İşten yine son zamanlarda yanımdan eksik etmediğim şemsiyemi alarak ayrıldım. Bugün yoksul ailelerden biriyle dersim vardı. Neyse ki evine gittiğim çocuk zeki olduğundan çabuk öğreniyordu ve ders erken bitiyordu . Yani buradan sonra gidip, bir de Seungwoo ile ders çalışabilir ve telefonumu geri alabilirdim.
Karşıdan karşıya geçerken Yoongi Bey aklıma geldi. Acaba şimdi beni izletiyor mudur?
Duyduğum korna sesiyle daldığım hülyalardan çıktım. Ne oluyordu bana böyle? Bu gün de servisleri götürürken, tepsinin bir kulpunu bırakıp önüme gelen saçlarımı düzeltmiştim ve büyük bir kazaya sebep olup, Bayan Kim'den bir ton azar istemiştim. Hızla koşup, caddenin öbür tarafına geçtim. Yeni fark ediyordum da, saçlarım çok uzamıştı. Ama annem uzun saçı çok severdi ve kesmemi pek istemezdi ki ben de saçlarımı kestirmeye kıyamazdım.
Yoongi Bey ile yaptığım saç konuşması aklıma gelmişti ama hemen o son zamanlarda Bayan Kim'in onunla ilgili söylediği aşkla ilgili cümlelerin doğurduğu saçma düşüncelere yaptığım gibi kafamdan kovdum. Dengemi bozmuştu sapık.
Bizim sokaktan daha dökük olan sokaklara girerken bir an önce bugünün bitmesini istiyordum artık. Telefonumu almak ve yatağa girerek güzel ve huzurlu bir uyku çekmek.
Tek katlı mavi evin tahta bahçe kapısını açarken sokağın başında bir yerlerden tanıdık gelen bir araba çarptı gözüme. Uzakta olduğu için pek ayırt edemediğimden bu konu üzerinde fazla durmayarak evin kapısını tıklattım.
-
Kapıyı öğrencimin annesi açmıştı ve yağmur yağdığından hızla beni içeri davet etmişti. Girdiğimde kızının teyzesinde kaldığını söylemişti ve artık derse gelmeye gerek kalmadığını, teyzesinin yanında okumaya başlayacağını söylemişti. Ben de zaman kaybetmemek adına bir şeyler yeme teklifini geri çevirerek dışarı çıkmıştım.
Şu an bu mahalleden bir taksi geçmesini bekliyordum. Saate baktığımda öğlen iki buçuk olduğunu gördüm.
Biraz daha ilerledikten sonra bir taksi gördüm ve işaret ettim. Bayan Min'den, Taehyung'ın beni eve bırakmasını rica edecektim artık. Hem orada otobüs durağı yoktu hem de çok para gidiyordu. Taksi durduğunda binip, adresi vererek sırtımı dikleştirdim.
Evlerini önüne yaklaştığımızda çantamdaki aynayı çıkarıp, yüzüme baktım ve üstüme başıma çeki düzen verdim.
Taksi evin önünde durduğunda ücreti ödeyip, dışarı çıktım. Yine Taehyung yoktu.
Bahçe kapısını geçip, evin kapısını tıklayıp beklemeye başladım. Kapıyı Ga Eum açtı.
Kardeşinin durumunu sorduğumda önemli bir şeyinin olmadığını söyleyip, kocaman gülümsemişti.
"Bayan Min sizi içeride bekliyor, önemli bir şey konuşması gerekiyormuş." Ciddi bir tavırla konuştuğunda ister istemez gerilmiştim ve direk salona girecekken Ga Eum bir daha beni durdurdu.
"Efendim, montunuzu ve şemsiyenizi alayım." Ben de kafamla onaylayarak ona verip, teşekkür ettim.
"İyi günler, Bayan Min." İçeri girdiğimde başımla selam verdim.
"Ah, iyi günler, kızım. Gel, gel. Bir şeyler içer misin?" Sevecen bir tavırla sorduğunda ruh hali değişmeden direk konuya girmesini istemiştim. Sonuçta Yoongi Bey'in annesiydi. Ne olur, ne olmazdı.
"Hayır, efendim. Teşekkürler." Sadede gelmesi için ona baktığımda anlamış olacak ki yüz ifadesini ciddileştirip, derin bir nefes aldı.
"Bundan sonra Seungwoo'ya bu evde ders vermeyeceksin." Yüzünde istediğini almış gibi bir sırııtş mı vardı, bana mı öyle geliyordu?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Nook Street (✔)
FanficYaşadığı olaylardan dolayı erkeklerden çekinen Bae Joohyun'un narin ve kırılgan bir kalbi vardı. Min Yoongi'nin ise geçmişinde yaşadıklarından dolayı sahip olduğu, onu sert ve acımasız yapan bir sendromu. "Sana yaşattıklarım için özür dilerim, Joohy...