Genç Kız Edebiyatında #1 06.10.2018
Nisa yirmi bir yaşında kendi hâlinde bir genç kızdır. Ailesinin baskısıyla yirmi sekiz yaşındaki Ufuk Ersoy'la evlendirildikten sonra ikisinin de hayatı tamamen değişecektir.
Ufuk bir türlü Nisa'yı kabul etmek ist...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Nisa Ersoy;
Yatakta bağdaş kurmuş boş gözlerle halıyı izliyordum. Bir haftadır ne yemek yiyor ne de biriyle sohbet ediyordum. Hiçbir şey yapmak gelmiyordu içimden.
Üzgündüm ve üzgün olduğum kadar da yorgundum. Ne zaman bir şeylerin yolunda gittiğini düşünmeye başlasam hep daha da çok üzülüyordum.
Bebeklerimi hiç beklemediğim bir anda hiçbir neden olmaksızın aniden kaybetmiştim. Onları bu kadar çok isterken bir anda içimdeki varlıklarının yok olduğunu hissetmek canımı yakıyordu.
Onların yokluklarını hissettiğim ilk an içimdeki boşluğun tarifi imkânsızdı. Sanki o boşluk bir kara delik misali tüm sevincimi, mutluluğumu çekip almıştı benden. Tüm yaşama sevincimi sonuna kadar sömürüp, arkasında sadece acılarımı ve hayal kırıklıklarımı bırakmıştı.
Hissettiğim acı o kadar büyük ve dayanılmazdı ki, her nefes alışımda keskin dikenler saplanıyordu ruhuma. Bir yapboz misali ruhumun parçaları saçılmıştı etrafa. Bir araya getiremiyordum ruhumu çünkü en önemli parçaları eksilmiş ve kaybolmuştu.
Bu nasıl bir acıydı böyle? Bir insanın ruhu böyle bir acıya nasıl dayanabilirdi?
Bebeklerimi kaybettiğim gün benim de bir parçam kaybolmuştu onlarla birlikte. İçimdeki karmaşaya rağmen dışımdan yaptığım tek şey ifadesiz bir şekilde durmak ve susmaktı.
Elim sürekli karnıma gidiyordu ve onların hâlâ benimle olduklarına inandırmaya çalışıyordu zihnim beni. Ufuk'un da benim kadar üzgün olduğunun farkındaydım ama yine de onunla konuşacak kadar güçlü hissetmiyordum kendimi.
Annem elinde tepsiyle odama girdiğinde bakışlarımı halıdan ayırıp anneme baktım.
"Hadi bir şeyler ye kızım." diyerek yanıma oturduğunda kafamı hayır anlamında sağa sola salladım.
"İstemiyorum."
"Böyle yapma kızım bak Ufuk oğlum da çok üzgün sizin şimdi birbirinize destek olmanız gerek."
"Bu acı çok fazla..." diye mırıldandım gözlerim buğulanırken "Nefes alamıyorum."
Annem bir şeyler söylemek için dudaklarını araladığında Ufuk içeri girdiği zaman susmayı ve dışarı çıkmayı tercih etmişti. Ufuk içeri girip yanıma geldiğinde yutkunarak bakışlarımı kaçırdım ondan. Kendimi ona karşı suçlu hissediyordum.
Tepsiyi eline alarak yanıma oturduğunda "Bir şeyler yemen gerek." dediğinde ona baktım.