help

1K 98 90
                                    

Güneş ışınları, salondaki pencereden gözlerime ulaşırken, saçlarımda gezinen ellerle birlikte gözlerimi aralamıştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Güneş ışınları, salondaki pencereden gözlerime ulaşırken, saçlarımda gezinen ellerle birlikte gözlerimi aralamıştım. Kurumuş göz yaşlarım yüzümü alabildiğince rahatsız ederken, bir yandan saç diplerimde hissettiğim hareketlilik beni rahat ettiriyordu. Tanıdık koku bende tuhaf ve mayhoş bir etki yaratırken esneyerek başımı yasladığım göğüsten kaldırmıştım.

Bana büyük gelen sweatshirt'ün ellerimi kapatan kollarını geriye çektikten sonra gözlerimi ovuşturduğumda, içimde yeşeren yersiz umutla sağıma dönmüştüm.

Sırıtışını örtmeye çalışarak alt dudağını ısıran bir Jungkook'la karşılaştığımda, yeni filizlenen umut çiçeğim solmuş ve bunu da yüzüme yansıtmıştı.

"Bu manzarayı görebileceğimi sanmıyordum." Jungkook kafasını geriye atıp sırıtmaya devam ederken bunları söylemişti.

Dün, yüzüme tokat gibi çarpan gerçekler kendimi o kadar kaybettirmişti ki, Jungkook'un yanına gelmiştim. Tanrım, cidden aptal olmalıydım. Bu fazlaca umut veren bir davranıştı, üstelik sevdiğin kızın başka biri için kollarında ağlamış olması... Jungkook'un baş düşmanı olmalıydım.

Aceleyle elimle saçlarımı geriye taradıktan sonra ayaklanmıştım. Dün defalarca aklıma geliyor ve Taehyung'a karşı nefretle dolmama sebep oluyordu. O kadar öfkeliydim ki her şeyi yapabilecek gibi hissediyordum.

Her şeyi.

Jungkook kaşlarını çatarak benimle birlikte ayaklandığında konuşmaya başlamıştım. "Jungkook... Ben üzgünüm. Buraya gelmemeliydim. Dün çok kötüydüm. Ben... şey anlamanı istemem." Havada savurduğum ellerimle birlikte kuramadığım cümlelerle durumu açıklamaya çalışırken Jungkook kollarımdan tutmuş ve ona bakmamı sağlamıştı.

"Şşt, yanlış anlamadım. Sorun değil tamam mı? Sakin ol." Derin bir nefes vererek alnımı Jungkook'un sert göğsüne yaslamıştım. Tam da bu arada içimde gittikçe büyüyen öfke baş gösterdiğinde başımı kaldırmıştım. Karşımda gördüğüm Taehyung'la birlikte kendime engel olamayarak Taehyung'un göğsüne art arda yumruklar indirmeye başlamıştım. Görüşüm buğulanırken tüm gücümle yumruk atmaya devam ediyordum.

"Jennie!" Kulaklarımı dolduran sesin Taehyung'unki olmadığını fark edip gözlerimi sildiğimde karşımda Jungkook'u görmemle şaşkınlıkla geriye adımlamıştım.

"Özür dilerim." Fısıltım, bedenimi taşımayan ayaklarım yüzünden yere çöken bedenimle buluşmuştu. Bacaklarımı çekerek kollarımı etrafına dolayıp, başımı gömdüğümde, göz yaşlarım beni bile şaşırtan bir hızla akmaya başlamıştı.

Taehyung'u ne zaman bu kadar sevmiştim? Nasıl kendimi bu kadar kaybedecek kadar sevmiştim?

Yoksa yediremiyor muydum? Kullanılmış olmak bana fazla mı gelmişti? Ondan mıydı bu üzüntüm? Hayır, kendimi biliyordum. Evet, yediremiyordum, fazla geliyordu. Ancak üzüntüm bundan değildi. Bunu yapan Taehyung değil de bir başkası olsa, bir saate unutacağımın da farkındaydım.

Revenge ⚘ taennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin