"Hem belki, bilmek istersin. Annem, seninle tanışmasının üstünden çok geçmemesine rağmen, seni öz kızı kadar sevdiğini söylemişti. Orada olamayacaksan annemin ne kadar üzüleceğini düşün. Tabii anlaşmaları fes etmenin ne kadara mâl olacağını da." Ardından geldiği köşeyi hızla geri döndü.
Ben daha yapıştığım duvarda nelere olduğunu anlamlandırmaya çalışıyordum. Bayan Min, beni kızı olarak mı görüyordu? Aniden içimde bir yerlerde kalan anneme duyduğum özlem duygusu, o saklandığı yerden çıkarak, tüm vücuduma yayıldı.
Dolan gözlerimi havaya kaldırdım, o sırada bir arabanın tekerleri bağıra bağıra önümden geçti. Geçerken de hızla bir iki kez korna çaldı. Tanrım! Ben hala burada yalı kazığı gibi dikiliyordum. Ondan etkilenmeye başladığımı düşünebilirdi.
Kendimi toparladım. O kutlamaya gidecek ve Min Yoongi'ye bu yaptıklarını ödetecektim.
-
Kapını önünde araba kornasının çalmasıyla önümde duran deodorant şişelerini telaştan devirmiştim. Tanrım, şu küpemi takamıyordum. Hayır, büyük bir şey de değildi ki!
Camdan kafamı çıkardım. "Tamam, geldim, geldim. Ne acele ettiriyorsun?"
"Daha ilk günden dediğim süslü lafını sonuna kadar hak ediyormuşsun." Camın altından bağırıyordu. Mahallede dedikodu çıkmazsa iyiydi. Bir de takım elbise giymişti. Evlenmeye gideceğimi düşünüdürtecekti mahalleye. Gerçi bir nevi öyleydi de.
Namyoung, elime çantamı tutuşturup, kapının önüne itti. Ben de ayakkabılarım apartmanda tok ses çıkarırken, aşağı indim.
Taehyung beni görünce ıslık çaldı. "Mükemmel olmuşsun." Ettiği iltifatla yanaklarım ısınmaya başladı.
"Teşekkür ederim." Arabaya giderken, Taehyung'ın telefonu çaldı.
"Efendim Yoongi Bey?.. Evet, aldım... Gayet de güzel olmuş...- telefonu kulağından çekip, yüzünü buruşturdu sanırım Yoongi Bey bağırıyordu ama tam olarak ne dediğini anlamıyordum.- A-ah ne yavşaması... tch tch tch... Ah tamam, tamam."
"Kudurdu yine." Telefonu kapattıktan sonra kendi kendine söylenmişti. İşte bu yüzden bana çok doğal geliyordu. Ağzına geleni korkmadan söylediği için.
Arabadaki işkence yolculuğu Taehyung'un beni zorla yolcu koltuğuna oturtması ve susmak bilmemesiyle geçmişti. Rahat olduğunu daha ilk gördüğümde fark etmiştim ve onunla fazla konuşmamak, koyduğum sınırların yerinde kalmasını sağlayacaktı.
Yoongi Bey'in evinin önüne geldiğimde, ki evleneceğini söylediği için tüm misafirleri evine davet etmişti ve bunu buraya gelirken öğrenmiştim, iç çekip eteğimi düzelttim. SADE ve DİKKAT ÇEKMEYEN bir elbise giymiştim. Sırf, kutlamada zor anlar yaşamayayım diye.
İçeri girdiğimde Bayan Min ve ilk defa gördüğüm eşi, gelen misafirleri ağırlıyordu. Ga Eum da mont ve çantaları alıyordu. Bayan Min'in ve eşinin yanına gidip, eğilerek selam verdim.
"Buraya gelerek beni çok mutlu ettin kızım. Tekrar teşekkür ederim. Bak bu da eşim, Hwansoo."
"Tanıştığıma memnun oldum, efendim." Tekrar başımla selam verdim.
"Ah, Wonsuk senden bahsetmişti ama bu kadar güzel olduğundan bahsetmemişti." Yine yanaklarımı sıcak basmıştı.
"Montunuzu alayım, efendim." Ga Eum, yüzündeki gülümsemeyle geldi. Montumu ve içinden telefonumu çıkararak çantamı uzatıp, teşekkür ettim.
"Ah, bir de Yoongi Bey sizi çağırıyor." Eliyle salonun köşesinde, buraya bakan Yoongi Bey'i gösterdi. Kafamla onaylayıp, o tarafa doğru yürüdüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Nook Street (✔)
أدب الهواةYaşadığı olaylardan dolayı erkeklerden çekinen Bae Joohyun'un narin ve kırılgan bir kalbi vardı. Min Yoongi'nin ise geçmişinde yaşadıklarından dolayı sahip olduğu, onu sert ve acımasız yapan bir sendromu. "Sana yaşattıklarım için özür dilerim, Joohy...