Bölüm 31

4K 329 243
                                    

Medya, Hyunamız. ^.^

Bu bölümü yazarken hep Airplane'i dinledim ve sizin de bölümle birlikte okumanızı tavsiye ederim. ^.^

Üst üste duran ellerimize, Daniel'in bana olan yakınlığına baktıktan sonra, derince yutkunup, kafasını hafifçe yukarı kaldırdı.

Ben, şu an, Yoongi ve Hyuna'nın neden aynı odadan çıktığının merakıyla hala elimi çekmemiştim.

Yoongi, tekrar gözlerini bana diktiğinde, çevreleri kızarmıştı. Bu da krize gireceğinin bir habercisiydi. 

Aklıma dank eden gerçeklikle elimi hızla çekip,kapıdan çıktım, Daniel de arkamdan gelip, kapıyı çekti.

Yoongi ise burnundan nefes alarak, elini Hyuna'nın beline koydu.

Bu görüntü beni öyle derinden yaralamıştı ki, Yoongi ile tanıştığımdan bu yana kadar olan acıların toplamı, bu acını yarısı bile etmezdi. Öyle ki, kalbimi kör bir bıçakla deşmeye çalışıyorlarmış gibi hissettiriyordu.

Sonra bize doğru gelmeye başladılar. O sırada Hyuna'nın ağzından küçük bir inilti kaçtı ve Yoongi'den biraz uzaklaştı. Ve yüzümüze bile bakmadan yanımızdan geçip, merdivenlere yöneldiler. 

"Haydi, gel. Yemeği kaçıracağız." Daniel, onları takip edip, merdivenlerden inerken, ben düşmüş moralim ve asılan yüzüm ile az önceki görüntüleri aklımdan silmeye çalışıyordum. Bana hakaret edip, odadan kovarken, Hyuna ile aynı odadan çıkıp, yetmezmiş gibi eilni beline koyuyordu.

Ben de merdivenleri yarılamışken, onları şirketten çıkarken gördüm. Gözüme hucüm eden yaşlardan önümü göremezken, tırabzanlara tutundum.

Daniel, yüzündeki üzgün ifadeyle elindeki mendili uzattı. Başımla reddettikten sonra yüzüme zorla bir gülümseme yerleştirip, merdivenlerden inmeye başladım.

Açık büfe gibi bir yerden sadece bir meyve suyu aldıktan sonra, bulduğum boş bir masaya geçip, oturdum ve Daniel'in gelmesini bekledim. İştahım kaçmıştı.

Geri dönerken, yemeklere bakıp sırıtıyordu fakat, beni görünce adımları aniden durup, yüzündeki gülümseme silindi.

"E sen bir şey almamışsın?" Masaya tabağını koyup, sorar şekilde sordu.

"Ben bir şey yemeyeceğim." Kafamı sağa sola sallayıp, meyve suyuma uzanıp, paketini açtım.

O da bir 'peki' geveleyip, oturarak yemek yemeye başlamıştı.

Ben de yine bu gün zamanımın çoğunda yaptığımm gibi, yine düşünmeye başladım. Yoongi'nin neden böyle olduğunu.

Hastalıktan olabilir miydi acaba? İçimden bir his o yüzden olduğunu söylüyordu.

Yarın psikiyatrisi ile bulaşacaktım zaten. Oradan öğrenebilirdim. Telefonumu elime alıp, Seul Psikiyatrsi'ni araştırdım. Şirkete yakındı.

Sıkıcı ve ıstırap gibi geçen on dakikanın sonunda Daniel yemeğini bitirmişti. Sonra ağzını temizleyip, sandalyesine yaslandı.

"Şirketi gezdin mi?" Sorduğu soruyla afalladım. İlk gelişimde odadan bile doğru düzgün çıkamamıştım.

"Hayır, gezemedim." Gezmesem de olurdu. Benim zaten bir işim vardı ve buraya neden geldiğimi ben bile bilmiyordum.

"Peki, kalk da ben sana gezdireyim." Sandalyesinden kalktığında, ben de mecburen kalktım. Zaman geçsin, yeterdi.

O sırada arkadan Hyuna'nın yüzü düşmüş bir şekilde şirkete girdiğini gördüm.

The Nook Street (✔)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin