53.Final

35.2K 1.2K 131
                                    

Pera - Her Şeyim

Uzun zamandır beklediğinizi biliyorum. İnanın devam etmek için çok denedim ama hiçbir türlü devam edemedim. Yazdığım hiçbir bölüm içime sinmedi bu yüzden Final yapmaya karar verdim. Onları yarım bırakamazdım. Bir sonu hak ediyoruz.

Son bir kez satır aralarına yorumlar yazmanızı istiyorum. Bu yolculukta yanımda olduğunuz için teşekkür ederim.

Sizi seviyorum❤

Sizi seviyorum❤

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Nisa Ersoy;

Ufuk uyurken gülümseyerek onu izliyordum. Gözlerim yüzünün her hattını ezberlemek istermişçesine yüzünde dolanıyordu. Zevahirini zihnime kazıyordum.

Onu ilk gördüğüm zaman ondan nefret etmiştim ama şimdi ona delicesine âşıktım. Oysaki kendime asla ona âşık olmayacağıma dair söz vermiştim. İnsan bazen kendine verdiği sözleri bile tutamıyordu.

Biz birbirimizin kaderiydik, bunu ne kadar inkâr edersek edelim hayat bizi hep bir araya getiriyordu. İnsan kaderinden asla kaçamıyordu.

Binlerce kez şükrediyordum rabbime Ufuk gibi bir adamı karşıma çıkardığı için.

Her şeye rağmen hep yanımda olmuştu. Onun da en az benim kadar acı çektiğini biliyordum. Fakat o acısını içine gömüp bunu bana belli etmemiş ve dimdik ayakta durarak bana destek olmuştu. O olmasa belki de kendimi toparlamayı başaramazdım.

Ufuk tatlı bir şekilde uyurken yanağına minik bir buse kondurup yavaşça ayağa kalktım. Bugün tüm gün birlikte olacaktık ve güzel bir gün geçirmemizi istiyordum. Onu uyandırmamak için oldukça yavaş hareket ediyordum.

Üzerime ince beyaz kazağımı giyip altınaysa siyah taytımı giydim. Saçımı gelişigüzel toplayıp mutfağa geçtim. Bugün için ilk planım güzel bir kahvaltı sofrası hazırlamaktı.

Çaydanlığın altını yaktıktan sonra ekmek kızartmaya başladım. Bir tarafta da yumurta kaynatıyordum. Umarım Ufuk erken uyanmaz diye geçirdim içimden. Ekmekleri kızartmayı bitirince sofrayı kurmaya başladım. Ekmek, peynir ve reçeli masaya bıraktım. Yumurtaları soyarken soğuk suya koymadığım için parmaklarım yanmıştı. Domatesleri yıkayıp küçük küçük doğrayarak tabağa koydum. Kahvaltı için gerekli her şeyi masaya yerleştirdiğim zaman Ufuk’un “Nisa neredesin?” diye seslendiğini duydum. Tam da zamanında bitirmiştim.

“Mutfaktayım.” diye yanıtladım çaydanlığın altını kapatarak. Ufuk mutfağa girdiğinde üzerine kot pantolon ve kazağını giymişti.

Şaşkınlıkla bana bakarken, “Uzun zamandır böyle kahvaltı hazırlamıyordum. Hadi sofraya geç.” dedim gülümseyerek.

“Ellerine sağlık.” dedi masadaki yerini alırken. Yemek boyunca hiç susmamış ve havadan sudan bir sürü konu hakkında sohbet etmiştik. Yemeğimiz bittiğinde Ufuk ortalığı toparlamama yardım etmişti.

İzaleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin