Otobüse yetişmem lazıım." diye cevapladım.
Duyup duymamak onlara kalmıştı.Bu hızla kimseye çarpmasamda olmazdı zaten.Çocuktan hızlıca özür diledim.
Ama o sadece bana bakıyordu.Yanından ayrıldım ve otobüs durağına koşmaya başladım.
Hâlâ bana baktığını hissetsemde takmayarak hızımı arttırdım.Neyse ki durağa ulaştığımda otobüs daha yeni geliyordu.
Rahat bir nefes alarak koltuğun birine kendimi attım.
Eve geldiğimde abim koltuğa oturmuş televizyon izliyordu.Bu an tarihe geçecek kadar önemli bir andı.
Sessizce odama çıktım. Atölyemde boyaması yarım kalan resmimi tamamladım.Annem çağırdığında ise yemek yemeyecek kadar yorulmuştum.
Odama gittim ve iki gün sonra ilk defa geceliklerimi giyerek uyudum.
Aklınıza takılan yerler olursa bana sorabilirsiniz.Eğer önerileriniz varsa söyleyin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Otobüs Aşkı
Teen Fictionİnsan tanımadığı birine aşık olabilir mi? Hemde delicesine.Peki ailevi sorunlarıyla başa çıkabilir mi? Sorunlu bir abi ve baskıcı bir anne baba. Çağla aşkına kavuşabilecek mi yoksa uzaktan mı izlemek zorunda kalıcak?Şartlar onları birbirine yaklaştı...