Yemek odasına girdiğimde yine herkesin oturmuş olduğunu gördüm. Bana sadece Yoongi Bey'in sağ tarafını bırakmışlardı. Diğer yanında ise annesi oturuyordu.
Derin bir nefes alarak sandalyemi çekip, oturduğum sırada Yoongi Bey, sandalyesini annesine doğru yaklaştırdı. Ne olmuştu ki birdenbire? Anlam veremiyordum.
Kaşlarımı çattığım sırada, önüme gelen yemek tabağına tam uzanacakken Woojin, ta masanın ucundan kalkarak, tabağımı getirdi. Yoongi Bey ise sadece derin bir nefes aldı.
Yaklaşık on dakikadır masada sadece çatal bıçak sesleri yankılanıyordu. Taehyung ve Ga Eum dahil, herkes vardı. Bense şu an sadece Yoongi Bey'in neden böyle değiştiğini anlamaya çalışıyordum.
Tam peçeteye uzanacağım sırada, gömleğimin kenarına çatal takıldı ve büyük gürültüyle Yoongi Bey'in yanına düştü. Belki verir diye düşünüp, bekledim fakat o sadece ağzına götürmekte olduğu çatalını biraz durdu fakat, lokmasını yine de ağzına götürdü.
Sinirle çatalımı alıp, masadakilerden özür dileyerek mutfağa doğru ilerledim. Hışımla çatalı tezgaha fırlattım.
Çekmecelerden çatal arıyordum fakat, sinirin de vermiş olduğu sabırsızlıkla bir türlü bulamıyordum. En sonunda bulaşık makinesinin içine bakmak aklıma geldiğinde kaşıklığa uzanacağım sırada bir an boşluğuma gelip bıçağa çarptım.
Gelen sızlamayla elimi hızla çektim. Sıyırmıştı ama yine de çok acıyordu. Dolapları karıştırıp, elime bastıracak bir şey aradığım sırada içeriye Yoongi Bey girdi.
"Ne yapıyorsun sen burada?" Yüzüme değil, sadece elime bakıyordu. "Bir de elini mi kestin?" Endişeyle sorduğunda bir umut gelip, elimi tutup saracak sanmıştım ama o sadece kafasını sağa sola sallayıp, mutfaktan çıktı.
Boğazım yanıyordu ve şu an hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyordum.
Yoongi Bey, elindeki ilk yardım çantasıyla döndüğünde, yüzümde aptal bir sırıtış belirmişti. Tam onaelimi uzatacakken, çantayı tezgaha koyup, gitmişti.
Göz yaşlarım usulca yanağımdan süzülürken elimi çantaya attım ve içinden yara bandı çıkardım. Yara bandını gelişigüzel elime yapıştırdıktan sonra, lavaboya gidip elimi yıkadım.
Yara bandını yapıştırmış olmama rağmen yaram, su ile temas edince acımıştı. Ama şu an kalbim daha çok acıyordu.
Ne ara onun hareketlerini önemser olmuştum? Ne ara onun her hareketi kalbimde bir tekleme yaratır olmuştu? Neden böyle bitmiş hissediyordum?
Elimi kurulayıp, yemek odasına ilerledim. Herkes yemeğini bitirmişti ve Ga Eum sofrayı topluyordu. Yoongi Bey ise elime bakıyordu.
Şu an içimde birikmiş sinirle yanına gidip, bağıra bağıra ne olduğunu sormak istiyordum.
Yine diyeceklerimi içime atarak yerime oturduğumda, Bayan Min elindeki tepsiyle içeri girdi.
Bay Min de gelip, Yoongi Bey ve beni kaldırıp, ortaya götürdü ve Bayan Min'in yanına geçti. Bay ve Bayan Lee de yanlarına geçince herkes alkışlama başladı.
Bense şu an bana soğuk duran biriyle nişanlanıyordum ve bunu sırf sevdiklerim için yapıyordum.
Yüzükler sonunda kesildiğinde, Yoongi Bey, yine yüzüme bakmadan yemek odasından çıktı.
Ben de herkese mutlu bir profil çizmek için zorla gülümseyip, herkese sarıldım. Tam ben de salona geçecekken Bayan Min beni durdurdu.
"Joohyun, kızım biraz gelir misin?" Yüzünde mahcup ve düşünceli bir ifade vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Nook Street (✔)
FanfictionYaşadığı olaylardan dolayı erkeklerden çekinen Bae Joohyun'un narin ve kırılgan bir kalbi vardı. Min Yoongi'nin ise geçmişinde yaşadıklarından dolayı sahip olduğu, onu sert ve acımasız yapan bir sendromu. "Sana yaşattıklarım için özür dilerim, Joohy...