Genç Kız Edebiyatında #1 06.10.2018
Nisa yirmi bir yaşında kendi hâlinde bir genç kızdır. Ailesinin baskısıyla yirmi sekiz yaşındaki Ufuk Ersoy'la evlendirildikten sonra ikisinin de hayatı tamamen değişecektir.
Ufuk bir türlü Nisa'yı kabul etmek ist...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Nisa Ersoy;
Mutluluk... Uzun zamandır kendimi hiç bu kadar mutlu ve huzurlu hissetmemiştim.
Ne zaman yüzümde bir gülümseme belirse hemen kalbimde bir burukluk oluşuyordu. Kırık gülümsemelerimin ardında kırgın bir kalp gizliydi.
Ufuk'u sevmek acıyı sevmek gibiydi. Acı dışında hiçbir şey hissedemez olmuştum çoğu zaman fakat yaşadığımız kısa süreli mutluluklar bile bana yeterdi. O yanımda olduktan sonra acı çekmeye bile razıydım. Tek istediğim şey bana gerçekten güvendiğini ve beni sevdiğini bilmekti.
Onu seviyordum. Kalbimi kırsa da, bana inanmasa, bana güvenmese de onu hep sevmiştim. Onu terk etmiştim ve aslında ondan ayrı geçirdiğim dört yılda yalnızca onu değil, kendimi de cezalandırmıştım.
Ama artık mutlu olmak istiyordum. İkimiz de çok acı çekmiştik ve mutlu olmayı hakediyorduk.
''Nisa...'' Ufuk'un bana seslenmesiyle bakışlarımı dışarıdan ayırıp ona baktım.
Dün geceyi Ufuk'la birlikte geçirmiştim ve sabah uyandığımızda kafeye gelmiştik.
Abim dün Selen'deydim sanıyordu ve ona yalan söylemek istemiyordum. Ufuk'u affetmişim ve bunu abime söylemem gerekiyordu.
''Efendim.'' dediğimde Ufuk elindeki kahveyi bana uzattığında gülümseyerek elinden bardağı aldım.
''Ben şimdi şirkete geçiyorum. Ama istersen abinle konuşurken yanında olabilirim?'' diye sorduğunda kafamı sağa sola salladım.
''Gerek yok sen işlerinle ilgilen. Ben kendim hallederim.'' dediğimde Ufuk alnıma minik bir buse kondurduğunda ''Abinle konuştuktan sonra bana haber ver.'' dediği zaman kafamı tamam anlamında aşağı yukarı salladım.
Ufuk gittikten sonra kafe işlerini şu sıralar boşladığım için tüm gün kafedeki işlerle ilgilenmiştim. İşlerle ilgilenirken abime Ufuk'la barıştığımı nasıl söyleyeceğimi düşünüp durmuştum.
Abim zaten Ufuk'u affedeceğimi biliyordu ama şimdi artık onunla barıştığımı ve onunla yaşamaya başlayacağımı abime nasıl söyleyecektim ki?
Oflayarak Ece'ye baktığımda ''Orhan neden bugün işe gelmedi?'' diye sordum.
''Şey çok hasta ve ateşi varmış o yüzden gelemedi.'' dedi Ece endişe dolu bir ses tonuyla. O kadar dalgındım ki Orhan'ı sormayı daha yeni akıl edebilmiştim.
''Orhan yalnız yaşamıyor mu?'' diye sorduğumda Ece kafasını evet anlamında aşağı yukarı salladığı zaman ''Peki kim ilgilenecek onunla?''