fαkє lσvє

11.3K 339 303
                                    

Atkımı yanıma almadığım için aptallığıma sinirlenmeye devam ederken, okula yetişmek için de hızlı adımlarla yürüyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Atkımı yanıma almadığım için aptallığıma sinirlenmeye devam ederken, okula yetişmek için de hızlı adımlarla yürüyordum. Dün gece kar yağmış, her yer bembeyaz olmuştu. Kar dünyanın tüm pisliklerini örten beyaz bir örtü gibiydi ve bu tenimi buz tuttururken, içimi ısıtmıştı. Tüm kirli düşüncelerin üzerine örtülen bu beyaz örtü, insanların kötülüklerini arkasına sakladığı güzel suretlerini andırıyordu.

Hızlı yürüdüğümden montumun açık bıraktığı boynumdan girip enseme ulaşan soğuk hava, akşam eve gittiğimde hasta olacağımın habercisiydi. Başımı eğip biraz da olsa gelen havayı azaltmaya çalışarak yürümeye devam ettim. Okula yaklaştığımda omuzumdan kaymak üzere olan çantamı düzelttim. Eldivenle çantayı kavramak zor olduğundan biraz uğraşmak zorunda kalmıştım. Çantamla uğraşırken, aniden birine çarptığımda refleks olarak geriye adımlamıştım. Bunu yaparken de ayağımın altında kar değil de buz olduğunu, düşecekken fark etmiştim. İçimden kalçama veda konuşması yaparken, belimi kavrayan kollar düşmemi engellemişti.

Sımsıkı yumduğum gözlerimi açtığımda, tanıdık ve ışıldayan bir çift göz, içimdeki heyecanı almış ve sakinleşmiştim. Yalan yoktu, sevmiyordum ama varlığı tuhaf bir şekilde huzur veriyordu. Sanırım beni gerçekten sevdiğini hissettiğimdendi bu.

Jungkook, kolları yardımıyla bedenimin daha doğru bir duruş almasını sağlayıp belimdeki eliyle beni kendine çekip sarıldı. Yüzümdeki samimi gülümsemeye engel olamamıştım. En azından, dedim. En azından rol yapmıyordum. İçimdeki suçluluk duygusu baş gösterirken, bunu def etmeye çalıştım. Bunu onun için yapıyordum değil mi?

              Kollarımı boynuna sardım ve üşüyen yüzümü boynuna gömdüm. İşte, burayı gerçekten seviyordum. Her zaman güzel kokuyor, sıcacık oluyordu. Ama derler ya hani, 'kalbimi ısıtıyor' diye. Jungkook'un yaptığı sadece tenimi ısıtmaktı işte, kalbime dokunmuyordu. Yüzümdeki gülümsemeyi bozmadan geri çekildim. Jungkook'un belimdeki eli hâlâ sıkı bir şekilde durduğundan, geri çekildiğimde burun buruna gelmiştik. Sırıttı ve eğilip dudağıma minik bir öpücük bıraktı. Ardından da elini belimden çekti. Ayaklarımdan başlayıp baştan aşağı süzdüğünde ise saniyelik bir şekilde gözlerimde duran gözleri, gördüğüm bakışları, oracıkta oturup neden onu sevemediğim için ağlama isteğine yol açıyordu. Jeon Jungkook beni gerçekten seviyordu. Gözleri gözlerimin biraz üstünde durduğunda kahkaha attı. Ne olduğunu anlamak için karşı marketin camındaki yansımama baktım. Siyah berem yukarı kalkmıştı ve kendisiyle birlikte saçlarımın birazını da karıştırarak kaldırmış, tuhaf ve komik bir görüntünün ortaya çıkmasını sağlamıştı. Dudaklarımı büzdüm ve elimi beremi düzeltmek için yukarı kaldırdığımda ellerimin üstünde duran bir çift el buna engel olmuştu. Jungkook, beremi düzelttikten sonra eğilip dudağımdan bir kez daha öptüğünde sadece ona bakmaya devam ediyordum. Belki de bazı şeyleri çoktan anlamış, görmezden geliyordu. Ya da anlamak istemiyor, bunu düşünmeyi sürekli erteliyordu. Ya da ben sadece kuruntu yapıyor da olabilirdim. Geri çekilip yüzlerimizin arasındaki mesafeyi bozmadan anlam yüklü gözleriyle sadece gözlerime odaklandığında bedenimin titrediğini hissetmiştim. Bunu soğuk havaya bağlayabilirdim değil mi?

Revenge ⚘ taennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin