Klasörde aşağı indikçe daha çok şaşırıyordum. Bilgisayarın faresinden elimi çekip, iki elimle ağzımı kapattım. Şu an haddinden fazla titriyordum çünkü yine o anılar aklıma gelmişti.
Masaya tabağı koyarken, elime saplanan çatalla yeni sildiğim gözlerim tekrar dolmaya başladı.
"Bugün yemek yemek yok. Git, zıbar." Aralarından uzun olanı batırdığı çatalını bana doğru uzatırken, umursamaz bir tavırla konuşmuştu.
Tam çatalı alacakken, bu sefer de elimin içine sapladığı çatalla direncimi kaybedecek seviyeye gelmiştim. Ama sesimi çıkarmamalıydım, yoksa yine bana büyük işkenceler yaparlardı.
Ağzımdan kaçan küçük hıçkırıkla sapladığı yeri deşmeye başladı. Ardından elimde kalan çatalla birlikte beni ittirdi.
Diğerleri ise sadece kahkaha atıyorlardı.
Duyduğum çığlıkla aklıma gelen anılarım dağıldı.
Hıçkıra hıçkıra ağlarken, masadan destek almaya çalıştım. Biraz sakinleştikten sonra duyduğum başka bir kalın sesle, klasörleri kapatıp, kapıya doğru ilerledim.
Yüzümü sildikten sonra, kapıyı açıp, çıktım.
Chanyeol, Hyuna denen kızın yanağını öpmeye çalışırken, Yoongi Bey de onları ayırmaya çalışıyordu fakat, ikisi de Chanyeol'un cüssesi yüzünden bir şey yapamıyordu. Herkes o tarafa doğru bakarken, kimseye görünmeden lavaboya gitmeyi düşündüm ama lavabonun yerini bilmiyordum.
Etrafa gözlerimi gezdirdiğim sırada kapısında Daniel'i 'Muhasebe' yazan bir odadan çıkarken ve bana gülümserken gördüm. Gözlerimi kaçırarak yanına doğru ilerlemeye başladım. Şu an, tek ona güvenebilirdim.
"Acaba, bana lavaboyu gösterebilir misiniz?" Yere bakarak sorduğumda neşeyle bağırdı.
"Evet!" Yoongi Bey dahil, tüm çalışanlar buraya baktığında dirseğimle beni götürmesi için dürterken, saygıyla eğildim.
Biraz geç anlasa da o önden, ben arkadan ilerlemeye başladık. Bir kaç kere konuşmaya çalışmıştı fakat, ben konuşmadığımdan susmuştu.
Kadınlar tuvaletinin önüne geldiğimizde teşekkür ederek, içeri girdim.
Ağladığım için, gözlerim ve dudaklarım şişmişti. Elimi yüzümü yıkadım ve kurulayarak, dışarı çıktım.
Daniel, hala burada bekliyordu.
"Beklediğimden kısa sürdü." Genişçe gülerek konuştuğunda, neden hala gitmediğini düşünüyordum. Markettekinin aksine çok daha olgun davranıyordu. Zaten şu aralar markette de yoktu.
Hafifçe tebessüm ettiğimde, tam ilerlemeye başlamıştım ki, konuşarak beni durdurdu.
"Joohyun, seninle konuşmam gereken şeyler var. Daha doğrusu anlatmak istediğim şeyler var. Önemli." Ciddi bir ifadeyle konuştuğunda, merak etmeye başlamıştım ama Yoongi Bey, beni üst katta Daniel ile konuşurken görmüştü ve Chanyeol yüzünden her hangi bir müdahalede bulunmamıştı.
"Lütfen, lütfen." Israr ederek, kolumu tutmaya çalıştığında hızla kolumu çektim. Kafamla onayladığımda zaferle konuştu. Sesinden, eğlendiği çok belli oluyordu.
"O zaman kantine gidelim." Derin bir nefes alarak, bunu da kafamla onayladığımda onu takip etmeye başladım.
Köşeden bir masaya geçtik.
"Bir şey içer misin?" Kibarca sorup, ellerini masanın üstünde birleştirmişti. Tebessüm ederek kafamı sağa sola salladığımda sırtını dikleştirerek boğazını temizledi. Nedense onunla konuşmak istemiyordum.
"O market, aslında babaannemin. O mahalleyi nedense çok seviyor. Ben de öylesine çalışıyordum. Üç gün önce bu şirkette işe alınınca da orayı bırakmak zorunda kaldım. Belki merak etmişsindir." Anlatacağı şey, bu muydu yani?
"Peki, sana kolay gelsin." Sandalyeden kalktığım sırada yine konuştu.
"Joohyun, teşekkür ederim." Ne için teşekkür ettiğini her ne kadar merak etsem de, yine kafamı salladım ve merdivenlere doğru yol aldım.
Üst kattan gelen Chanyeol'u görünce, adımlarımı durdurup, onun gelmesini bekledim. Beni görünce yönünü değiştirip, geldiği yöne doğu gitmeye başladı.
"Chanyeol! Gel buraya." Bağırmamla adımlarını durdurup, geri geri geldi ve basamakların başında durdu.
Basamakları çıkıp, yanına vardığımda ellerimi belime koydum.
"Daha yeni ne yaptın sen?"
"Ne yapacağım? Canım arkadaşımın yeni iş yerini görmeye geldim. Sonra manyağın teki beni durdurup, taciz etmeye kalkıştı." Çenesiyle köşedeki masasında bilgisayarda bir şeyler yapan Hyuna'yı gösterdi.
"İnanmamı beklemiyorsun herhalde?" Ben, hafiften sırıtmaya başlayınca benden cesaretle harareti bir şekilde konuşmaya başladı.
"Çok güzel kız ama ya. Merdivenlerden çıkıyordum işte, birden onu masasında çalışırken gördüm ve parıldamaya başladı. Neyse, ben, sen işten çıkana kadar şirkette dolanayım." Koluma vurduktan sonra konuşmama fırsat vermeden hızla merdivenleri inmeye başladı.
Şirketi uçurmasa iyiydi.
Yoongi Bey'in odasının önüne geldiğimde üstümü başımı düzeltip, boğazımı temizledim ve kapıyı çaldım.
'Gir' denildiğini duyduğumda, içeri girdim. Yoongi Bey, masasına oturmuş, bayık ama sinirli bir şekilde bakıyordu ve ellerindeki bandajlar açılmış, daha çok kanamıştı. Öyle ki, kolları bile kan olmuştu.
Ona baktığımda istifini bozmadı ve sadece derin bir nefes aldı.
"Kapıyı kilitle." Gözlerimi kırpıştırarak ne dediğini idrak etmeye çalıştım.
Hızla oturduğu yerden kalktı ve bana doğru gelmeye başladı.
Beni kenara ittikten sonra kapıyı kilitledi.
"Ne b*k yedin o adamla?!" Kapıya vurarak bağırdı ve kırmızılaşmış gözlerini bana çevirdi.
"Lavabonun yeri-"
"Başlatma lavabona! Beni de çağırabilirdin? Haydi onu da geçtim, başka çalışan da mı yoktu, o gerzek şart mıydı?!"
"H-herkes meşguldü..." Ellerime bakarak konuştuğumda ellerini saçlarına götürdükten sonra çekiştirip, dağıttı.
"Ha bir tek, o geri zekalı boştu yani? Bunun da onu kovmam için bir neden olduğunu biliyorsundur umarım?" Bir kahkaha patlattıktan sonra bağırıp, duvara yumruk attı.
"Ne yaptın onunla lavaboda? Doğru söyle!"
"S-siz ne diyorsunuz?" Yaptığı imayla gözlerim genişçe açıldı.
"Sen anladın bence Joohyun. Seni nereden tanıyor, kim bilir? Görür görmez tanıdı bir de, hah! Lan bir de birlikte lavaboya gidip, oynaştınız mı?!"
"Y-Yoongi Bey, bakın, kırıcı oluyorsunuz."
"Ne yaptınız orada, doğru söyle!" Yakalarımdan tutup, hışımla beni kendine doğru çekti.
"Yeter artık. Size açıklamak zorunda değilim." Cümlemi bitirir bitirmez, dudaklarıyla dudaklarımı örttü.
Merhaba, arkadaşlar! Bölüm sonunu yazarken, acayip utandım ^.^ Ama bugün hiç öpüşmediklerini hatırladım, o yüzden yaptım yoksa ohooo unuturdum bile.^.^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Nook Street (✔)
Fiksi PenggemarYaşadığı olaylardan dolayı erkeklerden çekinen Bae Joohyun'un narin ve kırılgan bir kalbi vardı. Min Yoongi'nin ise geçmişinde yaşadıklarından dolayı sahip olduğu, onu sert ve acımasız yapan bir sendromu. "Sana yaşattıklarım için özür dilerim, Joohy...